Abu Dhabi, Birlesik Arap Emirliklerinin baskentidir. Ülkede yerel dil Arapça’dır. Petrol rezervlerinden dolayı zengin bir ülkedir. Diğer körfez bölgesindeki ülkelerdeki gibi ingilizce yaygın olarak kullanılıyor. Daha sonraları Dubai yazımda farklılıklara değineceğim fakat yerel bir şeyler görmek istiyorsaniz burayi tercih etmenizi oneririm. Ben Yas Viceroy’de kaldim. (kesinlikle oneriyorum). Yerel kadinlar abaya, erkekleri ise thobe denilen yöresel kıyafetleri giyiyorlar. Turizme açık bir bölge olduğundan dolayı turistler icin kıyafet konusunda hicbir sakinca yok.
Ferrari World Yas adasında kurulmuş bir eğlece merkezidir. Şuan için dünyanın en hızlı lunapark treni yer alıyor. Burada midemin alt üst olmasına rağmen çok eğlendim.Aslında öylede çok hız düşkünü değilim ama heycanlanmamak mümkün değil. İnanılmaz büyük bir alana yapmışlar çocuklar ve yetişkinler için ayrı eğlence alanları oluşturulmuş onların bineceği arabalar daha küçük ebatlarda yapılmış. İçeride ihtiyacınız olan herşey var. Mağazalar sadece Ferrari’ye özel tasarımların olduğu ürünlerle dolu ve sadece onların satışı yapılıyor. Bende bir kaç bir şey aldım. Magic and Speed adlı bir bölümü var hareket eden trene binip bana göre on boyutlu olan gözlükleri takıp tam bir serüvenin içine giriyorsunuz. Uçan koltuklara oturup İtalya üzerinde tur yapmak ise olağanüstü bir şey olmuş. Bu arada giriş ücretli ve boy sınırı var.
Bazen farklılıklar yapmak gerektiğine inanıyorum. Genelde snowboarda alışığızdır ya ben birde sand board deneyeyim dedim. İnanılmaz eğlenceliymiş yahu, düşünün benim gibi toza alerjisi olan biri için en son yapılacak şey olmasına rağmen (hapşırmaktan helak olmama rağmen) çok eğlendim. Otele döndüğümde denizden dönmüş gibiydim her yerimden kum çıkıyordu. Diğer taraftan bakınca da o kader sessiz sakin bir ortam var ki tam kafa dinlenecek yer diyebilirim. Aslında kuma saplanıp uzun süre çölde mahsur kaldığımızda kafanızı dinleyebileceğimiz bir yer gibi algılamışta olabilirim. Bu olayın videosunu paylaşacağım. Resimdeki kişi bedevi. Oradaki develere bakıyor, ya vallahi develer ona resmen sarılıyordu. Resmini çekmek istediğimde de çok mutlu oldu ve bende severken şunu farkettim develerin hareketleri resmen ev köpeği gibiydi. Keşke yanıma bir kaç hediyelik bir şey alsaydım oradaklere vermek için. He bu arada turizm için birde şöyle bir durum var. Çölde yaşayanların çoğunu artık Pakistanlı ya da Hindistanlı oluşturuyor. Araplar orada kalacak değil yaaaaa!!!
Seyh Zayed cami dünyanın üçüncü büyük camisidir. Burası adını Birleşik Arap Emirlikleri‘nin kurucu Seyh Zayed Bin Sultan Al Nahayan alir ve mezarıda buradadır. (yerel halk Birleşik Arap Emirlikleri’nin babası diyr adlandırıyorlar.) Bu resmi çekerken bir an durdum iç çektim ancak bir yer bu kadar özenerek bezenerek yapılırdı. Kapasitesi kırk bin kişilik, on beş metre yüksekliğinde, dokuz ton ağırlığında avizesi var. Yaklaşık seksen tane kubbesi, aslında en ilgimi çeken altın yaldızlı ve sedef süslemeleriydi. Hatta kubbelerin süslemeleri saf altında yapılmış. Allah’ın doksan dokuz adının yazılı olduğu bir duvar var. İçerideki halıda görülmeye değer bir el sanatıdır.
Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi burada da alışveriş merkezleri revaçta ama çok fazla lüks olduğunu düşünmüyorum. Eğer lüksü istiyorsanız Dubai daha görkemli, yerel birşeyler için ise kesinlikle Abu Dhabi tercih edilmelidir. alonu bir alışveriş merkezi içindeki restoranda yemek yerken çektim. Aileye özel istenirse oraya oturup perdeleri kapatıyorlar. Çünkü peçeli bayanlar için yemek yemek çok zor oluyor her defasında yemek kaşığını ağızlarına götürmekte zorlandıklarını çok kez gördüm. Bu arada geleneksel pazar için “Heritage of Village” denilen yere gitmenizi tavsiye ederim.
Kaynak: Gezgin Kıta