2015 yılında seyahat sektöründe gerçekleşen teknolojik gelişmelere bakıldığında, 2016 senesinde de birçok yenilik yaşanması bekleniyor. İşte 2016 ve sonrasında turizmi etkisi altına alacak teknoloji trendleri…
Geride bıraktığımız 2015 senesi ile birlikte sektörel anlamda birçok önemli olaya tanıklık edilmesinin yanında teknolojik anlamda da çok sayıda yeniliğe ev sahipliği yaptık. Akıllı telefon kullanımının artmasıyla beraber teknolojik gelişmeler de o yöne kaydı ve 2015 senesi ile birlikte bu dönüşüm kendini turizm sektöründe de hissettirdi. Fakat asıl dönüşümün 2016 senesi ile başlayacağı düşünülüyor. Alternatif konaklama seçenekleri, mobilizasyon, otomasyon teknolojisi ve daha niceleri…
1) Mobil cihaz kullanımları artacak
Aslında bu durum çok da yeni sayılmaz fakat 2016 yılı itibariyle, akıllı telefon ve tabletler üzerinden gerçekleştirilen tatil ve seyahat planlarının sayısı hızla artacak. Kayak’ın Baş Teknoloji Sorumlusu Giorgos Zacharia, 2016 senesinde mobil cihazların firmaların yol haritası olacağını vurgulayarak, Kayak kullanıcılarının sayısının hızla arttığını, insanların artk seyahatlerini akıllı telefon ve tabletler aracılığıyla planlayıp ödemelerini aynı kanal üzerinden yapmayı tercih ettiklerini belirtti. Bu durumun kendileri için bir yönlendirici olduğunu belirten Zacharia, “Kayak olarak, önümüzdeki senelerde klasik bilgisayarlardan daha çok mobilizasyona ve mobil cihazlara yoğunlaşmayı planlıyoruz” dedi.
Öte yandan tatil alışkanlıklarının ‘spontane’ye kaydığını belirten Zacharia, “Mobil kullanımın artışıyla beraber seyahat anlayışı spontene hareket etmeye yöneldi. İnsanlar artık rezervasyonlarını ya da seyahat planlarını sadece birkaç gün önceden planlıyor veya kalacakları yeri uçakları havalimanına iniş yaptıktan sonar karar veriyorlar” dedi. Kayak üzerinden gerçekleştirilen uçuş rezervasyonlarının yarısından fazlasının tek yön şeklinde olduğunu belirten Zacharia, Booking.com’un yeni uygulaması ‘Bookin Now’ı ve ‘Uber’i örnek göstererek, artık kişilerin lokasyon bazlı mobil uygulamaları çok fazla tercih ettiğini ve bu durumun ‘spontane seyahat’ anlayışının en önemli kanıtı olduğunu dile getirdi.
2) Dijital pasaport dönemi başlayacak
Avustralyalılar’ın bir süredir ‘SmartGate’ adı altında kullanmaya başladığı ve uluslararası seyahat ve taşınma gibi eylemleri kolaylıkla yapmalarını sağlayan teknoloji diğer ülkelerde de kullanılmaya başlanacak. Fakat Dışişleri Bakanı Julie Bishop bunu bir adım daha ileriye taşımak istediklerini dile getirerek, kişisel bilgilerin sanal ortamda depolanarak kullanılabileceğinden bahsetti. E-pasaport’a benzeyen bu yeni ‘cloud passaport/bulut pasaport’ sistemi ile birlikte kişilerin kişisel ve kimlik bilgileri ile birlikte biometric fotoğraflarının da bulunduğu data sanal ortamda kaydedilecek ve bu şekilde kullanılacak. Bu şekilde sadece pasaport aslını taşıma çilesinden kurtulmakla kalınmayacak öte yandan pasaportların çalınma ve kaybolma riski de en aza indirilmiş olacak.
3) Alternatif konaklama seçenekleri çoğalacak
Oteller konaklamanın tek seçeneği olmaktan çıkacak. Airbnb gibi sitelerin popüleritesinin artmasıyla birlikte seyahatseverler için kalacak yer opsiyonları artacak. Bununla birlikte Kayak gibi birçok seyahat sitesi HomeAway ve Booking.com gibi çeşitli konaklama seçenekleri sunan isimlerle işbirliğini artıracak.
4) Kişiselleştirilmiş seyahatler artacak
Hopper gibi aplikasyonlarla beraber geniş data kullanımı yaygınlaşacak. Kişilerin tercihlerinin ve hareket dökümlerinin kayıt altına alınması ile birlikte ise daha çok kişiselleştirilmiş seyahat seçenekleri ve servis imkanı doğacak. Örneğin, bir otel müşterisinin tercihlerini analiz edebilir ve gelecek tercihlerini ya da ona sunacağı hizmeti şimdiden belirleyebilir. Bu teknolojiyi kullanarak müşterilerine daha kişisel hizmet veren enönemli isimlerden bidi ise Disney. Disney, MyMagic+ adını verdiği bileklik sayesinde ziyaretçilerinin kişisel bilgilerini ve ziyaretleri boyuncaki tercihlerini kaydederek her bir müşterisi için ayrı hizmet seçeneği geliştiriyor. Bireyselliğin bu kadar öne çıktığı günümüzde, firmaların bu teknolojiyi kullanması rakiplerinden sıyrılmalarına yardımcı olacağa benziyor.
5) Otomasyon teknolojisi yaygınlaşacak
Her nekadar konaklama ve seyat endüstrisi birebir ve yüzyüze iletişimden yana da olsa artık self-servis anlayışı da yaygınlaşmaya başladı. Burada bahsedilen tamamen robotlar tarafından yönetilen bir otel anlayışı değil tabiki de. Concierge servisinden, oda hizmet taleplerine kadar birçok hizmet otel içerisinde kullanılabilecek olan otomasyon sistemi sayesinde mobil cihazlar üzerinden gerçekleştirlirken misafirler istemedikleri sürece herhangi bir otel çalışanıyla iletişime girmek zorunda kalmayacak. Hilton, Starwood, Marriott gibi çok sayıda ismin kullandığı bu sistem yakında hava limanları ve uçak firmaları arasında da yaygınlaşacağa benziyor.
6) Daha hızlı Wi-Fi olanakları sunulacak
İnsanların akıllı telefon ve tabletlerini daha sık ve uzun süreli kullandıklarını göz önünde bulunduran bir çok firma, müşterilerine havada ve yerde daha hızlı bir Wi-Fi hizmeti vermek adına birbirleriyle yarışmaya başladı. Otellerin çoğu Netflix‘e yönelirken havayolu firmaları da koltuk arkası sistemler yerine, yolcuların kendi kişiler cihazlarını kullanmalarna olanak sağlayacak imkanlar sunmak adına adımlar atıyor. Örneğin Gogo, geçtiğimiz günlerde 2Ku adını verdiği ve havada daha hızlı internet imkanı sağlayan teknolojisini duyurdu. Öte yandan, Boingo gibi firmalar ise müşterilerine çeşitli havalimanlarında yüksek Mbps’lere varan Wi-Fi hizmeti sunuyor.
Kaynak: Turizmde Bu Sabah