İngiltere’nin başkenti Londra’da İkinci Dünya Savaşı için yapılmış yerin tam 33 metre altında ve savaş sırasında 8 bin insanın sığınabileceği bir alan olarak inşa edildikten sonra hiç kullanılmayan bu yeri, girişimci Richard Ballard ve Steven Ding değerlendirmeye karar verdi.
Hem de akıllara gelmeyecek bir iş modeline imza atarak “Growing Underground” isimli, dünyanın en büyük yeraltı tarlasını kuran girişimciler güneşin ulaşamadığı bu yerin aslında ideal bir tarla olabileceğini düşünmüş ve başarmış.
Kısa sürede yetişebilen su teresi, reyhan, mizuna gibi küçük yeşil bitkiler burada rahatlıkla büyürken ortamın sıcaklığı, ışık düzeyi ve besleyici maddelerin miktarı bilgisayarlar aracılığıyla ayarlanıyor. Tarım ilacı da kullanılmayan bahçede geleneksel bahçelere oranla yüzde 70 daha az su harcanıyor ve böylece organik ürünler yetiştirilebiliyor.
2 Comments
Yerin altında yetişen bitkilerin yeşil ot cinsinden olması çok ilginç bu bugüne kadarki biyoloji bilgimizi silip atıyor, yapraklara yeşil rengi veren klorofil fotosentezle yeşilliği sağlıyor kış aylarında fotosentez azaldığı için renkleri sararıyor. Yerin altında güneş almayan orta da nasıl yeşil bitki yetiştirebildiler peki?
Güneş almaması önemli değil güneşten gelen ve fotosentezin oluşumuna etki eden ışınımları bitkiler,in üzerindeki ışık sistemi sağlıyor… Bunda şaşıracak bir durum yok