Kehribar renkli kum taşından yapılmış, balkonları dantel gibi işlenmiş konakların, görkemli Jain tapınaklarının, saray ve kalelerin şehri Jaisalmer. Hindistan’ın kuzeybatısında, Thar Çölü’nün kıyısında, eski İpek Yolu’nun üzerinde. Ulaşımı zor olduğu için bugün sadece meraklı gezginler görüyor güzelliğini. Okurumuz Muammer Ertan, eşi ve kızıyla gitti. İzlenimlerini yazdı.
Hindistan’a gitmek uzun zamandır hayallerimi süslüyordu. Bir gezginin bu ilginç, renkli ülkeyi mutlaka görmesi gerektiğine inanıyordum. Ama hep ertelemek zorunda kalmıştım. Nihayet bu sene eşim ve kızımla hayallerimi gerçekleştirdim.
Türkiye’nin dört katı büyüklüğündeki yüzölçümüne sahip ülkeyi hakkını vererek gezmenin ancak birkaç seferde mümkün olabileceğinin farkındaydım. 17 günlük ilk gezi için Rajastan’ı seçtim. Bu eyaletin görkemli mihrace sarayları, tarihi kaleleri, göz kamaştırıcı tapınakları, muhteşem güzellikteki konakları ve renkli festivalleriydi beni çeken. Delhi’den Udaipur’a uçarak başladık geziye. Kiraladığımız araçla Jaisalmer, Jodhpur, Pushkar, Ajmer ve bölgenin başkenti Jaipur’a, sonra Agra’ya ulaştık. Hızlı trenle Jhansi’ye, karayoluyla Orccha üzerinden muhteşem güzellikteki Khajuraho Tapınakları’na geçtik. Uçakla gittiğimiz Varanasi’de gezimizi noktaladık.
Son derece keyifli, sorunsuz geçen turda beni en çok etkileyen şehirlerden biri de Pakistan sınırına yaklaşık 100 kilometre mesafedeki Jaisalmer oldu.
KALEDEKİ EVLERDE SEÇKİN KASTIN ÜYELERİ YAŞIYOR
Hindistan ölçülerine göre küçük sayılacak 50 bin nüfuslu Jaisalmer tamamen çöl rengine bürünmüştü. Bu nedenle “Sarı ya da Altın Şehir” olarak adlandırılıyordu. Geçmişte İpek Yolu rotası üzerinde büyük bir ticaret merkeziydi. Orta Asya’yı Hindistan’a bağlayan yoldan geçen kervanların ödediği vergi ve ticaret kenti zenginleştirmişti. En parlak dönemini 16 ve 17’nci yüzyıllardaki Moğol hakimiyeti sırasında yaşamıştı. Bombay (Mumbai) limanının açılmasıyla ticaret yolları değişince önemini de kaybetti. İngiliz idaresi altındayken, Bombay ve Kalküta limanları önemli ticaret merkezleri oldu. Böylece Jaisalmer çölün ortasında uzun yıllar unutulup kaldı. Günümüzde özellikle Avrupalı gezginler ilgi gösteriyor. Bu güzel şehir turizmle eski görkemli günlerine dönmek istiyor. Fakat turistik merkezlere uzaklığı nedeniyle henüz yeterince ilgi görmüyor.
Biz gezimize kentin tarihi merkezindeki kaleden başladık. Trikuta Tepesi’ndeki surlarla çevrili kaleyi 1156’da Raca Rawal Jaisal yaptırmış. Zaten şehir de ismini kurucusundan almış. Racastan bölgesinin geniş bir alana yayılmış olan bu en eski ikinci kalesi, ülkenin diğer kalelerinden farklı. Çünkü eski dönemde tüm nüfusun yaşadığı bu kalede halen yaklaşık dört bin kişi sakin bir şekilde yaşamını sürdürüyor. Bunların çoğu da Hindistan kast sisteminin en tepesindeki Brahmanlar.
EN GÜZEL TAPINAK 24’ÜNCÜ PEYGAMBERİN
Kalenin içine dört ayrı kapıdan geçilerek ulaşılıyor. Bunlar sırasıyla Akhai Pol, Suraj Pol, Ganesh Pol ve Hawa Pol. Rüzgar Kapısı olarak bilinen Hawa Pol’un önünde küçük dükkanlar sıralanıyor. Pakistan’dan geldiği söylenen rengarenk işlemeli örtüler kale duvarına tutturulmuş alıcısını bekliyor.
Kale girişindeki meydan çöl rengindeki gözalıcı yapılarla çevrili. Gerek kale surları, gerekse buradaki yapılar sarı kumtaşından yapılmış; yapımında da harç kullanılmamış. Eskiden festivallerin, törenlerin, kraliyet gösterilerinin organize edildiği bu meydanın en güzel yapısı günümüzde müze olarak ziyaret edilen Kraliyet Sarayı. Yapı ince işlemeli pencereleri ve balkonlarıyla dikkat çekiyor. Meydanın sağ tarafında ise mihracenin hareminin bulunduğu mekan var. O dönemde tamamen örtülü olan kadınlar yapının o küçücük deliklerinden aşağıda olan biteni gizlice seyredermiş.
Kalede evlerin, dükkanların, eski saray ve konakların yanı sıra Jain tapınakları göze çarpıyor. Hindistan’da yaklaşık 4 milyon üyesi olan Jainizm dinine ait Jaisalmer Kalesi’ndeki yedi tapınaktan süslemeleri, mimarisi ile en dikkat çekeni, Jainlerin 24 peygamberinden sekizincisi Chandraprabhu’ya adanmış olan tapınak. Kumtaşından zarif oymalarla süslenmiş tapınağın kutsal kısmındaki dört yüzünde peygamberin birer heykeli bulunuyor.
Kalenin dar sokakları arasında dolaşırken, burada yaşayan halkın günlük yaşamına da tanıklık ediyoruz. Evinin önünü süpüren, çamaşır yıkayan, tahıl ayıklayan, arkadaşıyla sohbet eden kadınlara rastlıyoruz. Kutsal olduğuna inanılan inekler sokak aralarında serbestçe dolaşıyor. Bu da Hindistan’da sık rastlanan, alışıldık manzaralardan biri.
Kalenin karşısındaki Jaisalmer Çarşısı geçmişte kervanların uğrak yeriymiş. Çarşıda dolaşırken, gezmesi son derece keyifli labirent gibi uzanan dar sokaklar bizi “haveli” adı verilen görkemli yapılarla buluşturuyor.
Şehri bir günde gezdik. Ertesi sabah Jodhpur’a hareket ettik. Jaisalmer’e bizim gibi Udaipur’dan karayoluyla geleceklere Udaipur’a yaklaşık 2.5 saat mesafedeki Ranakpur’a uğramalarını öneririm. Ülkenin en önemli Jain tapınaklarından biri burada. İlk Jain peygamberi Adinath’a adanmış tapınak 1444 mermer sütunuyla muhteşem bir güzelliği, işçiliği gözler önüne seriyor. Hergün saat 12.00-17.00 arası ziyarete açık. Kaçırılmaması gereken bir eser.
ZENGİN TÜCCARLARIN SANAT ESERİ HAVELİ
Geçmişin zengin afyon, ipek tüccarları iç avlulu, birkaç katlı taş konaklar yaptırırmış. Bunların ismi haveli. Kentin güzelliği de, işte bu saray yavrusu konaklardan geliyor. Jaisalmer, Hindistan’ın havelileriyle en dikkat çeken şehri. Son derece göz alıcı bu yapılara ince bir işçilik ürünü olan zengin süslemeler damgasını vurmuş. Dış cepheleri ince taş oymalarla bezenmiş. İçleri daha sade. Yine de duvarlarındaki freskleri, tavan süslemeleri, zarif nişleri ve avluya bakan nakışlı balkonlarıyla görülmeye değerler. Bunlardan bazıları ücret karşılığı gezilebiliyor. 19’uncu yüzyılda kale çevresindeki mahallelerde inşa edilen havelilerden üçü bu mimarinin başyapıtı: Nathmal, Patwon ki ve Salim Singh… Nathmal Haveli gezisi ardından Jaisalmer’in dar sokakları bizi birkaç yüz metre ilerdeki Patwon ki Haveli önüne çıkarıyor. Bu içlerinde en güzeli. Bu yüzden de günün her saati ziyaretçisi hiç eksik olmuyor. Dar bir sokağın içinde bu kadar muhteşem güzellikte bir taş konakla karşılaşmayı doğrusu beklemiyordum. Jaisalmer’in en zengin tüccarlarından biri olan Patwa tarafından sarı kumtaşından inşa edilmiş. Patwa’nın her bir oğlu için yaptırmış olduğu yan yana gelmiş altışar katlı beş bloğun birleşmesinden oluşuyor. Büyük yapının balkonları dikkat çekiyor. Zaten havelilere ruhunu veren de kumtaşından ince işçilikle oyulmuş, zarif nakışlı balkonları. Hayranlıkla seyrettim taşlardaki ince işçiliği. Nasıl da büyük bir ustalıkla taşa bu kadar güzel şekil verilmişti…
ÇÖLDE DEVELİ SAFARİ
Jaisalmer, Thar Çölü kıyısında. Çölde safari turları düzenleniyor. Ciple merkeze 45 kilometre mesafedeki Sam köyüne ulaşılıyor önce. Buradan deveyle çöle çıkılıyor. Günbatımı sonrası çölde yemekli, danslı eğlence organize ediliyor. Gece çölde konaklamak da mümkün. Çöl safarisi yapmayı düşünenlerin Jaisalmer’e en az iki, hatta üç tam gün ayırmasını öneririm.
Kaynak: Hürriyet