Floransa: Floransa’da yaşayanlar için yerel üretilen besinlerin moda olması şaşırtıcı gözükecektir. Onlar, bunları yüzyıllardan beri tüketiyorlar. Kullanılan malzemeler basit olabilir – ekstra sızma zeytinyağı, fava fasulyesi, pecorino romano peyniri, av hayvanları vb. ama burada kötü bir yemek yemezsiniz. Toskana şarapları (örneğin, Chianti, Vino Nobile di Montepulciano ve tatlı şarabı Vin Santo) da mükemmeldir.
Paris: Dünyadaki en iyi restoranlarının bazılarının Paris’te olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak Paris’in asıl güzelliği hayran olacağınız bir yemek için lüks, pahalı bir restorana gitmek zorunda olmamanızdır. Bir Fransız şefinin ellerinde, croque monsieur (ızgara jambon ve peynir) gibi basit bir sandviç bile nefis olur. Ve eğer bir şarap sever iseniz akıllara durgunluk verecek derecede zengin şarap listelerine hazır olun.
Roma: Roma’yı ziyaret ederseniz bel kısmı lastikli pantolonlardan giymek isteyebilirsiniz çünkü Roma mutfağı çok iştah açıcıdır. Filetti de baccala (kızartılmış morina filetosu), pasta cacio e pepe (pecorino romano peyniri ve karabiber ile), pasta carbonara (yumurta, jambon ve peynir ile) ve carciofi alla giudia’yı (kızartılmış enginar) deneyin. Ve sakatat düşkünleri için burası bir cennettir.
Sorrento: Muhteşem Amalfi Sahiline bakan bir restorandaysanız menüyü okumak için gözlerinizi manzaradan ayırmanız gerekmez. Sadece garsona gnocchi alla sorrentino (mozzarella peynirli sade bir domates sosunda gnocchi) ve yeni yakalanmış deniz mahsulleri istediğinizi söyleyin – ne gelirse gelsin harika olacaktır. Yemeğinizi bir bardak limoncello ile bitirin.
York, Birleşik krallık: York’taki restoranlarda Yorkshire pudinginden çok daha fazlası vardır. Hiç şüphesiz burada geleneksel çayhaneler, kafeler ve publar vardır ama ayrıca dünyanın dört bir yanından mutfaklarda (Tayland, Hindistan, Pakistan vb.) uzmanlaşmış güzel restoranlar da bulacaksınız. Susadınız mı? Burada bulunmuş olan yerel acılı veya zencefilli biradan büyük bir bardak deneyin.
Siena: Siena’da efsanevî Toskana mutfağını bulacaksınız. Daha da iyisi şu: gelen turistlerin çoğu günübirlik ziyaretçiler olduğundan ötürü restoranlar akşamları kalabalık değildir. Pici (spagetti benzeri bir makarna), ribolitta (ekmek ve fasulye çorbası) ve geleneksel olarak Yılbaşı tatlısı olmasına rağmen artık her zaman bulunabilen panforte’yi deneyin. Bütçeniz sınırlıysa mekâna özel kırmızı şarabı deneyin. Muhtemelen Chianti marka şarap mükemmel olacaktır.
Bologna: Fazla bir özelliği olmayan öğlen yemeği eti fikrini (ve bunun çağrıştırdığı reklam müziğini) aklınızdan çıkarın çünkü Bologna’nın mutfağı bundan çok daha gelişmiştir. Her fiyatta, sadece harika İtalyan yemeklerini servis eden restoranlar bulacaksınız. Tortellini al brodo (et suyunda makarna), mortadella (işlenmiş sosis) veya tagliatelle al ragu’yu (et sosunda geniş erişteler) deneyin.
San Sebastian: San Sebastian’da sizi tapas, tapas ve daha fazla tapas beklemektedir. Yerel jambon, taze deniz ürünleri gibi her zaman iyi bir seçimdir ama menüde alışılmadık bir şey görürseniz onun peşinden gidin – bu eski kent, en üst seviyede moleküler gastronomisi ile de bilinmektedir.
Barselona: Barselona, yemek meraklılarının rüya kentidir. Bir tarafta geleneksel Katalan mutfağı vardır – zarzuela (deniz ürünleri güveci) veya fideua’yı (paella gibi ama pirinç yerine erişte ile yapılır) deneyin. Diğer tarafta ünlü ama şimdi kapalı El Bulli’den çok uzak olmamakla birlikte Şef Adrià’nın etkisinde moleküler gastronomi ile uğraşan çok sayıda şef bulacaksınız. Ya da sadece canlı La Boqueria pazarından yerel spesiyaliteler, bir şişe cava alın ve hayatınızın en iyi pikniğini yapın.
Edinburgh: Edinburgh’un güzel şehir merkezi gelişmiş bir restoran ortamına ev sahipliği yapar. İster geleneksel İskoç yemekleri ister çağdaş Hint, Tay veya füzyon mutfağı ya da diyet yemekleri isteyin onu burada bulmanız hiç de zor olmayacaktır.
Kaynak: Tripadvisor