Oralar, o karşı kıyılar komşuydu. Çocukluğundan beri Ege ve Akdeniz kıyılarından Yunan Adaları’nı görenler hep şaşırdılar. O kadar yakındık ki cesaretimiz olsa yüzebilir, gökyüzü bulutsuzken el sallasak karşılık bile alabilirdik…
Türkiye’nin komşusu Yunanistan’ın birbirinden güzel adalarından bahsediyoruz.
Berrak denizi, daracık tarihi sokakları, begonvilli, sardunyalı evleri, kiliseleri, müzeleri için bile görülmeye değer buralar. Ağlardan tabağınıza dökülüvermiş gibi deniz ürünleri, huzurlu günbatımları ve eğlenceli gece hayatı da cabası.
Havalar soğumadan, son tatilinizi planlayın. Sezonu Yunan Adaları’nda kapatın. Huzurlarınızda gezilesi görülesi aşık olunası 12 Yunan Adası
Uzonun membaı: Lesvos (Midilli)
Orijinal ismi Lesvos olan bu adaya Ayvalık’tan kalkan feribotlarla geçebilirsiniz. Burası uzonun membaı. 11 farklı marka uzo üretiliyor ve kendilerine has uzo festivalleri bile var.
Adanın merkezi Mitilini’de Agios Therapulos Kilisesi ve Yeni Cami görülmeye değer. Ermu ve eski limandaki Osmanlı Çarşısı’ndan çam sakızı çoban armağanlarınızı toplayıp adayı gezmeye başlayabilirsiniz.
Tim Burton dekoru gibi taş olan ağaçlar
Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’nın memleketi Ayasos, Molivos ve Petra şehirlerinde zaman neredeyse durmuş gibi.
Mandamados da sadece ünlü seramikleri için bile görülmeye değer bir bölge.
Adanın batısındaki Sigri de milyonlarca yıl önce taş olan ağaçları ve fosilleşen ormanıyla Tim Burton filmlerinin dekoru gibi duruyor. Bu coğrafyada nelerin olduğu ise Sigri’deki Doğa Tarih Müzesi’nde gizli.
Adanın güney tarafındaki Plomari, minik sokakları, adı uzoyla özdeşleşmiş Barbayanni fabrikası ve tek tekçi meyhaneleri kafenion’ları ile mini bir huzur köşesi.
Oooo mastika mastika: Chios (Sakız)
Orijinal ismi Chios olan bu adaya Çeşme’den kalkan feribotlarla kolaylıkla ulaşıyorsunuz. Adından da anlaşılacağı gibi adanın en önemli özelliği sakız ağaçları. Yalnız bu ağaçlar sadece güneyde sakız salgılıyor.
Burada sakıza mastika deniliyor ve damla sakızının kendine has aroması bazen lezzetli bir bardak uzoda bazen mis kokulu bir kalıp sabunda karşımıza çıkıyor.
Sakız’ın deniz kenarı sıra sıra kafelerle, restoranlarla ara sokakları da elbette minik dükkânlarla çevrili. Güneydeki Pirgi ve Mesta şehirleri ile UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ndeki 1000 yıldan yaşlı Nea Moni Manastırı adanın önemli ziyaret noktalarından.
Pirgi, dar sokakları ve geometrik desenli şirin evleriyle ünlü. Öyle ki binalardaki süsler antik dönem amforalarını anımsatıyor. Mesta halkı şehri tasarlarken korsanlardan korunmaya öncelik vermiş. Bu nedenle gizli geçitleri andıran sokakları ve taş evleriyle tüm şehir kale içi gibi.
Pisagor’un memleketi: Samos (Sisam)
Burası Kuşadası’nın karşı komşusu Samos. Merkezde Samos kasabası da denen Vathy’de tepelere doğru beyaz badanalı klasik Rum evleri uzanıyor. Vathy’deki Arkeoloji Müzesi’nde 4,5 metre boyundaki dünyaca ünlü antik Yunan heykeli ve ana tanrıça Hera için yapılmış Hera Tapınağı adanın tarihi yerleri.
Vathy’ye 14 kilometre uzaklıktaki Antik Çağ’ın ünlü matematikçisi Pisagor’un kasabası Pythagorio da bir başka durak. Matematiği sevmiyorsanız bile Pisagor’un dik açılı heykelini ve adaletli Pisagor bardaklarını seveceksiniz. Söylentiye göre bardak Pisagor tarafından herkesin eşit miktarda şarap içmesi için icat edilmiş. İşaretli yerini geçince sıvı koymaya devam ederseniz altından akıtıyor.
Eski çağın ilk tünellerinden Eupalinos Tüneli adanın en gizemli yerlerinden. Yunanlılar burada 2500 yıl önce Pythagorio’nın kaynak suyunu yakın yerleşimlere götürmek için dağın dokuz metre altını oymuş.
Samos’un tek cazip tarafı tarihi yerleri değil elbette. Tsamadu, Lemonakia ve Tsambu gibi irili ufaklı plajları ve yemyeşil doğası da buranın alametifarikalarından. Şezlonga uzanıp deniz sefası yapabileceğiniz, tavernalarında deniz mahsüllerini tadabileceğiniz balıkçı köyü Kokkari de unutulmamalı.
Hipokrat’ın adası: Kos (İstanköy)
Modern tıbbın babası Hipokrat’ın memleketi, Bodrum’un komşusu Kos, tarihi mekânları ve plajlarıyla ünlü. Hatta Ag. Stafenos sahilinde, denizin ortasında bir kilise yükseliyor. Burada tarih ve deniz iç içe geçiyor.
Rodos Şövalyeleri’nin yaptırdığı Neratzia Kalesi, merkezdeki agora kalıntısı, 1800 yıllık bir Roma Villası olan Casa Romana ve şehre hâkim tepede, sağlık tanrısı Asklepios’a adanan eski çağ hastanesi Asklepion harabeleri ile Kos tam bir açık hava müzesi.
Osmanlı’nın adada bıraktığı izler de Kos’ta hâlâ görülebiliyor. Zamanında Hipokrat’ın öğrencilerine ders verdiğine inanılan Hipokrat Ağacı’nın yanındaki Loziya Camisi, yakınındaki Defterdar Camisi ve artık eğlenceli geceleriyle ünlü Hammam Bar’a dönüşmüş eski Türk hamamı Osmanlı tarihi kitaplarından fırlamış gibi.
Kos’ta o kadar çok plaj var ki, yazın ada turist kaynarken bile gözlerden uzakta mavi suların tadını çıkarabilirsiniz. Mesela Selveri Plajı’nda sakince yüzerken, karşınızda uzanan hınca hınç Bodrum’a göz kırpabilirsiniz.
“Ben kalabalık severim hem endamımı herkes görsün” diyorsanız da sizi adanın en popüler plajı Kardamena’ya alalım. Veya Kefalos Koyu’nda dümdüz beyaz kum ile örtülü, yan yana sıralanan Exotic Beach, Magic Beach, Sunny Beach, Banana Beach, Paradise Beach ve Camel Beach de diğer alternatifleriniz.
Medeniyetlerin ve hatta şövalyelerin ev sahibi: Rodos
Burası Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinin ev sahibi, Ortaçağ’da St. John Şövalyelerinin meskeni. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan 32 metre boyundaki bronzdan yapılma liman anıtı Colossus buradaymış.
300 günü güneşli adanın doğusu irili ufaklı şirin plajlarla, batısı ise büyük tatil merkezleriyle çevrili. Lindos’taki St.Paul Plajı tarihin koynunda kulaç atma zevki yaşatıyor.
Ünlü restoranları, kulüpleri, bar ve casino’suyla adanın gece hayatı epey hareketli.
Merkezde yerleşim eski ve yeni kent diye ikiye ayrılıyor. Eski Şehir, Rodos Kalesi’nin surlarının içine kurulmuş. Burada şövalyelere ait binalar, hendek ve siperlerle çevrilmiş surlar, kiliseler, saraylar ve meydanlar sizi Ortaçağ’a götürecek.
UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bölgede 14. yüzyıldan kalma Meryem Ana Kilisesi ve şövalyelere karşı elde edilen zafer için yapılmış pembe kubbeli Süleyman Camisi de görülmeye değer yerlerden.
Rodos’ta Antik Yunan’dan kalma Akropolis’teki tiyatro, stadyum ve Apollon Tapınağı tarih düşkünlerinin ilgisini çekecek noktalardan. Adanın diğer turistik yerleri ise Lindos ve Kamiros. Lindos’ta tepedeki antik kalıntılara, çivit mavili, beyaz badanalı evler arasından uzanıyorsunuz. Kamiros’ta ise Helenistik Dönem’den kalma, adanın en iyi korunmuş şehir kalıntıları uçsuz bucaksız bir manzaraya karşı yükseliyor.
Volkanik patlamanın büyüsü: Santorini
Yunan Adaları’nın hepsini görenler Santorini’nin büyülü olduğu konusunda hem fikir. Ada bu ününü 3600 yıl önce yerli halkı Minoanlılar döneminde yaşanan büyük bir volkanik patlamaya borçlu.
Kızgın lavlar yerli halkın sonunu getirirken, Santorini’nin ortası da sular altında kalmış. Böylece hilale benzer şekli ile bugünkü ada ortaya çıkmış.
Bazı araştırmacılar Kayıp Şehir Atlantis’in burası olabileceğini düşünüyor. Katılaşmış tüflerin altında binlerce yıl korunan arkeolojik kalıntılarıyla Santorini’nin dünyada eşi benzeri yok.
Adanın dik yamaçları gözünüzü korkutmasın. 600 basamağı yürüyerek, eşeklerle veya teleferikle tırmanmak size kalmış. Ama tüm zahmetinize değecek. Çünkü kartpostalları süsleyen kubbeli, mavi kapılı, pencereli, beyaz evler işte bu adada.
Burası her ne kadar plajlarıyla ünlü olmasa da, büyüklü küçüklü plajlardaki siyah volkan kumunu görmekte fayda var. Kraterin ortasındaki adalara yapacağınız günübirlik turlarla şifalı sularda kulaç atmak da harika olabilir.
Volkan külü altında mükemmel korunmuş 3600 yıl öncesinden kalma Akrotiri Harabeleri buradaki tarihi yolculuğunuzun ana durağı. O evlerden çıkarılmış rengârenk eski duvar resimleri de Thira Müzesi’nde yer alıyor.
Akrotiri’ye oranla daha yakın tarihten Thira Harabeleri’ndeki kalıntılar; tiyatro, agora, tapınak gibi 2800 yıllık Antik Yunan ve Roma harabeleri ile daha genç Bizans harabeleri de Santorini’nin kültürel mirasları.
En popüler adres: Mykonos (Mikanos)
Küp şeklindeki beyaz evleri, sokaklara taşan begonvilleri, labirenti andıran sürprizli dar sokakları ve Don Kişot’u baştan çıkaracak yel değirmenleriyle burası Yunan Adalarının en popüleri.
Adanın asıl müdavimleri dünya jet sosyetesi. Burada sabaha kadar süren çılgın eğlencelerden sonra güneşi selamlamak Mykonos’un olmazsa olmaz adeti.
Mykonos’ta 15 civarında plaj var ve adada deniz-güneş-kum tatili öne çıkıyor. Mykonos limanına yakın Malalianos ve Tourlos plajları ile çevresinde çok sayıda dalış okulu bulunan Platys Gialos vakit kaybetmeden kulaç atmak isteyenler için ideal.
Platys Gialos plajından kalkan kayıklarla ulaşabileceğiniz Paradise, Super Paradise, Agrari ve Elia plajları da görülmeye değer. Bunlardan Super Paradise çıplaklar kampı ve meraklısı çok.
Mykonos’ta Delos’tan getirilmiş Antik Yunan’dan kalma eserleri görebileceğiniz arkeoloji müzesi, sualtı buluntularının sergilendiği denizcilik müzesi ve hâlâ çalışan antik yel değirmenini görebileceğiniz kültür müzesi yer alıyor.
Adada 500’den fazla kiliseden en görkemlisi Parapotiani Kilisesi de seyahat rotanızda olmayı hak ediyor. Burası beş kilisenin asimetrik şekilde birleşmesinden meydana gelmiş ve Meryem Ana’ya adanmış.
Kiklad’ın gözbebeği: Delos
Burası Kiklad Adaları’nın gözbebeği. Kiklad Yunanca daire anlamına gelen kyklos’tan türemiş. Diğer adaların Delos’un çevresinde dairesel şekilde sıralanması nedeniyle de ada grubu bu ismi almış.
Delos Adası, mitolojide Tanrı Apollon ile Tanrıça Artemis’in doğum yeri. Mykonos’tan yarım saatte tekne ile ulaşabileceğiniz Delos, tam bir açık hava müzesi.
Günümüzde yerleşimin olmadığı adadaki Antik Yunan’a ait tiyatro, zengin mozaiklerle süslü evler, Apollon Tapınağı ve Aslanlı Yol Delos’ta görülebilecek tarihi kalıntılardan bazıları.
Sörfçüler, dalgıçlar buraya: Paros
Ada, güzel plajları, Mykonos’la yarışabilecek canlılıktaki gece hayatı ve muhteşem restoranlarıyla ünlü.
Paros’ta rüzgâr sörfçüler için uygun, denizin dibi dalış severler için akvaryum gibi ve plajlar eğlence arayanlar için kıpır kıpır. Çıplak yüzmekten hoşlananlar için de çıplaklar kampı olan birçok plajı mevcut.
Ada’nın limanı ve başşehri Parikia’da Yunanistan’da 1700 yıldır kullanılan tek kilise Ekatontapyliani Kilisesi görülmeye değer. Adı 100 kapılı kilise anlamına gelen katedralin efsaneye göre bu güne dek 99 kapısı bulunmuş. 100. kapısı bulunduğunda ise İstanbul Yunanistan’ın olacakmış.
Kilisenin yakınındaki müzede, 4. asırdan kalma adanın özel mermerine kazılmış Antik Yunanistan’ın önemli kültürel başarılarından bahseden Paros Dokümanı’ndan bir parça da epey ilgi çekici.
Paros Adası’nda mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de yaklaşık 300 yıldır her yaz çiftleşme döneminde rengârenk milyonlarca kelebeğin akın ettiği Petaloudes – Kelebekler Vadisi.
Dev kapının ardında: Naxos
Naxos’a gemiyle gelenleri büyük kapı anlamındaki Portara karşılıyor. M.Ö. 6. asırdan kalma bu büyük kapı, Apollon’un tapınağının günümüze kadar ulaşabilmiş tek kalıntısı.
Naxos’un Bourgos adındaki bir kıyı yerleşimi, Kastro adındaki bir de tepe yerleşimi var. Ortaçağ’da Venediklilerin dukalık kurduğu adanın başkenti tepedeki Kastro’ymuş. O yüzden de bugün hâlâ Ortaçağ’dan kalma kalesi, dar sokakları, çiçeklerle süslü, armalı Venedik evleri göze çarpıyor.
Geçmişte Zorba’nın yazarı, Yunan edebiyatçı Nikos Kazantcakis’in okuduğu okul günümüzde erken Yunan ve eski Roma dönemlerinden objeler sergilenen arkeoloji müzesine dönüşmüş.
Müzedeki eserlere ek, Apollonas kasabasındaki 2600 yaşındaki, 10 metre boyundaki Apollon heykeli de adanın bir başka tarihi güzelliği. Naxos, Kiklad Adaları’nın en güzel ve en uzun plajlarının da ev sahibi. Upuzun Agios Georgios Plajı ve şnorkelli dalış için Grotta Plajı, Naxos kasabasının yakınındaki seçenekleriniz. Adada feribotlarla gidebileceğiniz çıplaklar kampı Plaka, Micri Viagla ve Kastraki gibi adresler de mevcut.
Tanrıçaların doğum yeri: Simi (Sömbeki)
Datça’dan kalkan hızlı feribotlarla 20 dakikada ulaşabileceğiniz Simi, Yunan mitolojisinde tanrıçaların doğum yeri olarak biliniyor. İsmini de deniz tanrısı Poseidon’un eşi Nymph Syme’den alıyor.
İzmir’in kardeşi Simi’de yamaçlara doğru uzanan rengârenk evlerin arasında dolaşıp birbirinden lezzetli deniz ürünlerinin tadına bakın. Sonra da dilerseniz güneşin ve denizin tadını çıkarın.
Pedi plajından teknelerle ulaşabileceğiniz Agios Nikolaos, kutsal deniz anlamına gelen Agia Marina ve Yunan denizciler için hac yeri sayılan Moni Taksiharki Mikhail Kilisesi ile ünlü Panormiti Koyu adanın zümrüt renkli plajlarından.
Romanların ve filmlerin sahnesi: Meis
Yüzbaşı Corelli’nin Mandolini romanı ve Gabriele Salvatores’in Mediterraneo (Akdeniz) filmi burada geçiyordu. Kaş’tan tekneyle 20 dakika uzaklıktaki Meis’e yaklaşırken kollarını iki yana açmış koy ve rengârenk evler karşılıyor misafirlerini.
Şehir merkezinden kalkan deniz taksiler ile Mavi Mağara’ya gidip St. George plajında denize girdikten sonra adanın ünlü kurutulmuş ahtapotunun da muhakkak tadına bakın.
Peki sizin en beğendiğiniz yunan adası hangisi?
Kaynak: Listelist
1 Comment
[…] Mikonos, Santorini, Rodos, Kos, Girit, Sakız, Leros, Patmos, Lipsi ve daha saymakla bitmeyecek bir çok ada… Gelin en popülerlerini tanıyalım. İşte “En aşık olunası 12 Yunan adası“ […]