Trafalgar Meydanı, Londra’yı ziyaret edenlerin ilk duraklarından biri olarak dünyaca ünlüdür. Meydan zamanla değişime uğradı ve özellikle Kuzey Köşesinde son birkaç ay içerisindeki geniş çaplı değişiklikler ve yayalaştırma çalışmalarıyla birlikte Covent Garden bölgesinin en huzurlu yerlerinden biri haline geldi. Meydan kelimenin tam anlamıyla Londra’nın merkezi ve şehir içerisindeki uzaklıklar, meydana göre ölçülüyor. Meydanın içerisinde resmi yarda, foot ve inç ölçüleri bulunmakta.
Eskiden, Trafalgar Meydanı burada yer almadan önce, bölge Kraliyet ailesinin geleneksel ihtiyaçlarını karşılıyordu; 1270’lerde I. Edward bölgeyi şahinlerin ve şahincilerin eğitimlerine ayırmıştı, 1530’lardan sonra ise VIII. Henry burayı kraliyet ahırı olarak tahsis etti ve Trafalgar Meydanı kurulmadan önceki son yıllarda alan egzotik kuşların sergilendiği bir hayvanat bahçesi niteliğindeydi. IV. George papağanları, muhabbet kuşlarını, cennet kuşlarını ve tavus kuşlarını çok seviyor, onları sık sık ziyaret ediyordu. Şimdilerde çok sayıda güvercini ve kırlangıcı gördüğünüz bu alan, 1830’da Londra’nın en büyük kuşhanesiydi.
Şimdilerde Trafalgar Meydanı’na ev sahipliği eden bu toprak, birçok kurumsal işlev gördü: Naseby Savaşı’nda suçlu bulunan 4500 mahkum için hapishane, öncesinde ise Geoffrey Chaucer’in hizmet ettiği dini bir merkezdi.
Meydanı ilk tasarlayan ve ona ilk görünümünü veren kişi John Nash’ti, ancak sonraları burası birçok modernizasyon çalışmasıyla yeniden şekillendi: fıskiyeler 1845, deniz kızı, deniz adamı ve yunus heykelleri 1920’de ve Edwin Landseer’in aslanları hemen sonrasında inşa edildi. Aslanlar kalabalık halk kitlelerinin toplanmasını caydırmak için inşa edilmiş olsalar da sonrasında bunun tam tersi, cesaret verici bir etki yarattıkları görüldü. Şimdilerde kalabalık turist gruplarının ilgisini çeken aslanlar o zamanlar halk tarafından gerçek dışı bulunmuşlardı: gerçekte aslanların sırtları kemerliydi, ancak heykel aslanların sırtı içbükey şeklindeydi. Ne var ki bilgiçlik taslayan kişilerin yorumları zaman içerisinde sanat yapıtlarına yenik düştü.
Dört köşeli sütun tabana sahip IV. George, Kraliyet komutanı General Sir Henry Havelock ve General Sir Charles Napier heykelleri zarif bir şekilde meydanı selamlıyorlar. Her üçü de ince işçiliğe sahip, cesareti ve kahramanlığı temsil eden yapıtlar. Ancak meydanın kuzeybatı köşesi hala boş duruyor. Aslında bunun nedeni oldukça tuhaf: köşe IV. William’ın heykeli için ayrılmıştı ancak kral, ölümünden sonra geriye heykelin yapımını karşılayacak kadar para bırakmamıştı, bu nedenle heykel oraya hiçbir zaman dikilemedi. Olay hala bir muammadır.
2000 yılında meydanın bu köşesinin, tarihi bir figürdense bugüne ait bir heykelle donatılması teklif edildi ve bu konuda birçok uzmanın görüşüne başvuruldu. David Beckham’ın devasa bir siluetinin dikilmesini teklif edenler bile oldu, ancak bu fikir hiçbir zaman gerçekleşmedi. Bunun yerine köşe geçici olarak, aralarında Rachel Whiteread’ın “Plinth” isimli eserinin de bulunduğu üç modern heykele ev sahipliği yapıyor. Bu köşenin yerine düşünülen son ve en fazla destek gören proje, 2007 yılında köleliğin kaldırılmasının iki yüzüncü yılını temsil eden bir anıtın dikilmesidir.
Nelson Sütunu 145 feetlik uzunluğuyla meydanın merkezinde durmaktadır ve bunun kolayca anlaşılabilir nedeni gökyüzünün resmini göstermesidir. Sütun Devonshire granitinden üretilmiştir ve üzerinde E.H. Bailey tarafından yapılmış olan 17 feetlik Amiral Lord Nelson Heykeli bulunmaktadır. Anıtın alt tarafında bulunan bronz işlemeler Nelson’un efsanevi zaferlerini anlatmaktadırlar. Yaygın bir yanlış bilgi, Nelson’un Buckingham Sarayı’nın karşısında Kraliyet ailesini selamladığı yönündedir. Bu doğru değildir, çünkü Nelson esasında The Mall kıyılarına demirlemiş olan muzaffer donanmasını selamlamaktadır. Nelson Sütunu sadece bundan dolayı yüksek değildir; anıtın boyu HMS Victory gemisinin uzunluğuna eşittir.
Sıcak bir yaz gününde Trafalgar Meydanı sakin ve huzurlu bir dinlenme yeridir ve kolayca ulaşılabilen snek barların eklenmesiyle birlikte birkaç saat kafa dinlenebilecek bir mekan haline gelmiştir.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Trafalgar Meydanı sadece Londra’nın veya İngiltere’nin değil, belki de dünyanın en küçük polis karakoluna evsahipliği yapar. Karakol bir sokak lambası direğinin içerisinde yer alır ve tek odadan oluşan bu bölümde sadece bir polis memuru bulunur. Çatısında Nelson’a ait donanmanın ve Victory gemisinin bayrakları bulunan karakol, Memur Paul Wright’a göre bütünlüğü ifade eder.
Trafalgar Meydanı’nda yaşayan güvercinler her yıl bir tondan fazla kirliliğe neden olurlar ve bunun yıllık temizlik maliyeti 100.000£’dan daha fazladır. Ne var ki Amiral Lord Nelson’un heykelciği hiçbir zaman kirlenmez çünkü güvercinleri engelleyen bir jelle kaplanmıştır.
Monopoly oyununda karşılığında en fazla ev ve otel alınabilecek yatırım alanı Trafalgar Meydanı’dır.
Amiral Lord Nelson’un ünlü son sözü yanlış yorumlanmaktadır: “Kısmet Hardy, elimden gelenin en iyisini yaptım.” cümlesi Türk-Arap kökenli bir sözcük olan “kısmet”in, “kiss me” (öp beni) şeklinde yanlış anlaşılması dedikodulara ve esprilere neden olmuştur.
1996’nın Mart ayında genç bir adam meydandaki güvercinleri çalarak bazı restoranlara satmaktan dolayı tutuklandı. Adam ancak 1500’den fazla güvercini çaldıktan sonra emniyet güçleri tarafından fark edildi ve o ana kadar hiç kimse bu duruma sesini çıkarma
Kaynak: Coventgarden