Gezi bitti. İki ay önce yıllardır hayalini kurduğum bir yolculuğa çıkmak üzereyken, uzun okumalar ve bölgeye dair bitmek tükenmek bilmeyen alakam hasebiyle yola kendimden oldukça emin çıkmıştım. Bunca yıllık uzaktan tanışıklık nihayet dostane bir kucaklaşmaya ve erken bir özlem gidermeye vesile olacaktı. En azından ben böyle planlamıştım. Planlama diyemeyiz aslında, bundan emindim. Yolun sonundaysa, yola çıkmadan önce kafamda yarattığım Güneydoğu Asya’nın neye benzediğini bile hatırlamıyorum.
Bir gün, insanları, yemekleri, varlığını korumaya çalışan inanışları, birbirine geçmiş kültürleri, sömürgecileri, eski ve yeni dönem emperyalistleri, diktatörler ve halk önderlerini, sultanlar, krallar ve politbüro şeflerini, katliamlar, adil başlamayıp haklı biten savaşlar ve hatta yakınen tanıdığımız az gelişmiş ulus devlet sorunlarını derleyip bundan sonuçlar çıkararak bir ütopya yazmaya karar verirsem (tür kimilerince ölmüş sayılsa da), ülkeyi yalnızca coğrafi olarak bu bölgeden seçmeyi değil, insanları ve sonunda ortaya çıkacak eklemlenmiş kültürü de buradan ödünç almayı isterdim.
Hoi An’da Sabah Pazarı, Vietnam
Niye gitmeli?
Birinci Dünya vatandaşları, sırt çantasıyla yolculuğun üçüncü kuşağını yaşıyor. Yani bugün anneannesi ve annesi “backpacker” olan genç bir Briton, Alman ya da Hollandalı’yla karşılabilirsiniz. Güneydoğu Asya, son kuşağın da merakını, onu ilk keşfedenler kadar cezbediyor.
Evet, artık “The Beach” filminde olduğu gibi Tayland’ta kimsenin bilmediği bir adaya rastlamak pek mümkün değil (ya da haritayı hala ele geçiremedik). Vietnam uzun savaşların ardından artık savaştıklarıyla neredeyse aynı safta yer alıyor. Kamboçya’nın eşsiz tarihi kalıntıları Hollywood’ın setine dönüşecek kadar gizemini yitirdi. Singapur benzersiz bir sömürge kentinden bir “Asya Kaplanı”na evrildi. Malezya, Türkiye’deki birtakım insanların ona dönüşmekten korkacak kadar iyi tanıdığı (!) bir ülke haline geldi. Ama bunlardan hiçbiri milyonlarca insanı buraya seyahat etmekten alıkoyamadı.
Marina Bay Sands, Singapur
Burma’nın henüz ticarileşmemiş kentlerini görmek, Laos’un Budist tapınakları arasında taptaze kahve ve kruvasanla güne başlamak, Malezya’nın sık ve ıssız ormanlarında vahşi hayvanların arasında yürüyüş yapmak, Kamboçya’nın acı dolu yakın tarihinden insanlığa pay çıkarmak, Tayland’ta bir tuk tukun arkasında dünyanın tadına varmak… Güneydoğu Asya, hangi niyetle yola çıktığınıza bakmaksızın size çok fazla şey öneriyor.
Dünyanın bu “uzak” ucu, anlamlandırmaya çalıştığınız hayatınız için evinizde edinemeyeceğiniz fırsatlarla 40 yıl önce olduğu gibi bugün de karşınıza çıkacak. İşte tam da bu yüzden balayındaki çiftlerin, Hawaii gömlekli yaşlı ve yalnız adamların, gecelerini partilerde geçirip bunu ucuza getirmek isteyenlerin, Asya’yı oryantal düşlerinde yaşatan meraklı “Batılı”ların, aylar sürecek dünya turlarına başlamak isteyen gezerlerin, orta sınıf Çinli’lerden oluşan tur gruplarının, her gün yeni bir tat ile karşılaşabilmek için sokak lokantalarını tavaf eden yemek sevdalılarının, deklanşöre her bastığında rengarenk bir kare yakalamak isteyen kolaycı fotoğrafçıların, bütün yılı ofis masalarında tüketip tatillerini ekolojik çiftliklerde geçirmek isteyen ekoturizme gönülden bağlıların, cebindeki üç kuruş parayla dünyayı gezmeye kalkan sırt çantalıların, yani herkesin burada olmak için haklı sebepleri var.
Nereye gitmeli?
Çocukluğunuzda Tomb Raider’ı izleyip Angkor Tapınakları’na hayran kaldıysanız, Siem Reap’e; tur şirketlerinin davetkar ilanlarında gördüğünüz yemyeşil denizlere açılmak istiyorsanız, Koh Phi Phi’ye; farklı kültürlerin varlığını kitaptan okuyarak öğrenmektense onları yakından görmek için, Chiang Rai’a; uzun kuyruklu bir teknenin arkasında gökyüzüne doğru parmakla çekilerek uzatılmış gibi duran yeşil tepelerin arasında yol almak istiyorsanız, Halong Körfezi’ne; karanlıktan ve kapalı alanlardan korkmuyor ve inanılmaz coğrafi oluşumlarla karşılaşmak istiyorsanız, Kong Lo Mağarası’na; müthiş gökdelenlerin altındaki bodur binaların gölgesinde gelişmiş bir kent manzarasına karşı içkinizi yudumlamak için Boat Quay’e; hayatınızda hiç tatmadığınız müthiş lezzetleri tadabilmek ve sıcağı ev yapımı bir cendolle bastırabilmek için Melaka’ya.
Sukhothai Tarihi Parkı, Tayland
Doğrusu, yukarıda saydığım bütün yerler ve oralara gitme sebepleri, gitmeden önce tamamen öğrenilebilir değil. Elbette Bangkok’taki teras barlarda biranızı yudumlamayı istiyor olabilirsiniz. Ama içeceğiniz en leziz biranın Sukhumvit’in arka sokaklarında tanıştığınız bir grup insanın sizi götürecği izbe bir sokak tezgahında olacağını asla kestiremezsiniz.
Buraya beklentilerinizi yanınıza alıp gelir, sonra onları unutabilirsiniz. Güneydoğu Asya’da çizilecek her rota ertesi gün zıt yöne doğru değiştirilebilecek kadar hükümsüz olabilir. Ama bu konuda geçerli tek tavsiye, ilk uçağın Bangkok’a gidiyor olması muhtemelen. Çünkü bölgenin neresine gitmek isterseniz isteyin, alacağınız en ucuz biletinin varış kenti Bangkok’tur.
Ne kadar kalmalı?
Dünyayı gezmek üzere yola çıkan bir İsviçreli’nin 6 ayını Tayland’ın masaj salonları ve restoranlarında geçirdiğine, 10 günlük bir tatil için Kamboçya’ya gelen bir başkasının 3 yıldır burada yaşadığına ya da sadece Ho Chi Minh’deki lokantalardan etkilenip burada yeni birini açan ötekinin hikayesine inanmak başta zor olabilir. Ama burayı bir defa sevmeye başladıysanız, ertesi gün eve döneceğinizden emin bile olsanız, seyahat planlarınızı yeniden gözden geçirmeyi düşünebilirsiniz.
Bu durumda hangi ülkeye ne amaçla gidip ne kadar kalacağınızı bir gezi yazısı vasıtasıyla tayin etmeye çalışmak en gerçekçi yöntem olmasa gerek. Fakat ister 10 günlük isterseniz de 5 aylık bir yolculuğa çıkmaya karar verin, dönüş tarihinin imkanlar dahilinde ertelenebileceği bir plan yapmaktan çekinmeyin.
***
Pirinç tarlalarında serinlemek, Kamboçya
Benim yolcuğum iki ay sürdü. Malezya’dan başlayıp Tayland, Kamboçya, Vietnam, Laos, tekrar Tayland, Singapur ve yeniden Malezya’ya dönerek bitti. Ama bu kadar ülke bu zaman diliminde gezilebilir olsa da, hepsi için en az bir ayımın daha olmasını dilerdim.
Geziye başlamadan önce Burma’ya da gidebileceğimi düşünmüş, böylece dönüş tarihimi ileri atacağımı planlamıştım, fakat vize ve ulaşımdaki sorunlar nedeniyle ülkeyi bir sonraki geziye bırakmak zorunda kaldım.
Sorduğum üç sorunun da cevabını bildiğimi düşündüysem de, hepsini yolculuk sırasında keşfettim. Daha sorulacak çok soru var ama Güneydoğu Asya’ya buradan başlamak şimdilik kafi.
İyi yolculuklar!
***
Dora Göksal
1 Comment
tek kelimeyle harika senin yerinde olmayı çok isterdim verdiğin bilgilere bayıldım inşallah birgün o bilgiler banada lazım olur.:)