Gaziantep , Hitit, Asur, Pers, Komagene gibi uygarlıkların yaşam sürdüğü medeniyetlerin beşiği diyebileceğimiz bir ilimizdir. Malazgirt savaşında Selçuklu himayesine, Yavuz Sultan Selim döneminde ise Osmanlı’ya katılmıştır. İngiliz ve Franszı işgalleri sırasında Milli mücadeleye kahramanca desteklerinden ötürü “Gazi” ünvanın almıştır. Cumhuriyetin’in ilk gazisi Mustafa Kemal Atatürk burada nüfusa kayıt olmuştur.
Gaziantep’e giderken Pazartesi günleri müzelerin kapalı olduğunu hesaba katın.Daha önceki araştırmalarımda sadece Zeugma’nın kapalı olduğunu okumuştum. Ancak tüm müzelerin pazartesileri kapalı olduğunu gördüm. Antep’e benim gibi sabah saatlerinde inerseniz yapacağınız ilk iş meşhur Katmerci Zekeriya Usta’ya gitmek olacaktır. Katmer ince elde açılan bir hamurdan,fırında pişirilerek yapılan bol fıstıklı bir kahvaltı Antep’te. Tadı ilk başta çok şekerli gibi gelmese de biz şeker kullanmayan iki kişi bir katmeri bitiremedik çok tatlı geldiğinden. Neredeyse tüm pastanelerde sıcak poğaça,simit bulmanız mümkün. Tatlıdan sonra yiyebilirsiniz. Pazartesi müzelerin kapalı olmasını öğrendikten sonra kısa bir şehir keşif turu yaptım. Antep’te her yerde levhalarla çok kolay yolunuzu bulabilirsiniz. Ayrıca halkıda oldukça yardımsever olduğundan sizlere ulaşım konusunda da yardımcı oluyorlar. Şehir turuna Antep Kalesi’nden başlamak istedik. Giriş kapısının çökmesi sebebiyle bakıma alındığından içine giremedik. Antep Kurtuluş savaşında bu kalede halk direnişiyle şehirlerini savunmuşlar. Kalenin içinde “Kahramanlık Panoraması” adlı bir bölümde Milli Mücadele’nin anlatımı bulunuyor. Kalenin tam girişinde savaş alanına yiyecek taşırken gece dinlenmek için uykuda pusuya yatırılan çocukların temsili heykelleri bulunuyor.
Gaziantep’te gezilecek yerler:
Zeugma Müzesi: Zeugma müzesi gördüğüm en iyi şehir müzelerinden biri. Zaten dünyanın ilk üç mozaik müzesinden ikisi Türkiye’de (Antep ve Antakya’da) .Zeugma dünyanın en büyük mozaik müzesi ünvanın Tunus’tan almış durumda. Antik kentlerde kazı sonucu ortaya çıkan mozaikler ve yapılar titizlikle sergilenmiş ve korunmaktadır. Müze girişi sekiz lira. İçeride isterseniz üç boyutlu kısa bir tanıtım filmini üç lira gibi bir ücrete izleyebiliyorsunuz ki şiddetle tavsiye ederim. Şimdiye kadar izlediğim üç boyutlu sinemalardan çok daha kaliteli bir şekilde yapılmış,büyüleyici bir sunum olduğunu söyleyebilirim. Eğer isterseniz beş liraya sesli kulaklık alıp müzeyi gezebilirsiniz. Müze üç kattan oluşmaktadır.En alt katta kazı kalıntıları buulnduğunda aşağıya iniş yok. Diğer iki katta geçmişin,tanrıların evlerinin hikayelerini dinleyerek keyifle gezebilirsiniz. En üst katta karanlık bir odada Gaziantep’in ve Zeugma’nın simgesi olan “Çingene Kız” mozaiği bulunmaktadır. Çingene kız mozaiği Da Vinci’nin Mona Lisa eseri gibi üç çeyrek bakış tekniği ile yapıldığından odanın hangi köşesine gitseniz tablonun size baktığı hissediyorsunuz. Bu kadar özel ve dünyada sayıca az olan eser karanlık bir odada çok özenli bir şekilde sergileniyor. Bir de ünlü “Mars heykeli” bulunuyor. Müzenin dışında hediyelik eşya bölümünde çeşitli hediyelikler alınabilir.
Gaziantep arkeoloji müzesini şehiriçinde gezmeye gerek olmayabilir.Oradaki pek çok eser Zeugma’ya taşınmış durumdadır.
Emine Göğüş Mutfak Müzesi: Kethüzade konağı olarak 1905’lerde yapılıp Türkiye’nin ilk turizme bakanı Ali İhsan Göğüş’e bırakılmış ve 2008’de müze haline dönüştürülmüş. Müze girişi 1 TL. Müzenin içinde eski çağlardan kalma çömleklerden,güğümlerden günümüzde de kullanılan veya antik değeri olan takımlara kadar pek çok mutfak malzemesi sergilenmektedir. Gaziantep’e özgü olan yemekler,tatlılar,baharatlar ve içerikleri türkçe ve ingilizce olarak müzenin duvarlarını süslemektedir.
Para Müzesi: Mutfak müzesini ararken yol sorduğumuz bir beyfendi bize biraz ileride para müzesinin olduğunu söyledi. Burayı hiç duymamıştık ancak madem ki sadece bir kaç ev ileride bir göz atalım dedim. 1920’li yıllarda inşa edilmiş eski bir rum evi olan para müzesine girerken daha bahçede sizi havalara asılmış paralar karşılıyor. Gökten para yağıyor deyiminin hayat bulduğu yer diyebilirim. Masaların üstlerinde,duvarlarda,odalarda her ülkeden her tarihten birbirinden ilginç paralar bulunuyor. Müze maalesef çok bakımlı değil. Çünkü öğrendik ki bize yolu tarif eden kişi bu müzenin sahibi ve yıllardır yurtdışında yaşamış para koleksiyonu yapan, bir hayali ve hobisi olan bir hayalinin gerçeğe dönüştüğü yer. Bu kadar çok paranın olduğu bir yere maddi destek sağlanmış olmasını dilerdik. Para müzesini doalşırken resimlerinizi çekmek, paralarla ilgili bilgiler vermek için müze sahibi her an severek yanınızda bulunuyor,sorularınızı cevaplıyor. Para müzesine giriş ücreti de 1 TL.
Gaziantep Savaş Müzesi: Savaş müzesi eserlerin sergilendiği değil destanların sergilendiği bir müze olma özelliği taşıyor.Müzenin giriş katındaki odaların duvarların Antep savunması, savaşın süreci, kahramanlar, savaştaki sayısal değerler,Antep için o dönemde söylenmiş sözler sergileniyor. Sadece evin altında bir mağara bulunuyor ve bu mağarada savunmayı anlatan birkaç canlandırma sergileniyor. Ayrıca savunmayı anlatan sinevizyon gösterisi de burada izlenebiliyor.
Gaziantep Atatürk Evi: Atatürk’ün Gaziantep’e geldiğinde yattığı yatak,kullandığı eşyaların sergilendiği böülmle başlayan Atatürk evi son derece modern şekilde dizayn edilmiş bir müze örneği. Girişler ücretsiz. Antep ile ilgili kitapların bulunduğu bir bölüm ve Atatürk’ün eşsiz resimleriyle süslenmiş vitrinleri bulunmakta.İlk el yazması nutuk bu müzede sergileniyor. Aynı zamanda eski dönemlere ait çeşitli diploma örnekleri, Cumhuriyet balolarından, mezuniyet törenlerine kadar Cumhuriyet dönemi resimleri bulunmaktadır.
Gaziantep Oyuncak Müzesi: Sunay Akın’ın İstanbul’dan sonra açtığı bir diğer oyuncak müzesi Gaziantep’te bulunuyor. Oyuncak müzesi Atatürk müzesi ile aynı sokakta. Müze daha sokaktan oyuncaklarla karşılıyor sizi. Çocukluğunuza dönmek isterseniz müzeyi ücretsiz gezebilirsiniz.
Medusa Cam Eserler Müzesi: Eski bir Antep evinden dönüştürülmüş cam eserlerin sergilendiği müzedir.
Antep’te çok sayıda han ,çarşı, bedesten bulunmaktadır. Bunların en bilinenleri Zincirli Bedesten, Kemikli Bedesten, Almacı Pazarı, Tütüncüler Çarşısı, Bakırcılar çarşısı, Eskiciler çarşısıdır. Hepsi aynı bölge içerisinde birbiriyle iç içe geçmiş gibi olduuğundan kolaylıkla gezilebilir. Almaca Pazarı yöreye ait çok sayıda baharat,tatlı, fıstık gibi ürünlerin son mahsül olarak satıldığı ve güvenerek alabileceğiniz bir pazardır. Diğer yerlerden bakır,sedef, tütün, yemeni alabileceğiniz pek çok küçük dükkana rastlayabilirsiniz.
Antep’te yürüdüğünüz süre boyunca her yanından geçtiğim restaurant muhteşem kokular yayıldığından istediğiniz her yerde yediklerinizin çok lezzetli olacağını düşünüyorum.Ancak benim vazgeçilmezim kesinlikle “İmam Çağdaş”. Ali naziği ,lahmacunu, gavurdağ salatası, dürümü,baklavası, kepçe ile içilen ayranı her şeyi çok lezzetli. Fiyatlar istanbul’a göre normal. Eğer baklava almak isterseniz alacağınız kadarını siz yemek yerken paketleyip hazırlıyorlar.
Yemekten sonra gidilecek en güzel yer “Tahmis Kahvesi”dir. Tahmin kahvenin dövüldüğü yer demektir. Gündüz içeride akşamları yolun karşısında açık havada meşhur menengiç kahvenizi çerezler eşliğinde bakır fincanınızda yudumlayabilir isterseniz evinize de satın alabilirsiniz.