İki uçuşunuz arasında oldukça uzun bir zaman var ve siz tüm günü havaalanında bekleyerek geçirmek istemiyor musunuz? Öyleyse, size uçuş aralarınızı değerlendirme fırsatı sunan programlarıyla tanışın: Havayolları Mola Programları!
Aslında bu programlar hiç de yeni değiller. Icelandair isimli Reykjavik merkezli, İzlanda’nın en büyük havayolu bu programın öncü isimlerinden biri. Icelandair, 1960’ların ortalarında, Kuzey Amerika ile Avrupa arasında seyahat eden yolculara, ücretsiz olarak İzlanda’da birkaç gün kalma fırsatı sunmuştu.
Bu mükemmel girişim fikrinin arkasında yatan başlıca şey ise ülke turizmini desteklemekti. Program asıl amacına ise ancak 2000’li yıllara gelindiğinde ulaştı çünkü insanlar bu ücretsiz fırsatı değerlendirme fikrinin yanı sıra git gide İzlanda’nın onlara neler sunabileceği hakkında merak etmeye başlamıştı.
Icelandair programının olumlu sonuçlar elde etmesi üzerine daha fazla havayolu şirketi programlara dikkat kesilmeye başlarken bu programların kendilerine ve ülkelerine aynı şekilde yardımcı olup olamayacağını düşündüler.
İşte, İzlanda’nın mola programları konusundaki bu başarılı girişiminden sonra, birçok hava yolu şirketi, İzlanda gibi bir başarı elde etme umudu ile benzer programlar geliştirmeye başladı.
Ancak, burada başarıyı garanti eden şey molalarını değerlendirmek için program seçenekleri sunmak değil programın tasarım ve önerisiydi.
Yine de, bu tarz programlar geliştirmiş ve oldukça dikkat çekmiş havayolları da yok değil. Örnek vermek gerekirse:
- Air Canada: Bu programı, gezginlerin yedi güne kadar Toronto’da kalmalarını ve şehri keşfetmelerini sağladı. Hatta diğer birkaç Kanada şehrine kadar uzandı.
- Finnair: Avrupa ve Asya gezilerinde beş güne kadar kalınabiliyor. Bir otel rezervasyonu yapılabilir, bir partner ile ortak bir etkinlik ayarlanabilir ve havaalanı ile otel arasında transferler yapılabilir.
- Etihad: Ücretsiz olmasa da, çok makul bir fiyata Abu Dhabi’de birkaç gün kalınabilir. Sonrasında Yas Adası, Louvre veya Büyük Cami gibi yerleri keşfedilebilir.
- TAP: Portekiz’de konaklayan gezginlere seçilen restoranlarda ücretsiz şarap servisi sunulmasının yanı sıra aynı mola süresince şehirde yapılacak ücretsiz etkinliklere katılma fırsatı veriliyor.
Bu programlara yakından bakıldığında ise göze çarpan şey ise programlardaki inovasyon eksikliği ve daha da önemlisi yolcuların programı içerlemesini sağlayacak mobil bir tecrübe sunmaya doğru gitmeyişleridir.
Örnek vermek gerekirse, Y kuşağı uçuşlar arası mola deneyiminleri de dahil olmak üzere gezilerini mobillerini kullanarak planlamaya başlıyorlar. Aslında mobil tam olarak onların ilham aldıkları bir şey, böylece şehri keşfedip, yapacakları şeyleri yapıyorlar.
Bunun aksine, bu programlarda havayolu şirketleri tarafından yolculara teslim edilen şeyler kişiselleştirmeye olanak tanımaz ve bağlı bir mobil deneyim fırsatı sunmaz.
Fakat, net olan bir şey var ki, o da; mobilin seyahat endüstrisi için daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir pazar oluşturuyor olmasıdır.
İnsanların nereye ve ne zaman gittiğini bilen konumda oldukları düşünülürse, havayolları oldukça avantajlılar. Tüm verilere sahipler.
Ancak bu fırsatı değerlendirmek için havayolları, mola programlarını seçenler de dahil olmak üzere yolcularına kesintisiz bir deneyim sunarak doğru mobil platformlar geliştirmeli. Bu, birkaç önemli şeyi sunabilmek demektir:
- Mobil cihazı kullanarak turistik mekanlardan tur ve etkinlik satın alma veya bu turlarda kazanmak ya da harcamak için mil kullanabilme özelliği
- Günlerini planlama, en sevdikleri şeyleri işaretleme ve onları yaptıklarını hayal edebilmelerini sağlama
- Çevrimdışı işlevselliğe sahip şehir rehber ve haritaları
- Kolayca itfa edilmiş lokanta ve spa’ları kaydedebilme
- Hedefle ilgili benzersiz ipuçları
Bunların hepsi, havayolunun ekosistemi içinde yer almalı. Böylece kişiselleştirme mümkün kılınıp, yolcular tercihlerine göre bir gezi planı yapabilmeli.