Azerbaycan sınırından Artvin sınırına kadar gezdim Gürcistan‘ı. Vakit olsa daha da gezmek isterdim. İnsanlarını çok sıcakkanlı buldum. Azerilerle hiçbir ortak yönleri bulunmayan, bize hem çok benzeyen hem de benzemeyen, isimlendiremediğim ama naif yapılarından emin olduğum keyifli bir toplum. Her şeyi geçtim sadece enfes çorbalarını tekrar tadabilmek için dahi tekrar gidebilirim.
Sahi ne oldu bizim çorba kültürümüze? Sayıp dökmeye kalksak yüzlerce çeşit çorbamız var ama popüler kültürün dayatması altında süzme mercimek, ezogelin ve domates çorbası üçgeninde boğulup gidiyoruz. Her geçen gün “soup” olarak sınıflandırabileceğimiz sulandırılmış bir bataklığa dönüyor çorba kültürümüz. Evlerde elbet aslına sadık olarak olarak devam ediyor; velakin sokağa mal olmadıkça, “yabancıya” sunamadıkça, ne bilsin İstanbullu yuvalamayı, ne bilsin ayran aşını? “Ay bu çorbanın üstündeki tereyağını yakmışsınız” diyen dallamalar yüzünden dışarıda ehven-i şerden bir yoğurt çorbası dahi içemez olduk.
Evet, Gürcistan‘ı boydan boya geçtim. Tek tük boş fabrikaların yanından ilerleyerek Tiflis’e vardık. Bağlı ülkeleri Moskova’ya muhtaç kılan Rus modeli, çözülme sonrasında bölgeyi tek başına ayakta duramaz hale getirmiş. Tamamlayıcı aramallar ulaşılamaz olunca, mevcut fabrikalar da para etmez olmuş.
İşsizlik dizboyu. Saakashvili’nin istifası her sorunu çözecek sanıyorlar. Bitmiş bir ekonomiyi canlandırmak için gerçekte çok daha fazlasına ihtiyaçları var.
Azerbaycan’da sırra kadem basan aileler burada her yerde. Özellikle de Batum’da. Bu kadar çocuklu aileyi başka hiç bir ülkede görmedim. Erdoğan’ın üç çocuk ricası burada gerçek olmuş.
Batum tam bir hayakkırıklığı idi. Mükemmel bir coğrafya Türk tarzı yapılaşma altında ezilip gitmiş.
Tiflis için Kafkasların en tatlı şehri derler. Hepsini görmedim, muhtemelen öyledir. Kura (Mkhvari) Nehri’nin ikiye böldüğü küçük sevimli bir şehir.
Kötü bir alışkanlık ülkenin her yanı kumarhane dolu. Kumarhane deyince Kıbrıs’daki gazinolar gelmesin akla. Buradakiler daha çok mahalle kıraathanesi kıvamında, hemen her caddede rastlayacağınız ufak, derme çatma yerler. Işsizlik ve parasızlıkla beslenen umutsuzluk burada son şansını deniyor.
Aman aman anlatacağım, hevesinizi artıracak yapılar yok Tiflis’de. Ama gidiniz hemen yanı başınızdaki bu tatlı şehire. Belki siz de otel yerine benim gibi bir apartman dairesi kiralarsınız; parasızlık yüzünden tek odalı evini turistlere kiralayıp arkadaşının evinde geceleyen kızcağız, henüz astığı iç çamaşırlarının balkondaki ipte asılı kalmasının bir mahsuru olup olmadığını sorar size; köhne aparman koridorlarından yürürken, sıcaktan bunaldığı için apartman kapısını açık bırakanların evlerine göz ucuyla bakarsınız; eski Tiflis bölgesinde leziz etlerini tadarsınız; dilenmek yerine kendi halinde çekirdek satan nineleri es geçmeyiniz; akşam gittiğiniz barda doğum günü kutlayan gençler misafir olduğunuz için sizin masanıza da birer dilim doğum günü pastası gönderir belki; ikramda altta kalmayınız ne olur; kafkas ezgileri eşliğinde beraber dans edersiniz.