Geleceğin havaalanları o kadar farklı ve eğlenceli olacak ki, bırakın geç gitmeyi, çok daha erken check-in yapmak için can atacaksınız.
Sonu gelmeyen kuyruklar, tekrar tekrar geçilen güvenlik kapıları, sadece zaman öldürmeye yarayan faydasız ve sıkıcı bekleme alanları size nereyi hatırlatıyor? Tabi ki günümüzün havaalanlarını… Şimdi tüm bu sıkıcı anıları unutup geleceğin havaalanlarını keşfetmeye hazır olun!
Çok daha iyi, çok daha hızlı ve eğlenceli. Geleceğin havaalanıyla tanışmaya hazır olun.
Havaalanlarını düşündüğünüzde aklınıza ilk ne gelir? Büyük ihtimalle başlangıç noktasını göremediğiniz uzun kuyruklar, bitmek bilmeyen güvenlik kontrolleri, sıkıcı iç mekanlar, saatlerce beklemek… Yakın zaman içinde (bu tahmin ettiğinizde de yakın bir tarih olacak) tüm bu sıkıcı şeyleri bir anı olarak hatırlayacaksınız. Sadece havaalanının çatı katındaki açık havuzda yüzmek için bile gitmeniz mümkün olacak. Düşünsenize havaalanına yüzmeye gidiyorsunuz!
1. Pasaportların yerini “yüz tanıma sistemi” alacak
Evet, doğru gördünüz. Yakın zamanda pasaportların yerini yüz tanıma sistemi alacak. Bu sistem, seyahat edenlerin kimlik belirleme işlemlerinin daha kolay ve hızlı yapılmasına imkan verirken, bir yandan da uzun kuyruklar, bekleme sürelerini ve pek de ayılıp bayılmadığımız tüm eski uygulamaları değiştirecek.
2. Havaalanında sanat
Havaalanının bekleme salonları genellikle sıkıcı ve iç karartıcıdır, son ana kadar oraya gitmek istemezsiniz. Geleceğin havalimanlarında uçağınızı beklerken orada bulunmaktan keyif alacağınız rahat ortamlar yer alacak. Mesela yolcu salonlarında resim ve heykel sergileri gezebileceksiniz. Eğer yakınlarda Amsterdam’ın Schiphol Havaalanını ziyaret ettiğiyseniz, Rijksmuseum’un sanat koleksiyonundan bazı parçaların bu alanda kalıcı bir sergi oluşturduğunu görmüş olmalısınız. Ayrıca ilk biz haber vermiş olalım, Londra Heathrow Havaalanı’ndaki T2 Terminal’i ünlü İngiliz sanatçı Richard Wilson’un uçuş temalı büyük bir heykel çalışmasına ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
3. Büyüleyici mimari
Geleceğin havaalanları sıkıcı ya da basit olmayacak, kesinlikle muhteşem bir mimari tasarıma sahip olacak. Çatı katında yüzme havuzları, çokça cam öğe, harika iç mekan kullanımları… Sonuç olarak havaalanları bundan sonra gitmek isteyeceğiniz birinci sınıf otellere benzeyecek… Eğer seyahatiniz sırasında size bu yazıyı hatırlayacak bir havaalanına rastladıysanız ya da rastlarsanız şaşırmayın, çünkü bazı havalimanları çoktan kendilerini bu doğrultuda yenilediler bile.
4. Dijital bagaj etiketleri
Çantalarınızın nerede olduğunu an be an görüntülemek nasıl olurdu? Bu durum dijital bagaj etiketleri sayesinde yakında mümkün olacak. Böylece kaybolan ya da bir türlü bulunamayan bagajların izini sürmek de çok kolay olabilecek. Aslına bakarsanız British Airways şu anda bu sistemi test etmeye başladı bile, yakında kullanmaya hazırlıklı olun.
5. Sanal asistanlar ve hologramlar
Geleceğin havaalanlarında uçuşunuzu kaçırma gibi dertler olmayacak. Tensator gibi sanal hologramlar ya da asistanlar tüm deneyimlemeyi geliştirecekler.
6. Biometrik tarayıcılar güvenlik kontrollerini hızlandıracak
Uçak seyahati yapacak insanların en hoşlanmadığı şey güvenlik kontrolleridir. Uzayıp giden sıralar, uzayan beklemeler (kemerinizi, saatinizi, ceketinizi ve hatta ayakkabılarınızı çıkarıp tekrar tekrar kapıdan geçmek aynı zamanda gücünüzü de tüketir). İçiniz karardı değil mi? Ama üzülmeyin, yakın gelecekte pasaportların yerini biometrik veri kartları alacağından, yüz tanıma yazılımları havalimanı ya da uçakta güvenlik riski yaratabilecek kişilerin mimikleri ya da vücut dillerinden risk tespitleri yaparak uyarı verecek. Tüm bunlara ek olarak daha da iyisi, moleküler lazer tarayıcılar sayesinde hem yolcuları hem de çantalarını aynı anda kontrol etmek sadece saniyeler alacak..
7. Giden yolcu salonunda yeşil alanlar
Singapur’daki Changi Havalimanı’nın kelebek formunda bir terası vardır. 5 katlı dikey bir bahçe ve şelaleler… Giden yolcu salonlarındaki yeşil alanlar geleceğin havaalanlarının vazgeçilmezleri olacak. İç mekandayken bile kendinizi havadaymış gibi hissedeceğiniz harika yeniliklere hazır olun.
8. Duty free mağazalarının yerini dijital alışveriş duvarları alacak
Günümüz havaalanlarının en eğlenceli yanlarından biri olan duty free mağazaları, gelecekte yerlerini dijital alışveriş duvarlarına bırakacak. Transit satış noktaları için yeni bir format olan – “transtailing” yakında her yerde karşımıza çıkacak. Bazı havaalanları (Hindistan’daki Yeni Delhi ya da Almaya’nın Frankfurt havalimanı) şimdiden alışveriş edenleri akıllı telefonlarındaki QR kodları kullanarak satın alma yapmaya teşvik ediyor. Think Big Factory gibi stüdyolar, havaalanlarındaki duvarlar ve zeminlerin yakın gelecekte bütünüyle interaktif hale geleceğini belirtiyor.
9. Havalimanlarında görsel alanlar
Gelecekte havaalanına yapacağımız ziyaretler başlı başına ilham veren bir deneyim olarak hafızalarımıza kazınacak. Los Angeles Havalimanı’ndaki uluslararası terminal şimdiden bu duruma ayak uydurdu bile. Moment Factory isimli multi medya şirketi mekanı heyecan verici derecede güzel bir alana dönüştürmeyi başardı. 22 metre yüksekliğindeki dokunsal bir illüzyon yaratan saat kulesi ziyaretçilerin ilgilisini oldukça cezbediyor.
10. Kişisel kılavuz sistemi sayesinde havaalanlarında yön bulmak çok kolay ve hızlı olacak
Hiç giriş kapısını bulmaya çalışırken kaybolduğunuz oldu mu? Bu durumda kalan yalnız siz değilsiniz ve üzülmeyin, bazı havaalanları yön bulma konusunda oldukça karışık. Yetkililer bu durumun farkına varmışlar ki, geleceğin havalimanlarında kişisel bir yön bulma sistemi ile bu devasa seyahat labirentlerinde doğru yönü bulmanız çok daha kolay olacak. Kopenhag Havaalanı’nda bunun gibi bir sistem şu an deneme aşamasına alındı bile.
Kaynak: Skyscanner