Değerli dostlar bu hafta sizleri çok uzun zamandır düşündüğüm ve üzerine aylarca çalışıp hazırlandığım Hindistan’a götürmek istiyorum. Hindistan birçok gezginin ve maceraperestin hayalini süsleyen kaotik,yüzlerce dinin yaşandığı,binlerce dilin konuşulduğu ve farklı ırkların kendi kültürlerini yaşamaya çalıştığı dünyanın en renkli, enteresan ve ilginç ülkelerinden birisi. Gezginler arasındaki bir deyişe göre ” Hindistan gezginliğin nirvanasıdır “, eğer Hindistan seyahatini başarı ile tamamlamış iseniz kıdemli bir gezgin olarak kabul edilirsiniz.
Hindistan kimilerine göre bir aşk ,kimilerine göre ise tam bir bataklık ve kaos dur ,ünlü bir gezginin ifade ettiği gibi Hindistan’ı ya çok seversiniz yada çok nefret edersiniz sözü aslında bu ülke ile ilgili bizim yaşayacağımız devrimsel kültür şokunun ipuçlarını vermekteydi.Ortalama altı ay süren uzun ve derin bir hazırlık sürecin inin arkasından sürekli bizi gözleyen en yakın dostumuz yollara bir kez daha düşüyoruz. Asıl amacımız karayolu üzerinden 6000 km lik zorlu bir parkuru aşarak Iran – Pakistan üzerinden Hindistan’a ulaşmak ancak Iran – Pakistan sınırında bulunan Belucistan bölgesindeki güvenlik nedenleri ile Ankara Pakistan büyükelçiliğinden ciddi ısrarlarımıza rağmen karayolu vizesi alamıyoruz, vize alabilmenin bir takım bilinen alternatif yöntemleri olsa da çok fazla risk almamak için tekrar uçak alternatifine dönüyoruz.
Dubai aktarmalı uzun bir uçak yolculuğundan sonra Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi havalimanına ulaşıyoruz. Ülkeye indiğinizde size karşılayan Indra Gandi International Airport oldukça modern ve kaliteli bir yapı,sunduğu hizmet ve alan bu ülke için oldukça iyi bir seviyede olduğunu söyleyebilirim.Uçaktan indikten sonra aklıma ilk gelen konu Hindistan’a gelen birçok insanın ifade ettiği kokuyu aramak oluyor, açıkçası insanı çok çok rahatsız eden bir koku yok, belki de çok fazla yer gezmenin verdiği başka bir tecrübede olabilir ancak biz şahsen çok rahatsızlık duymadık.
Havalimanında geldiğimiz ülkenin nüfusu ile doğru orantılı çok yoğun bir kalabalık arasından pasaport ve vize kontrolünün olduğu noktaya geliyoruz ,burada ülke ile ilgili daha önceden bildiğimiz bürokrasi ve yavaşlık ile ile ilgili ilk ciddi tanışmamızı gerçekleştiriyoruz ve gezinin bundan sonraki kısmı için eyvah cümlesini tekrarlamaya başlıyoruz.
Pasaport bankolarının önünde bekler iken alanın hemen üstünde oldukça şık şekilde yapılmış on adet mavi devasa el işaretleri dikkatimizi çekiyor, buradaki fotoğraf fırsatını tamamladıktan sonra aramızda bu nesnenin ne olduğunu konuşuyoruz ve elimizdeki rehber kitaptan edindiğimiz veri ile bunun bir Mayura Mudra olduğunu anlıyoruz. Bu noktada bir parantez açıp Mudra’nın ne olduğunu kısaca anlatmak istiyorum ,Hindu ve Budist öğretilerinde önemli bir yeri olan Mudra fiziksel bir duruş veya el işareti ile yapılmaktadır, yogada,meditasyonda kullanılan ve dinsel anlamı olan Mudra’lardaki temel amaç vücuttaki enerji akışını yönlendirmektir. Birçok el kombinasyunu ile yapılan Mudra ile el in farklı noktalarına yapılan basınçlar beyindeki uygun alanları uyarmaktadır. Örneğin Mayura Mudra’yı günde 2 kez 20 dk yaparsanız Hindu inanışına göre vücudunuzda ısı oluşur ve yağ kaybetmeye başlarsınız (zayıflama) Mayura aynı zamanda bedende bir tonlamada yaparak özellikle yemeklerden sonra icra edilirse sindirim bozukluğu gibi rahatsızlıklara da iyi geldiği düşünülmektedir,bu kadar detaydan sonra eğer bu Mudra’nın nasıl yapıldığını merak ediyorsanız ,bir arama motorundan Mudra Mayura yazmanız yeterli olacaktır.
Sadece basit bir öğe için bu kadar detaylı anlatım sizleri yormuş olabilir ancak Hindistan’a geldiğinizde yaşanılan ve inanılan dinsel öğeler çok yoğun olarak her yerde karşınıza çıkmakta ve ciddi anlamlar taşımaktadır.Gördüğünüz ve merak ettiğiniz her bir öğenin ne olduğunu benim gibi merak ediyorsanız ,çok ciddi bir çalışma ve araştırma sizleri bekliyor şimdiden kolay gelsin diyorum.
Bu bağlamda da belli bir düzeyde Hinduizm öğrenmeniz gerekiyor ,eğer yabancı diliniz iyi ise sayısız seviyede kaynak var bu noktadaki zor durum ne kadar öğrenmeye çalışırsanız çalışın muhakkak çok fazla sayıda eksiğiniz oluyor, inanılmaz derecede yoğun,karmaşık çok fazla öğe içeren ve insanının sınırlarını zorlayan Hinduizm bu coğrafyaları etkisi altına almış ortalama 5000 yıllık bir geçmişe sahip.
Bilinen bir kurucusu olmayan ortalama 1.2 milyar insanın (yoğunlukla Hindistan, Nepal, Bangladeş, Sri Lanka) inandığı, temellerinde kast sisteminin, reenkarnasyonunun var olduğu ve Veda adındaki kutsal yazıtlara sahip olan bir dindir.
Yaşamın bir din olarak yaşandığı Hinduizm‘de semavi dinlerin aksine tek bir ilaha tapınmayı öngörmüyor diye biliyoruz ancak durum bir süre sonra değişiyor. Hinduizm tanrıları hem metafizik doğa üstü güçlere sahip ,aynı zamanda insan suretinde dünyada görülüp insan gibide olabildiklerine inanılmaktadır,bununla beraber insan suretinde etrafta dolanan ve beraber yaşayan Tanrılar birgün dünyanın çok bozulduğunu düşünüp batsın bu dünya anlamında çekip gidiyorlar böylece yüzyıllar içinde Hindistan’ın tamamında Hinduların taptığı sayısı milyonlara varan tanrı ve tanrıça ortaya çıkıyor. Tam bu noktada sadece ilgilenenlerin ve merak edenlerin bilmesi gereken üç büyük Tanrı ile ilgili kısaca bilgi verip konuyu kapatacağım.Üç büyük Tanrının birincisi her şeyin yaratan ve her şeyin ona döndüğü Brahma (yaratıcı), ikincisi Vishnu (koruyucu) ve sonuncusu Shiva (Yok edici)dir.
Bu arada kısa bir anekdot vermek istiyorum Hinduizm ,dinler tarihi ve pratikleri ile ilgili havayollarından emekli olmuş bir Hindu ile yaptığımız uzun bir sohbet sırasında sorduğumuz bir soru ve aldığımız cevaplar karmaşık olan aklımızı tamamen alt üst etmiştir.Özetle ifade ettiği tek bir Tanrı her şeyi yapamaz şeklinde idi ancak asıl bomba en sonunda geldi ” Aslında bir tanrının dünya üzerindeki suretlerine taptıkları” kısmı bizi koparan nokta olmuştu.Ayrıca sohbet esnasında kendisinden diğer öğrendiğimiz önemli bir konu ise bu dine sonradan geçilemeyeceği hususu idi ,Hindu olabilmeniz için tek şart Hindu olarak dogmanız gerektiği bilgisi bu ülke ile ilgili bilgi dağarcığımıza küçük bir taş daha ekledi.
Bu kadar tanım ve kavramın sizinde aklınızı karıştırdığını tahmin ederek detayı bırakıp kaldığımızda yerden hep beraber yolumuza devam etmek istiyorum.Havalimanından New Delhi tren istasyonuna gitmek istiyoruz ,bunun için birkaç alternatifiniz var bunlardan bir tanesi Delhi Airport Metro Express (DAME) ,diğeri taksi ve en sonuncusu otobüs şeklinde.
Kısaca hemen detayları vermek istiyorum Delhi Airport Metro Express sabah saat 5 ile gece 11 arasında çalışmaktadır, New Delhi tren istasyonu ortalama 20 dk sürmektedir ve ücreti 80 Rupi’dir (Veriler 2012 yılına aittir). Eğer otobüs ile gitmek isterseniz Delhi trafik cehenneminde ortalama 50 dk ‘lık bir seyahati göz önüne almalısınız.Bizim araştırmalarımız esnasında Delhi Transport Corporation (yeşil-sarı otobüsler ) ve EATS (beyaz-mavi otobüsler) bulunmaktaydı ,ortalama ücretleri 50 Rupi civarındadır ,gitmeden önce muhakkak tekrar kontrol etmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Bunların dışında kalan son seçenek olarak taksiyi kullanabilirsiniz ,geliş katında çıktığınızda sabit fiyat tarifeli polis teşkilatına ait olan ön ödemeli (prepaid) taksi büfesi göreceksiniz, Hindistan‘da birinci kural asla hiç kimseye inanmayın araştırmadan ve öğrenmeden kimseye güvenmeyin ilkesi olacaktır. Bu büfe’den gideceğiniz yeri söyleyip ,o yere göre sabit bir fiyat verilecektir , eğer gitmek isterseniz ücreti ödedikten sonra size küçük bir bilet verilecek ve bu bileti sıradaki taksi şoförüne gösterip yolunuza devam edebilirsiniz. Hintli taksi şoförlerimiz fazla uyanık olduklarından dolayı önlem olarak elinizdeki bileti gideceğiniz yere varmadan vermemeniz önemle tavsiye olunur. Bunun dışında ben daha ucuz bir çözüm arıyorum ve macera ararım diyenlerdenseniz, havalimanının hemen dışından herhangi bir korsan taksi veya Rikşa (Üç tekerlekli triportör) ile de gidebilirsiniz bu durumda tek tavsiyem sıkı bir pazarlığa hazır olmanızdır.
Havalimanından şehre ulaşır iken Hindistan’daki kaosu, yoğunluğu, karmaşayı, korkunç fakirliği, ilginçlikleri de yavaş yavaş hissetmeye başlıyorsunuz bu durum beynimizi ve algılarımızı allak bullak ediyor. Amacımız Hindular için kutsal sayılan şehirlerden birisi olan Varanasi‘ye ulaşmak. Ülkeyi henüz tam hazmetmemiş iken yoğun kültür şokunun yarattığı girdap bize sarmalayıp içine çekiyor ve Hindu evrenindeki bilinmeyen bu okyanusta alabora olmuş bir sandal gibi yok oluyoruz.
Hindistan‘ı anlamak ve anlatmak bizlere ciddi bir zihin jimnastiği yaptırdı bundan dolayı şimdilik kısa bir ara verip bir sonraki seyahatnamede buluşmak dileği ile sağlıklar ve esenlikler diliyorum.
1 Comment
Görüşlerinize aynen katılıyorum.Hindistan hakkında sizin gibi düşünmeye bir çok insala tanıştım.Ben 50 yaşıma merdiven dayadığım yıllarda yurt dışında gezmeye başlayabildim ve ilk ülkem Hindistan
Varanasiyi gördükten sonra başlayan migrenim beniiki gün terk etmedi.