Kış bastırmadan son bir seyahat daha yapmak ister misin? Sonbaharda gidilecek en iyi yerlerden seçtiklerimize bir göz atabilirsin.
Aklındaki düşünce yazı biraz daha uzatmak, kalabalık mevsimlerden kaçınmak veya sadece o altın rengi yaprakların düşmesini izlemek bile olsa, sana Eylül, Ekim ve Kasım aylarında ziyaret edebileceğin en mükemmel 7 yeri seçtik.
1. Güneşin Son Demleri – Tel Aviv, İsrail
Güneşli günler azalmaya başladığında bronz tenine veda etmeye henüz hazır değilsen, yazın hala son sürat devam ettiği Tel Aviv’e yönelebilirsin.
Riviera tarzındaki deniz kıyısı gezinti alanları, tasasız yürüyüşçüler, butik dükkanlar ve Akdeniz menüleri sunan sıra dışı restoranlar ile cıvıl cıvıldır.
Kıyı şeridinde uzanan 16 plajı hoş bir esinti kaplar ve kalabalık turist gruplarının artık olmadığı bu plajlardaki hava sıcaklığını kusursuz bir hale getirir.
Bu plajlardan en merkezi olan, yaz aylarında hoş bir sakinliğe kavuşan Gordon-Frishman’dır. Eşcinsellere en sıcakkanlı yaklaşan Hilton, sörfçülerin de favorisidir. Dilersen Banana plajına giderek, plajın aynı ada sahip kafesinde elinde bir kokteylle eşsiz günbatımını izleyebilir veya kumda parti yapan davulcularla performans sanatçılarının gösterisi için Cuma günleri Dolphinarium’a da uğrayabilirsin.
2. Daha Az Güneş – Sevilla, İspanya
40 derecelik hava sıcaklığına sahip olan ve “İspanya’nın kızartma tavası” olarak bilinen Sevilla kelimenin tam anlamıyla kavurucu bir yerdir, ancak seyahatini bir ya da iki ay sonraya planlarsan, şehrin en hoş zamanını yakalamış olursun.
Sokakları portakal çiçeği kokularının doldurduğu bu şehirde, gölgeli açık alanlar soğuk bira içen ve tapas yiyen yerel halktan insanlarla doludur ve geceler de uzun ve sakindir.
Şehrin çok geniş olmayan tarihi merkezi ve düz coğrafyası, günlerini dolaşarak geçirip, şehrin tiyatroyla özdeşleşmiş kültürünü ve Arap mirasını özümseyebilmen için kusursuzdur.
Tüm o gezip görme koşuşturmacasından sonra serinlemek istersen, en yakındaki teras havuzuna gidebilir veya Isla Mágica eğlence parkındaki su kayaklarını deneyebilirsin.
3. Sonbaharın renkleri – Ontario, Kanada
Sonbaharın getirdiği dramatik dönüşümden kaçmak yerine onu kucaklamak istiyorsan, yapabileceğin en iyi şey, Eylül ile Ekim aylarında Kanada’nın Ontario eyaletini gezmek.
Toronto’dan çok da uzak olmayan Algonquin Eyalet Parkı, 7.725 kilometrekare alana sahiptir ve sık bir orman örtüsü, dolambaçlı nehirler ve sakin göllerden oluşmaktadır. Ateşli tonlarıyla gösteriş yapan akçaağaçların ve meşe ağaçlarının sunduğu manzarayı en iyi şekilde bir kanoda kürek çekerken izleyebilirsin.
Winston Churchill’in ünlü bir sözü olan “dünyanın en iyi Pazar günü araba gezisi” benzeri bir deneyim yaşamak için Empresyonist denebilecek bir manzaraya sahip Niagara Yolu’nda gezebilir veya yürümeyi tercih ediyorsan, Bruce Yarımadası Ulusal Parkı’ndaki 1000 yıllık ağaçlar arasında dolaşabilirsin.
4. Hasat mevsimi – Toskana, İtalya
Sonbahar hasatlarını İtalya kadar ciddiye alan ülke az bulunur. Tam tarihleri hava durumuna göre değişse de, üzüm, kestane, mantar, balkabakları ve hatta mısır lapasına kadar her şeyin onuruna düzenlenen tüm Sagre’ler (hasat festivalleri) bütün ülkede kutlanır.
Toskana’yı ziyaret etmek için ideal zaman Eylül ortası ile Ekim başları arasındaki tarihlerdir. Bu tarihlerde, İtalyan damak tadı geleneğinin kalbindeki bu bölgede gündüzleri hava sıcaklıkları daha hafiftir, geceleri hoş bir esinti vardır ve manzara da kırsal hayatın renkleri, sesleri ve kokuları ile dolup taşmaktadır.
Zamanın kendisi kadar eski bir gelenek olan Vendemmia’ya (üzüm hasadı) katılarak, yerel şaraplar hakkındaki her şeyi ve nasıl yapıldıklarını öğrenebilirsin veya dilersen Toskana ormanlarında yer mantarı avına çıkarak, porcini mantarlı çok özel bir makarna tadabilirsin.
Mevsimin biraz daha sonlarına doğru seyahat edersen, çok tavsiye ettiğimiz zeytinyağı tadım turlarının yer aldığı zeytin hasadını da yakalayabilirsin.
5. Hesaplı seyahat – Lizbon, Portekiz
Sezon dışında seyahat etmenin avantajlarından biri de düşük fiyatlardır. Hesaplı bir tercih arıyorsan, Portekiz’in nehir kıyısındaki başkenti Lizbon, yaz turistlerinin valizlerini toparlayıp eve gitmesinin ardından olabildiğince hesaplı bir yer haline gelir.
Güneş hala gökyüzünün tepesinde parlıyor olsa da, hava sıcaklığı ılık olmasına rağmen boğucu değildir ve otellerle restoranlar da indirimli tarifeler sunar.
Şehir merkezinde kalarak, şehrin bin yıllık tarihini ve mimarisini kalabalık turist gruplarının verdiği rahatsızlık olmadan keşfedebilir veya bir trene atlayarak sadece 30 dakika içerisinde bir plajda uzanıyor olabilirsin.
6. İlkbahar – Patagonya, Arjantin
Eğer kışı tamamen atlamak istersen, Eylül ila Kasım ayları döneminin Güney Yarımküre’de ilkbahara denk geldiğini hatırlatalım.
İşte bu zamanda, Arjantin Patagonyası’nın vahşi, rüzgarlı ovalarında ve sarp zirvelerinde doğa tekrar yeşerir ve çiçek açar, en utangaç hayvanlar saklandıkları yerlerden çıkar ve balina izleme etkinlikleri başlar.
Ata binme, kano ve dağ bisikleti, bu bölgenin maceracı gezginlere ve inatçı doğa tutkunlarına sunduğu sayısız aktiviteden sadece birkaçıdır.
Manzara ise kelimenin tam anlamıyla büyüleyicidir.
7. İlk kar – İzlanda
Doğanın uykuya geçişini karşılamak ve karlı günlere doğru hızlı bir şekilde atılmak istiyorsan, aradığın huzurlu boş alanları, taze havayı ve özgürlüğü İzlanda’da bulabilirsin.
İzlanda’da gönlünce yabanmersini toplayabilir, kara kumsallarda tembellik eden fokları seyredebilir, doğal kaplıcalarda ısınabilir veya çiftçilerle ailelerinin kış öncesinde koyunları ve atları vadilerden topladıkları “réttir” geleneğine yardımcı olabilirsin.
Düşük fiyatlar ve kalabalığın daha az olması nedeniyle, kırsal kesimdeki şelaleleri, volkanları, buzulları keşfetmek ve mevsimin ilk Kuzey Işıkları’nın peşine düşmek için bir araba kiralamak oldukça iyi bir fikir.
Başkentte kalacaksan, Reykavik’in samimi ve eğlenceli bir ortama sahip olan ve hem yerel yetenekler hem de uluslararası gruplardan yeni müzikleri sunan Iceland Airwaves festivalini kaçırma.
Kaynak: Momondo