Oğlan büyüdü. Lunapark, Cevahir v.s. kesmiyor artık. Her sömestre tatilinde “Baba beni Disneyland’a götür” diyor. Hem de Japonya’sından, Hongkong’una, Orlando’sundan Los Angeles’ine. Öyle zengin-mengin değiliz ama turizmciyiz. Bakkalın oğluna şekerleme götürmesi ne ise, bizim de çoluğu-çocuğu seyahate götürmemiz aşağı yukarı aynıdır. Uçağa pek para vermeyiz, free biletimiz yoksa da uçuş milleri sağolsun. Otel de tanıdıksa yaşadık. E bir de Amerika Türkiye’den çok daha ucuz desem kim inanır? Kadir ? Yoo siz de inanın valla.
Size; iki karış ıstakoz, salatası, patates’i v.s. San Francisco Fishermans Wharf’da veya Red Lobster isimli restoranlarda 9,99’a desem…? Ya da outlet’lerde marka jean’lar 10, gömlekler 5, abiye kıyafetler 75-100 dolardan başlıyor desem?… Yaaaa. İnandınız mı şimdi? Benzinin galon’u yani 4 litresi de 2,80, neredeyse Türkiye’nin dörtte biri. Jeep yıkama 5, 7 dolar, bikinili genç kızlar memelerini sürte sürte yıkarsa 10 dolar. Çoğu yerde bu fiyatların üstüne %50’ye varan ekstra indirimler almak da mümkün. Nasıl mı? Kupon’larla. Amerika’nın içi dışı kupon olmuş. Dergilerde, gazetelerde, internette indirim kuponları bulmak mümkün. Ayrıca sadece kupon dergileri de var. (yakında Türkiye’de de çıkar) Restoranlar, alışveriş merkezleri, show’lar, atraksiyon parkları v.s. bu kuponlarla daha indirimli. Las Vegas’daki Showlar %50, Shopping mall’lar %10-20 ekstra indirimli. Kupon bulamadınız mı? Bu işin ticari dükkanları var. İsimleri de %50 shops. Oradan 5-10 dolar karşılığı satın alabilirsiniz kuponunuzu.
Bu kez gidişimde kesin gördüm ki; Amerika’da sigara içenler artık 2. sınıf falan değil, kafadan salak ve umudu kesilmiş muamelesi görüyor. Bir uzman TV’de şöyle dedi; sigara içen 50 yaşın üzerindeki her 3 kişiden ikisi sigaradan dolayı ÖLÜYOR. Spiker sordu; Peki o zaman neden sigarayı toptan yasaklamıyorlar. Cevap enteresan; O kadar emekliye kim, hangi parayla bakacak? Ayrıca böyle bir vergi de hiçbir yerden kolayca toplanamaz. İçenler de, ne devlete nede kendi çevresine yararlı olabilecek bilinçte insanlar değil zaten. (Meali; gebersinler gitsinler)
Şişmanlar, yani obezler de kötü muamele görmeye başlamışlar toplumda. Ör. Uçaklar ve otobüsler vergi hariç çift bilet kesiyorlar obezlere. Eğlence parklarında birçok yere almıyorlar onları. TV reklamlarının %70’i popo küçültme sektörüne ait. Diyet ilaçları, yatarak zayıflama gereçleri, zayıflatıcı estetik kremleri v.s. Kalan reklamlarda p.büyütücü Cips, Pankek, Bira, Çerez, Hamburger v.s.
Asrın mucizesi yine yanımda idi. Ne elektrik, ne televizyon, ne de cep telefonu. Mucizenin adı: “GPS”.. Yani navigasyon aleti. İlk Almanya’da kullanmıştım. On otel gezeceğim. Yarabbim, ikide bir dur sağda, aç pencereyi Alman’a sor.. Hem de Alman’a… “yanlış yerde durdunuz size cevap vermem! – işaret vermeden durdunuz size cevap vermem! – … oteli mi? hiç duymadım! – Polise sorun!” Ya da karın yanında; “Yine yanlış gidiyorsun! – Sana kaç defa dedim gelmeden şu haritayı ezberle diye! – Bi’ durup sorsana be adam! – Bütün günümü mahvettin! – Allah kahretsin! – Senin yüzünden alışveriş de yapamadım! – Bi’de Almanca biliyorum diye geçinirsin! Vıdı vıdıda vıdı…” Ohhhhhh GPS. Seni seviyorum. Bir de sesini sonuna kadar açarım ki herkes sussun arabada… Ohhh. yerim ben senin turn left’ini, emrin olur…
Amerika’da zenciysen ve suç işlediysen, alınan ihbar üzerine şehrin tüm polis teşkilatı sirenlerini çalarak olay mahalline geliyor. Sanırsınız biryandan da kameralar çekimde. Garibimi zaten ilk gelen polis yüzükoyun yere yatırmış, diğeri kafasına ayağı ile basıyor, öbürü havada bir eksen çizdirerek kelepçeyi arkadan takıyor. Diğer gelenler silahlarını çekmiş çift elle suçluya doğrultmuş, artistik “don’t move” hareketi yapıyorlar. En babası da suçluya bağıra bağıra haklarını okuyor. Sanki ağzını açabiliyor da… Zavallı zenciyi yarım saat trafiği tıkayarak ve işte biz suçluları böyle yakalarız show’u ile kafasına basa basa arabaya tıkıyorlar. Aslında zavallı zenci diyorum ama ne yazık ki Amerika’da ki suçların %90’ı başta zenciler ve göçmenler tarafından işleniyormuş. Bende ilk Amerika’ya gelmeden önce korkunç zenci hayranı idim. O ne ses’tir yarabbi, o ne gırtlaktır, o ne hız, o ne kas’dır, o nasıl smaç’tır yarabbi. Geldim New York JFK’ye. Havaalanı otobüsü ile Manhattan otobüs terminalinde indim. WC’deyim. Pisuvar’da çantam bacaklarımın arasında. Sağıma bir tane, soluma bir tane zenci geldi.
– “hi”
– hay kardeş.
Kafaları uzatıp uzatıp bakıyorlar. Problem yok. Aç avcunu kapansın. Ama amcalar birer adım evet birer adım geri gittiler ve işlemlerine senkronize olarak devam ettiler. Ohaaa. Çaktırmadan sağımda solumda birer karartı görüyorum. Bayrak direği misali bir aşağı bir yukarı sallanıyor. O ne ..…. ‘tır yarabbi. Hoop burnumu yapıştırdım pisuvara. Herifler gidene kadar bir adım atmam buradan. Çantayı kaptırırım ama … başka bişi kaptırmaya niyetim yok açıkçası! Ancak adamlar işi uzattı. Yani bir adım daha geri attılar… ama hala aynı karartıyı görüyorum… E yuh dedim tüm kompleksimle, toparlanıp döndüm ki. Amcalar ellerinde siyah plastik borular, kah kah kah gülüyorlar bana… Bi çıkarsam oracıkta bayılır kalırlar ama.. Böyle idi ilk karşılaşmam zencilerle, 2.si ise, aynı gün bana zorla telefon kartı satma numarası ile cebime dalarken, 3. karşılaşmam yine aynı gün, metro’da “give me quarter (25 sent) yoksa üstüne kusarım” derken. Kızgınlığımdan Hidayet Amerika’ya gidene kadar NBA bile seyretmedim senelerce. Ama şimdi hastasıyım HEDO’nun. Çoğu Amerikalı basketbolsever de öyle. Tanımayan yok. Dr.Öz’de bir o kadar seviliyor.
Konu Türklerden açılmışken; Özellikle Miami ve Los Angeles’da oldukça çok Türk yaşıyor. Ama nedense Los Angeles’de yaşayanlar çok çabuk asimile! olmuşlar. Henüz 1. yılını doldurmamış,this is a book’tan hallice olanlar bile şöyle konuşuyor;
– ehh sorry, hmm neydi o? hani siz sabah kahvaltıda yersiniz, siyah siyah.. hmm içinden tahta çıkar hani…
– Keçi boku.. keçi boku yeriz biz!… bırak tahtayı bazılarının içinden senin gibi odun bile çıkar!
Ayıptır söylemesi, 15 sene dünyanın dörtbir yanında yaşadım, 6 da dil bilirim, ne kendimde nede diğer Türklerde Los Angeles’de ki gibi asimile olanına rastlamadım.
Biri çöl diğeri bataklıktan yaratılmış olan Las Vegas ve Orlando emekliler cenneti. Buralarda 40.000 dolardan itibaren villa tarzı ev satın almak mümkün. Ayda da 700-1000 dolarla geçinmek. Eğer 150-200.000 dolarınız var ise, bahçesi, yüzme havuzu, saunası, garajı içerisinde çift katlı muhteşem bir malikanede yaşam sürebilirsiniz. Bu evleri pazarlamak amacı ile inşaat şirketleri emeklileri Las Vegas’da caşino’lara ve show’lara, Orlando’da ise eğlence parklarına otel dahil ücretsiz davet ediyorlar. Uyanık Latinler ise bu show ve eğlence parkı biletlerini emeklilerden ucuza kapatıp turistlere satıyorlar.
Kısa notlarım;
– Las Vegas’da konuştuğum casino yöneticileri Türk çalışanların disiplinine ve zekalarına hayranlar. Her başvuruyu neredeyse mülakat yapmadan kabul ediyorlarmış
– Sezeryanla doğum yasak gibi. Mecbur olmadıkça asla.. Antibiyotik kullanımı neredeyse uyuşturucu kullanımı kadar sapkın görülüyor.
– Homoseksüalite özellikle Batı yakasında LA’da Doğu’da Key West’de kendi sınırlarını oldukça aşmış. Artık kendi şehirleri, belediyeleri var Key west ve West Hollywood.
– Homoseksüalite ile birlikte erkek striptiz barları da moda olmuş. Ör.Los Angeles’da Santa Monika ve Sunset caddesinde yan yana 8-10 bar ön panelleri de açıp striptizi caddeye naklen yansıtıyor.
– En karlı meslek otoparkçılık. 2 Saate 37 dolar verdim. Hala uyku düzenim yerine gelmedi.
– Las Vegas’da bazı showlar 15. senesini doldurmuş. Miyadı geçenler de mevcut. İddia ediyorum Mustafa Erdoğan ilk sene parayı düşünmez ise, Anadolu Ateşi’ni iyi bir Amerikalı organizatörle patlatır.
– Antalya’mız Deniz-Kum-Güneş olarak mükemmel. Ama turist folklör ve dansözün dışında da dekoru, müziği, atraksiyonu bol show istiyor. Bence Antalya yatırımcılarına Las Vegas yolları gözüküyor. 1500 kişilik salonlarda Showlar her gece 100-150 dolara yok satıyor.
Bakalım, alışveriş, yeme içme ve de gece eğlencesinde neler var?
SAN FRANSISCO
İspanyol kaşiflerce 1700’lerde kurulan bu şehirde Chinatown’a, North Beach’te İtalyan lokantalarına, Mission District’te bir Meksika Tacqueria’sı, Union Square (Geary ve Stockton sokakları) lüks alışverişin mekanlarına uğramadan geçmeyin. En çok satılan markaları ve Cheeesecake Factory de bünyesinde barındıran Macy’s de bu meydandadır. Gece hayatı ise yok denecek kadar az. Vesuvio, The Strip isimli gece klüpleri en “in” yerleri. Bunun dışında Pier 39’da ki Fisherman’s Wharf’ın içerisinde bulunan restaurant ve barların dışında pek bir alternatifiniz yok.
Los Angeles Rehberi
Santa Monica şehrin gözbebeklerinden biridir. Sadece yayalara açık olan 3rd Street’de bir yürüyüş, öğle yemeği ve birbirinden güzel dükkanlar da alışverişi tavsiye ederim. Beverly Hills; Şan, şöhret, birbirinden güzel evler, dünya çapında alışveriş için ideal. Rodeo Drive ve civarındaki bulvarlar lüks alışveriş imkanı sunmanın yanı sıra renkli LA hayatından görüntüler sunar.Hollywood; Dünyaya sinemayı armağan eden bu şehrin en renkli noktası, yıldızlarla süslü kaldırımları ile Hollywood Bulvarı’dır. Bulvarın en fazla turist çeken noktası ise Mann’s Chinese Theatre’dır. Efsane olmuş isimlerin el ve ayak izlerinin olduğu bu eski sinema salonuna günde binlerce insan akın eder. Jurassic Park, Back to the Future, Terminator, Waterworld gibi attraksiyonları görebileceğiniz Universal Studios; ve Disneyland Parkları bu şehirdedir.
Ne nerde yenir dersek; Johnny Rockets’de Amerikan burger. Stinking Rose isimli Sarmısak restoranı. Dikkat! Herşey sarmısakla yapılır! Urth Cafe’de bir kapuçino, Sunset bulvarı üzerinde The Coffee House, Meşhurların adresi, Kate Mantilini ve The Ivy, Menüsünde 1500’e yakın yemek olan Jerry’s Deli
Alışveriş için ise; Şehrin merkezindeki Beverly Center ve Century City Shopping Mall. Glendale Galleria şehir merkezine biraz uzak olmakla birlikte dev boyutlarda bir alışveriş merkezidir. Şehirdeki Türk-Ermeni nüfusunun yoğunluğu nedeniyle her tarafta Türkçe konuşan insanları burada duyabilirsiniz. Camarillo, The Citadel, Barstow ise diğer büyük alışveriş merkezlerindendir.
Gece hayatına gelince; Barlar ve renkli bir Los Angeles gecesi için en önemli adres West Hollywood’dur. Hemen hemen bütün barlar yanyana ve önleri tıklım tıklımdır. Sunset Bulvarı’nda bulunan The Whiskey, Roxy, Barfly, Mondrian Hotel ve içindeki Sky Bar, Miyago’s, Chateau Marmont Otelindeki bar, The Standard’ın barı, The Viper Room en fazla tanınan barlardır. Swing barı The Derby, La Cienega üzerinde bulunan Vesuvius, Cafe Maurice ve Century Club.
LAS VEGAS
Ne nerede yenir? Golden Nugget ve Paris Las Vegas, Ucuz seçenekler ise Las Vegas’taki en iyi barbekü olan Big Mama’s Rib Shack. Bar olarak da Peppermill’s Fireside Lounge’ı, Showlar için; Bellagio’daki ‘O’ veya TI’daki Mystère ve New York New York’taki Zumanity, Cirque du Soleil’e ait olan gösteriler popüler. New York New York’taki Rita Rudner’ın stand-up komedisi ve Rio’daki Penn & Teller ikilisinin sihirbazlık şovları da seyre değerdir. Fashion Show Mall, Forum Shops’da şehirde bulunan alışveriş mekanlarıdır.
KEY WEST;
Miami’den 5 saat süren araba yolculuğunda dünyanın en uzun köprülerinden geçerken seyrine doyum olmayan okyanus karelerini resmedebileceğiniz Key West; Florida’nın, daha doğrusu Amerikanın en güney, en uç bölgesidir. Bu nedenle midir bilemem, balayı çiftlerinin yanı sıra en uç yaşam biçimine sahip alternatif yaşamı seçen birçok zenginin de tatil yeridir Key West. Zengin diyorum çünkü en ucuz kalınabilecek otelin gecelik fiyatı 250 dolardan başlıyor. Deniz kum güneşin yanı sıra gündüz start alan barları ile canlı bir kasaba Key West. Beni burada tek hüzünlendiren ise, AIDS’den ölenler adına yapılan anıt oldu. On binlerce genç ismi anıtta okurken içiniz burkuluyor.
MiAMi
Alışveriş için Biscayne Bulvarında Aventura Mall, alternatif olarak, Bal Harbour Shops ya da Dolphin Mall, Sawgrass Mills veya Lincoln Road Mall tavsiye edilir. Akşam için Washington Ave. üzerindeki Pizza Rustica, David’s Cafe, Larios on the Beach’te güzel bir yemek yiyebilirsiniz. Larios’un sahibi Gloria Estefa’dır. Param var diyorsanız 29th bulvarda ki Chef Allen’s’de her porsiyon 100 dolardan başlıyor. Sugo , Setai, Blue Door at the Delano Miami Beachdeki en özel restoranlardır.
Eğlence için Sky Bar, The Shore Club, Collins Avenue, Mansion ve B.E.D. Bar & Lounge
Washington Avenue ve Nikki Beach Club Ocean Drive yine Delano Hotelin içinde bulunan Rose Bar veya Mokai’de geceyi kapatabilirsiniz. Latin havanızda iseniz Little Havana’ya geçebilirsiniz.
Ne görmeli; Little Havana: Burası adeta minik Küba. Puro satıcıları, mobilyacılar, cafeleri ve dans kulüpleri. Küba’ya gitmiş kadar oluyorsunuz. Calle Ocho Little Havana’nın kalbidir. Versailles’a uğrayabilir, yemekten sonra bir cubano yani Küba kahvesi içebilirsiniz. South Beach: Miami’nin en hareketli yeri. Kumsallarıyla da ünlü. Miami’de Bayside marinadan kalkan “Fakirin düşkünü züğürdün çenesini yorar” misali zengin evlerini gözetleyen tekne turlarını kaçırmamalısınız. Tekne turlarında Palm island (Palmiye adası) ve Star island’ın çevresinde dönerek Sophia Loren’in, Jennifer Lopez’in, Silvester Stallone gibi yüzlerce dünya starının evlerini görmek hatta “içlerini dikizlemek” mümkün oluyor. Miami’deki boş günlerde ise günübirlik Bahama adaları veya Key West turları yapmak mümkün.
ORLANDO;
Alışveriş için ideal bir şehir. Çünkü vergi oranı diğer yörelere göre, 1,5 – 5 puan arası daha düşük. öncelikle “Flea Market” denilen yerleri takip edin. Bu marketlerin bir çoğu 92 numaralı karayolu üzerinde… İçinde bir çok ürün mağazalardan daha uygun fiyata satılıyor. Florida Mall en büyük alışveriş merkezlerinden biri. Lake Buena Vista Fabrika Satış Mağazaları ise, Walt Disney World’ün hemen girişinde bulunuyor. Orlando Prime outlet ise boş girip dolu çıkmak “zorunda!” olduğunuz bir alışveriş merkezi.
Eğlence ise diğer şehirler kadar renkli olmasa da Orange Avenue da güzel parti mekanları bulunuyor. House of Blues, Cirque du Soleil’s La Nouba, ve Comedy Warehouse. Yine downtownda ki SAK Comedy Club ve Bahama Breeze, Bongos Cuban Cafe, Jimmy Buffett’s Margaritaville hoş canlı mekanlar.. Ayrıca dünyanın en büyük Hard Rock Cafe’side Orlando’dadır. Orlando ile Miami arası araba ile sadece 4 saattir. Ancak eğer araba kiralarsanız bu iki şehir arasında bulunan Cape Caneveral uzay üssüne uğramayı ihmal etmeyin.
Sevgilerimle
***
Cem Polatoğlu
Baracuda Tour
1 Comment
Cem Bey Merhabalar,
Amerika intibalarınızı o kadar hoş bir mizah anlayışı ile birleştirmişsiniz ki bayıldım doğrusu.Kaleminize sağlık.
Sevgilerimle