Senelik izinlerini mümkün olduğunca uzak memleketlerde geçirmeye çalışan insanlar olarak ara sıra Avrupa havası da almak istiyoruz. İşte yine böyle bir hissiyatın oluştuğu geçen Ocak ayında Viyana’da 3 günlük bir kaçamak yaptık. Sanıyorum bu sıcak günlerde sizi serinleten bir yazı olacak…
Sabah İstanbul’dan bindiğimiz uçağımız öğlene doğru Viyana Schwechat Havalimanı’na indi ve terminalden bindiğimiz trenle şehre doğru yola çıktık. Tek yön bilet 10 Euro, otomattan kredi kartıyla alabilirsiniz. Yirmi dakikalık bir yolculuk sonunda Landstrasse’deki şehir terminaline ulaştık. Buradan da U-Bahn (metro) ile otelimize vardık.
Avusturya
Avusturya’nın Avrupa ve Dünya sahnesindeki etkisi günümüzde fazla hissedilmese de, geçmişte politika, kültür ve sanattaki ağırlığı oldukça yüksekti. Bunun en önemli sebebi ise ortaçağdan başlayarak I. Dünya Savaşı’na kadar olan zaman dilimindeki imparatorluklar sayesinde gelen zenginlik ve idari güvencenin beraberinde getirdiği akademik, kültürel ve sosyal hayattaki hareketlilikti.
Avusturya tarihine özetle bakacak olursak MÖ 450 civarlarında bölgeye yerleşen Keltler ve daha sonra gelen İliryalılar (Dalmaçya halkı)’ın oluşturduğu krallık ilk örgütlü yönetim sayılabilir. Bunu ise MÖ 15’de Alpler’i geçerek Tuna Nehri’nin güneyine yerleşen ve günümüzdeki birçok şehrin temellerini atan Romalılar takip etmiştir. MS 5. Yüzyıl’da Batı Roma’nın çökmesinden sonra German, Slav ve Bavyeralılar bölgeye hakim olmak için çekişmeye başlamış, 7. Yüzyıl’da büyük ölçüde hakimiyet sağlayan Bavyeralılar, hala kullanılmakta olan Almanca’nın temellerini atmışlardır.
11. Yüzyıl’da ise sahneye önce Avusturya’yı kontrol altına alan Babenbergler, sonra da 13. Yüzyıl’da daha sonra çeşitli evliliklerle neredeyse bütün Avrupa’yı yönetecek olan Habsburglar çıktılar. Tam 640 yıl sürecek olan bu hanedanlığa son veren ise I. Dünya Savaşı oldu. Zaten Fransız Devrimi ile giderek ayrışmaya başlayan imparatorluk unsurları, savaş sonunda bağımsızlıklarını kazandı ve Avusturya cumhuriyet rejimine geçti.
Avusturya’nın bu ilk cumhuriyeti 1938’deki Nazi işgaline kadar sürebildi. 1945’te Sovyetler tarafından işgalden kurtarılan Viyana, onlara katılan İngiliz, ABD ve Fransızlarla beraber bölgelere ayrılarak yönetildi. İkinci cumhuriyet ise tam anlamıyla ancak 1955’te işgali sonlandıran Sovyetler’in gitmesiyle başlayabildi. Bu dönemden itibaren ise Soğuk Savaş döneminin ılımlı ülkesi, ekonominin yavaş ama emin adımlarla geliştiği, suya sabuna fazla dokunmayan bir Avusturya ortaya çıktı.
Bu tarihe özel bir not düşmek gerekirse, Avusturya özellikle Viyana’yı düşünecek olursak biz Türkler için ayrı bir yere sahiptir. Tarih sahnesine Avrupa’daki ilerleyişimize dur diyen ve belki de Türkler’in yenilmez olduğu algısını yıkan şehir olarak yazılmıştır Viyana. O yüzdendir ki hala bizi pek sevmezler. Bunu hissettirmekten de pek çekinmiyorlar.
Viyana
Viyanalılar’ın kendilerini diğer Avusturyalılar’dan daha ayrıcalıklı ve üstün gördüklerini okumuştum. Viyana’yı gördükten sonra onlara hak vermek zorunda kaldım. Bir yanda yüzyılların mimari eserleri, öte yanda ise klasikten moderne uzanan sanat, müzeler, tasarım dükkanları, alışveriş, kafeler ve restoranlar. Tüm bunların elinizin altında olması elbette farklı hissetmenize sebep olacaktır.
Viyana semtleri, merkezden başlayarak dışa doğru saat istikametinde artan sayılarla numaralandırılmış. Buna göre hem semtlerin numara ve isimlerini, hem de fikir vermesi açısından semtlerin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz ;
Innerstadt (01) : Merkez, eski kent, imparatorluk sarayları, alışveriş
Leopoldstadt (02) : 2 kanal arası, gece hayatı, barlar, gençler, trafik
Landstrasse (03): Danube Kanalı’nın güneyi, Belvedere Sarayı
Weiden (04), Margareten (05), Mariahilf (06) : Kafeler, tasarım dükkanları, butikler, galeriler
Neubau (07) : Büyük kültür alanı MuseumsQuartier, entellektüellerin kalesi
Josefstadt (08) : Üniversite, parlemento, şehir sarayı
Toplam 23 adet olan semtlerde dikkate değer diğerleri Türkler’in de yoğun olarak yaşadıklarıFavoriten (10) ve Ottakring (16) göçmen mahalleleri ile parasız öğrenci, sanatçı kesiminin yerleştiği Rudolfsheim-Fünfhaus (15) bölgeleri.
Adres ararken işinize yarayacak önemli bir bilgi ise posta koduyla ilgili. Dört haneli posta kodu açılımı şu şekilde. Örnek olarak 1070’i ele alırsak, 1 Viyana’yı, iki ve üçünü haneler semt numarasını (07 Neubau), 0 ise posta ofisini (pek değişmiyor) simgeliyor. Böylece aradığınız bir adresin semtini hemen kavrayabilirsiniz.
Görülecek
Stephansdom (01,Stephansplatz)
Viyana’nın gotik katedrali şehirde ilk olarak ziyaret edilecek yerlerden biri. 12. Yüzyıl’a ait bir kilisenin üzerine 1359’da gotik tarazda yeniden inşa edilen katedral, ihtişamlı kulesine ise 1433’te kavuşmuş. Güneydeki bu kulenin kuzeye yapılması planlanan eşi ise hayata geçmemiş.
Eğer 343 adet merdiven gözünüzde büyümüyorsa, kişi başı 3,5 Euro ödeyerek kuleye çıkabilirsiniz. Elde edeceğiniz şey ise panaromik Viyana manzarası olacak. Çatının 2 yanındaki Avusturya Kartalı ve zigzaglı kiremit döşemesi ilgi çekici. Katedralin içi de kulesi kadar ihtişamlı.
Katedralin önündeki meydan genellikle hareketli. Bizim bulunduğumuz sırada da Occupy’cılar vardı. Fazla katılım sağladıkları söylenemez. Ama renkli görüntüler vardı.
Hofburg (01)
Habsburglar’ın imparatorluk sarayı Viyana’nın emperyal tarihi ve kültürünü en iyi hissedebileceğiniz yer olsa gerek. Altı yüzyıl boyunca hanedana ev sahipliği yapmış olan saraya, her hükümdar yeni yapılar eklemiş. Hepsini gezmeniz tüm bir gününüzü alabilir.
Sarayın bir bölümünde yer alan İspanyol Ahırları’da bulunan at gösterisini izlemek değişik bir deneyim olabilir. Ancak buna ayıracak vaktiniz yoksa atların ahırdan gösteri alanına geçişini yakalamaya çalışın. Böylece bu güzel hayvanları yakından görebilirsiniz.
Heldenplatz olarak adlandırılan geniş meydanı da mutlaka görün. Buradaki en büyük kalabalıklardan birinin de Hitler’in yaptığı bir konuşma sırasında olduğunu hatırlatmak isterim.
Albertina (01,Albertinaplatz, 3)
Eskiden imparatorluk misafirlerinin ağırlandığı bu bina, şu anda çok büyük bir koleksiyona sahip bir müze. Bir buçuk milyon baskı ve elli bin tablonun arasında, Dürer, Rafael, Rembrandt, Schiele, Leonardo Da Vinci, Picasso, Cezanne, Klimt ve daha pek çok sanatçının eserleri var.
Parlament (01,Dr Karl Renner Ring, 3)
1883’e tarihlenen Parlemento binası. Önünde Athena Çeşmesi bulunuyor.
Rathaus (01,Rathausplatz)
102 metrelik kulesi ile uzaklardan seçilebilen belediye binası içerisindeki bahçeleri gezmek serbest. Fakat iç kısmın ihtişamını takip edebilmek için öğlen 13:00’deki tura katılmalısınız.
Kunsthistorisches Museum (01,Burgring, 5)
Viyana Güzel Sanatlar Müzesi, sınırları neredeyse tüm Avrupa’ya yayılan Habsburg Hanedanlığı’nın koleksiyonculuğu sayesinde günümüzde sayısız esere ev sahipliği yapıyor.
Değişik bölümlerde bulunan eserler ve güncel sergiler için web sitesini ziyaret edin.
MuseumsQuartier (07,Museumsplatz, 1)
MuseumsQuartier eski imparatorluk ahırlarının bulunduğu yere kurulmuş, toplam 60000 m2 ‘lik alana sahip adeta bir kültür-sanat cenneti. İçinde yer alan müze, sergi salonları, kafe, restoran ve dükkanlar burayı sürekli yaşayan bir yer kılıyor.
Müzeler Leopold, Mumok ve Kunsthalle mutlaka görülmeli. Mumok’ta görmek istediğimiz popart sergisi henüz kurulum aşamasında olduğu için kaçırdık. Gezdiğimiz Leopold Museum’daki özellikle Egon Schiele sergisi oldukça ilgi çekiciydi. İçerideki Cafe Leopold’da oturabilirsiniz. Müze giriş ücreti 11,5 Euro.
Secession Binası (01,Friedrichstrasse, 12)
1897 yılında klasik sanatın sınırlayıcı yapısından uzaklaşıp çağdaş sanat trendlerini takip etmek isteyen 19 sanatçı (aralarında Gustav Klimt, Kolo Moser, Joseph Olbrich ve Josef Hoffman’ın bulunduğu), Secession hareketini kurdular. Bir sene sonra ise Olbrich’in hareket için tasarladığı, tepesinde altın bir kürenin bulunduğu binaya yerleştiler.
Wien Museum (04,Karlsplatz, 8)
Zamanlama hatası yaparak gezemediğimiz müzede o sırada 80’lerle ilgili objelerin olduğu bir sergi vardı. Aynı anda birçok serginin yer aldığı müzedeki güncel programı takip ederseniz ilginizi çekecek birşeyler bulabilirsiniz.
Belvedere Sarayı (03)
Belvedere Sarayı ilk olarak Savoy Prensi Eugene’in yazlık sarayı olarak yapılmış, türünün en iyi örneklerinden olan barok bir yapı. Daha sonra yapılan eklemelerle bugünki halini alan saray şu anda Avusturya Galerisi’ne ev sahipliği yapıyor.
Sarayın Üst Belvedere olarak adlandırılan kısmında sergilenen nice eserler arasında belki de en ünlüsü Gustav Klimt’in Kiss tablosu. Avusturyalı sanatçılara ait en zengin sergiler burada bulunuyor.
Sarayın bahçe bölümünde ise içinde 3500 çeşit bitkinin olduğu Alpine Garden ve Viyana Üniversitesi’ne ait olan Botanik Bahçesi gezilebilir.
Yeme – İçme
Viyana bizim kapılara dayandığımız sırada yaptığımız kültür alışverişi ile kavuştuğu kahve kültürü ile meşhur. Şehirde keyifle kahve içebileceğiniz birçok Kaffeehaus var. Bu kafelerden birinde Viyana’ya has bir kahve içim şekli olan Melange’ı deneyin. Cappuccino’ya benzer, farkı ise daha yumuşak ve süt köpüğüne ilave olarak krema olması.
Viyana’ya kadar gelmişken Şnitzel yemeden de dönülmez. Ek olarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu topraklarında olduğumuzu göz önünde bulundurarak Gulaş’ı da listeye ekleyin derim.
Genel bir bilgi olarak bir mekanın adı Beisl ile bitiyorsa orası geleneksel yemek de servis yapan birahane/taverna karışımı bir yerdir. Aradığınız şık restoransa buraları tercih etmeyin.
Viyana ayrıca klasik kafelerinde Pazar günleri kutlanan bir kahvaltı ritüeline sahip. Eğer bunu denemek isterseniz, sabah 10’dan önce davranın. Aksi takdirde yer bulmanız zor.
Naschmarkt (06,Linke & Rechte Wienzeile)
Burası hem göze hem de damağa hitap eden müthiş bir pazar. Çeşit çeşit tezgahlardaki sebze, meyve, et, baharat, peynir ve benzeri gurme ürünlerin arasında dolaşırken guruldamaya başlayan mideniz, dükkanların arasına serpiştirilmiş restoranlarda bayram edebilir. Gözüme çarpanlar peynir cenneti Kaseland ve yemek için Naschmarkt Deli veUmarfisch.
Tezgahlarda bolca Türk satıcı görebilirsiniz. Fakat nerede yesek diye danıştığımızda pek de yardımcı olamadılar.
Eğer Cumartesi gelirseniz, hemen ilerisinde kurulan bit pazarını gezin. Aklınıza ne gelirse bulabileceğiniz pazardan birşey satın almadan dönmeniz düşük ihtimal. Biz aldığımız shot bardaklarına hayran kaldık.
Restoran-Bar
Figlmüller (01,Wollzeile, 5)
Şnitzel yenecek klasik mekan burası. Porsiyonlar oldukça doyurucu. Yanlışlıkla yeni yerine gitmeyin. Dar sokakta nostaljik dekorasyonlu olan mekanı bulun. Zaten yaklaştığınızda tabelaları göreceksiniz (2 kişi salata ve biralarla 43 Euro).
Alt Wien (01,Backerstrasse, 9)
Bu tarihi mekan bir pub. Ancak civardaysanız, biraz üşümüş ve acıkmışsanız burada bir Gulaşyemek zorundasınız. Karanlık ortama rağmen sanki açıldığından beri orada otururcasına mekanı sahiplenmiş kitlesi ortama sıcaklık katıyor (Gulaş 8,9 Euro).
Amerlingbeisl (07,Stiftgasse, 8)
Bu mekana en çok uyan tarifi vermek gerekirse, genç bir kitle eşliğinde çakıl taşlı bahçede öğle yemeğinizi yiyip biranızı içebileceğiniz bir yer.
Rupps – Bierlokal Pub (05,Arbeitergasse, 46)
Öğle yemekleri için tercih edilebilecek vejeteryan mutfak olan bir restoran.
7 Stern Brau (07,Siebensterngasse, 19A)
Değişik biralar tadabileceğiniz birahane.
Wild (03,Radetzkyplatz, 1)
Turistlerin olmadığı Avusturya mutfağı mekanı desek yeridir.
Plachutta (01,Wollzeile, 38)
Burası da klasik Şnitzel ve Tafelspitz yiyebileceğiniz yegane yerlerden biri. ÖzellikleTafelspitz’i deneyin.
Motto (05,Schönbrunner Strasse, 30)
Akşam yemeği için gittiğimiz mekan modern dekorasyonu ile dikkat çekiyor. Akşam geç saatte kalabalık masalardan bara doğru hareketleniyor. Yemekler İstanbul’da iyi bir kafe restoranda yiyebileceklerinizle aynı tarz ve kalitede. Bana kalırsa daha Avusturyalı bir yere gidebilirsiniz.
Kafe-Kahvaltı
Cafe Sperl (06,Gumpendorfer Strasse, 11)
Güzel bir Pazar sabahı kahvaltısı veya gün içinde keyifle içeceğiniz bir kahve için tercihlerinizden ilki olabilir. Tarihi bir binada yüksek tavanlı ve 60’ların esintilerini taşıyan dekorasyona sahip kafe, içeri girerken sizi içine çekiyor.
Bir yandan cam kenarından gelip geçenleri izlerken, içerideki sıcak ortam sizi sohbet etmeye teşvik ediyor. Tek sorun buralarda hala sigara içiliyor olması (2 kişi kahvaltı 26 Euro).
Cafe Prückel (01,Stubenring, 24)
Bana göre Cafe Sperl ile yarışan yegane mekan. Dekorasyon biraz daha 80’ler, garsonlar üniformaları ile daha hoş, yiyecekler daha güzel. Sigarasız bölüm ise daha ruhsuz. Dumana katlanmak pahasına oturun ve keyfini çıkartın. Standart kahvaltı doyurmayabilir, ek olarak kekleri tavsiye ederim (2 kişi kahvaltı 24 Euro).
Breakfast Club (04,Schleifmühlgasse, 14)
Basit dekora aldanmayın. Kahvaltı için gençlerin tercih ettiği bir mekan.
Cafe Kandinsky (07,Lerchenfelder Strasse, 13)
Kafe ve sergi salonu. Vakit geçirmek için güzel.
Kafe-Kaffeehaus
Cafe Hawelka (01,Dorotheergasse, 6)
Yeni insanlarla tanışmak ve Viyana sanat camiasından birilerini görmek için en iyi yer. SahibiLeopold Hawelka 1939’dan öldüğü 2011 yılına kadar girişteki masada misafirlerini karşılıyormuş. Leopold aynı zamanda Alt Wien’in eski işletmecisiymiş.
Tarihi mekanda 3,8 Euro’ya bir Melange içebilir ve Leopold’ün anısını yaşatabilirsiniz.
Cafe Jelinek (06,Otto-Bauergasse, 5)
6. bölgede otantik bir ortamda kahve içmek için uygun. Elbette odun sobası ve sigara dumanı hoşunuza giderse.
Phil (06,Gumpendorfer Strasse, 10)
Cafe Sperl’in karşı köşesinde her nevi dükkan ve kafe diyebiliriz. Genç bir kitle, tasarım ürünler, kitaplar, müzik ve yemekler. Yer bulabilirseniz havalı tiplerle takılın.
Top Kino (06,Rahlgasse, 1)
Sinema, bar, kafe hepsi bir arada. Yemekler iyi ve ortam kalabalık. İlginç bir tarz.
Cafe Sacher (01,Philharmoniker Strasse, 4)
Viyana’nın meşhur Sacher Torte’sinin kaynağı burası. Denemeye değer.
Demel (01,Kohlmarkt, 14)
Sacher’in en büyük rakibi. Çeşitler saymakla bitmez. Bademli torteye bayıldım. Ortam son derece kaliteli, seçkin ve bir o kadar kalabalık. Giriş katındaki mağazadan beğendiğiniz ürünlerden alabilirsiniz (2 Melange, 2 Torte 16 Euro).
Le Troquet (07,Kirchengasse, 18)
Tasarım dükkanların olduğu bölgede havalı tiplerin takıldığı bohem bir ortam. İçeri girdiğinizde kim gelmiş diye bakışların üzerinize döndüğü ortamlardan biri. Cam kenarından gelip geçenleri izlerken kahvenizi yudumlamak keyifli olacaktır.
Eğlence
Flex (01,Donaukanal,Augartenbrücke)
Kanalın hemen yanında kutu gibi bir binanın içinden gelen elektro müzik etrafı sarıyor. Dışarıya taşan kalabalık genellikle yeni yetme gençlerden oluşuyor. Dans etmek isteyenler için birebir.
Brut (01,Karlsplatz, 5)
İstanbul’la kıyaslayacak olursak Gizli Bahçe ve Indigo’yu karıştırırsanız Brut olur derim. Yaslandığı tarihi sanat müzesi binasının köşesini dönünce böyle bir mekan bulacağımızı hiç beklemiyorduk. Güncel program için sitesini ziyaret edin.
Jazzland (01,Franz-Josefs-Kai, 29)
Nezih bir ortamda caz dinlemek istiyorsanız tavsiye edilir. 30 yıllık mekanda yerli yabancı sanatçıılar sahne alıyor.
Chelsea (08, Stadtbahnbogen / Lerchenfelder Gürtel, 29-31)
Özellikle haftasonları değişik canlı grupları dinleyebileceğiniz bir klüp.
Wunder-Bar (01, Schönlaterngasse, 8)
İyi müzik, iyi bira arayanlara.
Etkinlikler
Klasik Müzik Konseri ve Opera
Viyana’ya vardıktan sonra almaya karar verip daha sonra yer bulamadığımız Mozart Evi’ndeki konserlere gitmenizi tavsiye ederim. Başka mekanlarda da konserler veriliyor. Bir dahaki sefere mutlaka gidilecek listeme ekledim. Siz siz olun erken bilet alın.
Viyana’da operaya gitmek ise bambaşka bir kültür. Akşam geç saatte sokakta fraklı ve tuvalet giymiş kızlar ve oğlanlar görürseniz, işte onlar operaya gidiyorlardır. Eğer böyle bir niyetiniz varsa kıyafet bakımından hazırlıklı gelmeniz gerekiyor.
Her ikisi için de biletleri http://viennaoperatickets.com/ adresinden alabilirsiniz.
Alışveriş
Viyana tasarım ürünler almak isteyenler için cennet. En güzel dükkanlar ise Cihangir’e benzerliğiyle dikkat çeken Neubau (07) semtinin Kirchengasse, Burggasse, Westbahnstrasseve Lindengasse sokaklarının civarlarında. Zaten bir kez sokaklarda gezmeye başladığımızda tasarımın kokusunu takip ederek diğerlerine ulaşabilirsiniz. Yalnız hatırlatmak istediğim bir başka nokta ise, bu dükkan sahiplerinin pek ehli-keyif oldukları ve bazılarının sabah 11’den önce açılmadığı ve akşam 6 dedi mi kapatıp gittikleri. Gitmeden çalışmak içinhttp://www.7tm.at/home/en adresindeki haritayı inceleyin. Şehirde de basılı rehberlerini bulacaksınız.
Neubau civarı
Common People (07,Kirchengasse, 40/2)
Sokak stili tasarım kıyafetler. Arka taraftaki indirimli bölümde uygun şeyler bulabilirsiniz.
Le Shop (07,Kirchengasse, 40/1)
Çeşit çeşit tekstil ve ev eşyaları bulunuyor. Maalesef tadilatta olduğu için gezemedik. Bir dahaki sefere.
Sixxa (07,Kirchengasse, 22)
Figürler, çizgiromanlar ve kıyafetler. Sahibi ehli-keyif tayfadandı (kapalı).
Zapateria (07,Kirchengasse, 26)
Viyana’nın Lastik Pabuç’u. Her nevi tarz ayakkabı bulunur.
Bilderbox (07,Kirchengasse, 40)
Sixxa’dan daha bol çeşitli çizgiroman, figür, albüm ve aksesuar mevcut. Adeta neşe doluyor insan.
Sax and Co. (07,Neubaugasse, 34)
Ev eşyası ise en bol çeşit ve her zevk burada.
Lieblichkeiten (07,Neubaugasse, 55)
Daha küçük ama sevimli bir dükkan. Mutfak ve ev eşyaları fazlaca. Kendime farklı olarak değişik bir bavul etiketi aldım.
Diğerleri
S10 Stereogram (05,Schönbrunner Strasse, 10)
Vintage mobilya ve ev eşyaları. Aydınlatma ürünleri dikkat çekici. Yerimiz olsa da taşısak diyeceğiniz şeyler var.
Lomo Shop (07, Museumsplatz, 1)
Museums Quartier’in içinde meydanın köşesindeki Lomography mağazasına uğramamak büyük hata olur herhalde. Hiç birşey almasanız da şöyle bir içinden geçin, neşelenin, sonra da çıkmadan 3 Euro’ya otomattan seri şapşal fotoğraflarınızı çektirin. Güzel bir anı olur.
Subotron (07, quartier21 Museumsplatz, 1)
Bilgisayar ve atari oyunlarına ait ne varsa burada. Eski nintendo ve segalardan tutunda, objelere, figürlere, posterlere ve arcade makinalara varıncaya kadar bulabilirsiniz. Maalesef kapalı olduğuna en çok üzüldüğüm dükkanlardan biriydi. Bir daha gidildiğinde kesin ziyaret edilecek.
Rave Up (06, Hofmühlgasse, 1)
Binbir çeşit plaklardan mütevellit plakçı.
Scout Records (06, Capistrangasse, 3)
Yine binbir çeşit plaklardan mütevellit plakçı. Daha ziyade ikinci elci.
Cafe Meinl (01, Graben, 19)
En iyisini en sona sakladım. İşte midenizin bayram edeceği yer burası. Viyana’nın en çok çeşit bulunan gurme marketi aynı zamanda yemek yiyebileceğiniz bölümleri ile beraber Cafe Meinl’da. Market bölümünü gezmek oldukça uzun sürüyor. Biz son güne denk getirip kahve, peynir ve benzeri şeyler aldık. Tanıdıklara hediye için birebir.
Akşam 6’da kapanıyor. Öğle vakti denk getirirseniz yemek için iyi bir seçim olacaktır.
Ulaşım
Şehirde iki ana ulaşım yolu var ; U-Bahn (yeraltı metrosu) ve S-Bahn (yerüstü tramvayı). Biz U-Bahn + biraz yürüyüşle istediğimiz her yere ulaşabildik. Gelir gelmez aldığımız 72 saatlik kart ile kişi başı 13,6 Euro’ya sürekli binebildik. Metroda turnike veya benzeri bir sistem yok. Dilerseniz biletsiz binersiniz, ama rastgele yapılan teftişe takılırsanız 60 Euro cezası var. Diğer araçlara binme ihtiyacı olmadığı için bilgi veremiyorum.
Tavsiye ve İzlenimler
Uçakla son derece yakın bir mesafedeki Viyana, aynı anda birçok zevkinize hitap edebilecek bir gezi noktası. Resim, heykel, opera ve klasik müzikle sanata doyabilir, gurme lezzetler deneyebileceğiniz restoran ve kafelerinde yemeklerin tadına varabilir ve onlarca kahve evlerinden birinde meşhur Viyana kahvesi eşliğinde sohbet edebilirsiniz. Gece hayatı ise birçok yaşlı Avrupa başkentine göre daha iyi.
Tüm bu güzelliklerin haricinde bizi zorlayan tek şey ise, Viyana’nın soğuğu oldu. Bu yüzden bence havaların ısındığı zamanlarda gelinmeli ve son derece güzel park ve bahçelerinin de tadı çıkartılmalı. Viyana’nın sunduklarının yanında bizim geçirdiğimiz zaman son derece kısıtlı olmalı ki, daha dönerken yeniden gelmeye kesin gözüyle bakıyorduk. Eminim siz de aynı hislere kapılacaksınız.
Kaynak: Alperbildiriyor