Bizans, Osmanlı eserleri, eski Filibe evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla insanı, geçmişte bir yolculuğa çıkaran Filibe’yi birlikte gezmeye devam ediyoruz. Bu yazımda size, Filibe (Plovdiv)’de görülmesi gereken yerlerden bahsedeceğim.
Plovdiv (Filibe)’de görülecek yerler
Merkez
Plovdiv (Filibe)’in merkezinde alışveriş yapılabilecek dükkânlar var. Ayrıca kafe ve restoranlar da bulunmakta. Bazı şeyler Türkiye’ye göre daha uygun fiyatlı gibi gözükse de, anladığım kadarıyla buraya gelen ürünler biraz ikinci kalite… Bunda, halkın maaşlarının düşük olmasının etkisi de var sanırım.
Plovdiv Merkez
Yılbaşı ve sevgililer günü gibi özel günlerin akşamında popüler yerler kalabalık oluyor. Mekânlarda, yer bulabilmek için önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var.
Hüdavendigâr Cami (Ulu Cami)
Hüdavendigar Cami- Filibe
Osmanlı’dan kalma, önemli yapılardan biri olan Hüvavendigâr Cami, aynı zamanda Cuma Cami’ ve ‘Ulu Cami’ olarak da bilinir.
Cuma Cami’nin içi- Filibe
1425 yılında Murad Hüdavendigâr’ın yaptırmış olduğu cami, bir deprem sonucu yıkılmış ve 1785’te, I. Abdülhamid tarafından yeniden yaptırılmıştır.
Cuma Cami (Ulu Cami)
Caminin dış cephesindeki taşlar arasına yatay olarak döşenen tuğlaları ile; Osmanlı mimarisinin, Bizans mimarisiyle harmanlanmış nadide örneklerinden biri olmaya aday.
Cuma Cami -Plovdiv
Caminin güneydoğu duvarında, hala işlevini sürdüren güneş saati insanda ilgi uyandırıyor.
Güneş Saati, Cuma Cami-Filibe
Caminin etrafında, Türkler tarafından işletilen kafeler bulunmakta. Bulgaristan’dayken vatan özlemi çekerseniz, bu kafelere gidip Türk tatlılarından yiyerek, hem tatlı isteğinizi hem sıla özleminizi bastırabilirsiniz.
Ulu Cami (Cuma Cami)- Filibe
Baçkovo Manastırı
Baçkova Manastırı- Filibe
Şehrin güneyinde bulunan manastır, Bizans İmparatoru Grigor Bakuriani’nin askerleri tarafından 1083 yılında yapılmıştır, Baçkovo Manastırı, Bulgaristan’ın ikinci en büyük manastırı durumundadır.
Baçkova Manastırı- Plovdiv
Bizans ve Bulgar kültürlerinin karma yapısına sahip olan manastırın içindeki mozaikler, oldukça dikkat çekici. Yeşillikler içindeki taş mimarisiyle manastır, insanı dinlendiriyor ve insana huzur veriyor.
Baçkovo Manastırı- Filibe
Filibe Evleri
Eski Filibe Evleri
Üç tepe üzerinde, geleneksel evleri ile Osmanlı ve Balkan mimarisinin uyumlu birleşiminden oluşmuştur. Bugün bu evler, genel olarak müze, galeri, atölye, lokanta işlevi görmektedir. Her odaya, güneşin girebileceği şekilde tasarlanmıştır.
Eski Filibe Evleri-Bulgaristan
Sonbaharda, Arnavut kaldırımlı taşlar üzerine düşen sarılı ve kırmızılı yapraklar arasında, sakin sokaklarda, tarihin izleri arasında dolaşmak keyifliydi.
Filibe Evleri
Çift olarak gittiyseniz; bu dingin sokaklarda, tarihsel mimarinin güzelliğinde el ele dolaşmak ve Filibe sokaklarını keşfetmek ayrı bir keyif verecektir.
Külliye
Şehrin, bir diğer önemli yapısı da Beylerbeyi Gazi Şehabeddin Paşa’nın yaptırdığı; cami, medrese, han, hamam ve mutfaktan oluşan külliyedir. Ancak, Şehabeddin Paşa’dan Filibe’de geriye yalnızca ‘İmaret Cami’ ayakta kalabilmiştir.
Saat Kulesi
Saat Kulesi- Filibe
Doğu Avrupa’nın en eski saat kulelerinden birisidir.
Mevlevihane
Mevlevihane- Filibe
Mevlevihane, Plovdiv’in eski şehir denilen kısmında yer alıyor. Osmanlı mimarisinin hakim olduğu yer olan Üçtepe mevkiinde ziyaretçilerini bekliyor. Mekan şu an, restoran olarak kullanılıyor.
Mevlevihane- Plovdiv
Mevlevihane, Bizans döneminden kalma surlar üzerine kurulmuş ve Osmanlı döneminde medrese olarak kullanılmış. Sekiz ayrı bölümden oluşan Mevlevihane, dervişlerin kaldıkları odalar ve sema gösterilerinin yapıldığı bölümlerden oluşuyor.
Mevlevihane-Plovdiv
Selâmlık ve semahane bölümlerinde, 19. yüzyılın barok süslemeleri göze çarpıyor. Ahşap kolonların oluşturduğu büyük salonun duvarlarında Kur’ân-ı Kerîmden âyetler ve tavanın ortasında da bir güneş resmi bulunuyor.
Mevlevihane’nin minaresi, 1928 depreminde yıkılmış. Bina, zamanla işlevini de yitirdikten sonra, 1974 yılından bu yana lokanta olarak kullanılmaya başlanmış. Bulgaristan Baş müftülüğü, Mevlevihane’yi vakıf malı olması nedeniyle tekrar eski günlerine döndürmek istiyor.
Antik Tiyatro
Plovdiv-Antik Tiyatro
Bu antik tiyatro, bir zamanlar şehir halkının yüzde 10’unu topluyormuş. Sahnesi hala açık olan tiyatro, inanılmaz akustiğiyle keyifli gösterilere ev sahipliği yapmaktadır.
Etnoğrafya Müzesi
Plovdiv Etnoğrafya Müzesi
Etnoğrafya Müzesi görülmesi gereken yerlerden biri. Burası, şehrin en büyük evi. Dönemin mimarı, Hacı Georgi’nin eseri göz dolduruyor. Gösterişli mimarisiyle dikkat çeken ev, bugün Etnografya müzesi olarak ziyaretçilerine açıktır.
Centralna Parka (Merkez Park)
Merkez Park- Filibe (Centralna Parka)
Osmanlı’dan kalma çınar ağaçlarının da bulunduğu, geniş bir alana yayılmış ve kuş seslerinin bolca duyulduğu huzurlu bir park, Centralna Parka… Parka, merkez postanenin karşısından girebilirsiniz.
Merkez Park-Filibe
Parkın içinde ağaçlar, heykeller ve banklar bulunmakta. Parkta, birçok ağaç bulunduğu için havası da gayet temiz. Huzur, dinginlik ve taze bir nefes için Merkez Park güzel bir nokta…
Centralna Parka’da kullanılmayan küçük bir çeşme.
Parkın içinde, dağlardan gelen ve doğal kaynak suyu akan bir çeşme de bulunuyor. Çeşmenin önünden geçerken şifa niyetine, birkaç yudum su içmeyi de ihmal etmedim elbette…
Şifalı olduğu söylenen çeşme…
Bir rivayete göre burası, Osmanlı döneminde eski Osmanlı Mezarlığı imiş. Şehir el değiştirdikten sonra dönemin yetkilileri, Osmanlı izlerini buradan silmek istemiş. Sultan Abdulhamit’in Ermeni bahçıvanı; “Burayı bana bırakın, ben güzelleştireyim…” diyerek mezarlığın ve ağaçların, Bulgarlar tarafından tahrip edilmesini önlemiş.
Tarihe tanıklık etmiş ulu çınarların, asırlık varlığı ve sessizliği altında dinlenmek insana ayrı bir dinginlik veriyor doğrusu…
Kaynak: Seyyahca.com