Keops Piramidi, Babil’in Asma Bahçeleri, Zeus Heykeli, Artemis Tapınağı, İskenderiye Feneri, Rodos Heykeli ve Halikarnas Mozolesi’nin dünyanın yedi harikasını oluşturduğunu hepimiz biliyoruz. Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılan bu eserlere alternatif olarak bugün görülmesi gereken dünyanın Yeni Yedi Harikasını yazmadan olmaz… Ajandanızı çıkarın ve bu yedi harikanın olduğu destinasyonlara seyahatinizi planlamaya başlayın!
1 – Tac Mahal, Agra, HİNDİSTAN
Hindistan’ın Agra şehrinde, Babür İmparatorluğu’nun 6. hükümdarı Şah Cihan tarafından yaptırılan Tac Mahal Hindistan’ın simgesi halini almış. Özellikle günbatımı saatlerinde apayrı bir güzelliğe bürünen türbeyi17.yüzyılda Şah Cihan; doğum sırasında yaşamını yitiren eşi Mümtaz Mahal adına yaptırmış. Yapımı 22 sene süren türbenin çarpıcı tasarımına, mükemmel simetrisine ve zarif kubbelerine hayran kaldığınız türbenin yapımında parlak, ince mavi damarları olan beyaz mermer kullanılmış.
2 – Kurtarıcı İsa Heykeli, Rio de Janerio, BREZİLYA
1922 yılında Brezilya’nın kuruluşunun 100. yılı sebebiyle dönemin başkenti Rio de Janerio’da inşa edilen heykel 1931 yılında tamamlanmış. Şehrin 710 metre yüksekliğindeki Corcovado Dağı üzerinde bulunan Kurtarıcı İsa Heykeli Heitor Silva Costa tarafından tasarlanmış ve Fransız heykeltraş Paul Landowski tarafından yapılmış. Corcovado Dağı’nda yer alan Tijuca Milli Parkı’nda bulunan heykel 30 metre uzunluğunda.
3 – Çin Seddi, Pekin, ÇİN
Dünyanın en uzun savunma duvarı özelliğine sahip olan Çin Seddi, ülkenin kuzeybatısında yer alır. Uzunluğu 8.851,8 kilometre olan duvar 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiş. Çin’in ilk imparatoru Qin Shi Huang tarafından M.Ö 220 – 206 yılları arasında inşasına başlanan duvarın büyük bir kısımı 1368 – 1644 yılları arasında Çin’e hakim olan Ming Hanedanı döneminde inşa edilmiş. Pekin’in kuzeyinden geçerek batıya yönelen ve Huang-Ho nehrini ikiye bölerek güneybatıya uzanan Çin Seddi, Gobi Çölü’nün güneyinden batıya yönelerek devam ediyor. Çin Seddi’nin bazı yerlerinde duvarlar zayıf maddelerden yapılmış olsa da kalın duvarların olduğu bölümlerde 200 metre yüksekliğinde gözetleme kulesinden, fener kulesine, siperliklerden saray ve tapınaklara kadar yaşam alanlarına da rastlıyorsunuz.
4 – Machu Picchu, Cusco, PERU
Tarihten günümüze uzanan ve en iyi korunmuş İnka antik kenti olan Machu Picchu sahip olduğu değerlerle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Peru’da, Cusco şehrine tam 88 km uzaklıkta bulunan antik kent, And Dağları’nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş. İnka medeniyetinin tarihi, lider Manco Copac’ın hükümranlığını Cuzko adı verilen şehrin yakınında kurmasıyla başlamış. İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilen şehrin günümüze kadar bozulmadan kalmasının sebebi olarak tarihçiler; 1532 yılında ülkeyi işgal eden İspanyolların bu şehri keşfedememiş olmalarına bağlıyorlar.
5 – Colosseum, Roma, İTALYA
Aynı zamanda Flavianus Amfitiyatrosu olarak da anılan Colosseum; MS 438 na kadar gladyatörlerin dövüşlerine ev sahipliği yapan bir arena. Komutan Vespasianus tarafından MS 72 yılında yapımına başlanan ve M.S. 80 yılında Titus döneminde tamamlanan arena Roma İmparatorluğu’nun kudretinin bir simgesi olarak kabul edilmiş. Colosseum aynı zamanda; Eski Roma’nın ticari, politik ve dini merkezi olmuş, 900 yıldan fazla bir süre devletin en önemli konularda tartışmalarına ve kararlarına ev sahipliği yapmış.
6 – Petra, Ma’an, ÜRDÜN
İki bin beş yüz yıllık gizemi barındıran Petra; Ürdün’ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde kayaların içine oyulmuş bir antik kent. Yer yer aralardan sızan güneş ışıkları ile, kayaların pembe, sarı, turuncu, kızıl, mavi, yeşil ve kahverengi yüzeyleri, dev bir soyut tabloya dönüştüğünü söylemek lazım! Çölün sınırında büyük bir çaba ile yaratılan Petra UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. M.Ö 4. Yüzyılda Mezopotamya’yı tehdit eden Persler’den kaçan Nebatiler, ulaşılması çok zor olan Musa Vadisi’ne sığınırlar ve çölün ortasında kayalara oydukları yerleşim bölgelerini inşa etmişler. Baharat Yolunun kuzeyinde, Mısır, Akdeniz ve Suriye kavşağını kontrol eden Nebatiler’in başkenti olan Petra, ticaretten kazanılan zenginliği kayalara nakşederek antik kentin bugünkü ihtişamlı görüntüsünü yaratmış. Nebatiler’in kendi güçlerini göstermek için kayaları oyarak yaptıkları görkemli tapınaklar, tiyatrolar, mezarlar ve yaşam alanları bugün hala hayranlık uyandırıyor.
7 – Chichén Itzá, Yucatan, MEKSİKA
Dünyanın en ünlü arkeolojik sitelerinden biri olan, Valladolid ve Mérida arasında yer alan Chichén Itzá Kristof Kolomb öncesi dönemde kurulmuş bir İtza Maya kenti. Şehir, MS 600 -1200 yılları arasında kuzey Maya ovalarının en önemli yerleşim yeriydi. Bir dönem Yucatan’ın dini merkezi olduğuna inanılan site bugün Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı. Arkeolojik sitede El Castillo adıyla tanınan Kukulkan Tapınağı ya da Kukulkan Piramidi Mayalar tarafından astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koyan bir sistemle inşa edilmiş. Sitenin içerisinde aynı zamanda Caracol denilen gözlemevi, başrahibin tapınağı, savaşçılar tapınağı, rahibeler manastırı ve diğer tapınaklar bulunuyor. Chichén Itzá’yı gezerken fotoğraf makinenizi bir an olsun elinizden düşürmeyeceğinize eminiz. İnsanların hayatı sevgiyle kabullenmeleri, hareketli ve yaşam dolu tavırlarına hayran olacağınız Meksika’da görülecek onlarca güzellik daha var!
Kaynak: Jabiroo
1 Comment
[…] dayanan nüfusu ile Hellenistik ve Roma döneminin en önemli şehirlerinden biriydi. Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı Efes antik kentinin içerisinde […]