Travelport CEO’su Gordon Wilson’ın küresel dağıtım kanalları(GDS) pazar payını önemsiz gibi gördüğünü belirtmek oldukça çekici gelebilir; çünkü kendisi 3 büyük şirketten en düşük GDS payı olan Travelport’u yönetiyor.
Ancak pazar payı özellikle pazarlama aracı olarak önemliyken malesef CEOların dikkate alması gereken tek değişken bu değil. Pazar payları kullanışlı bir ölçü olsa da direkt dikkat çekmeyen kimi dış etkilere de maruz durumda.
Travelport‘un New York’ta düzenlediği 2017 Yatırımcı Günü’nde Gordon Wilson, şirketin 2020’ye kadar GDS pazar payını %1 ile %2 oranında artırmayı beklediğini belirtti.
Bir analistin, yatırımcıların bu tahmine nasıl güvenebileceğini sorması üzerine ise Wilson, pazar payının her ne kadar değişken olsa da bazı faktörleri gösterebileceğini belirtti.
Wilson açıklamasını şu şekilde yaptı: “İlk olarak Latin Amerika ve Asya-Pasifik gibi belirli bölgelerde pazar payımızı devamlı olarak artırdık. Ve eğer Hindistan ve Asya Pasifik gibi bölgelerde gelişmekte olan bir pazardaysanız, payınız daha hızlı bir şekilde artacaktır.” Örneğin Travelport Hindistan gibi büyüyen pazarlarda bu önemli pozisyona sahip.
“Pazar payının birçok farklı sebepten ötürü farklı GDS’ler arasında değişebileceğini de aklınızda tutmalısınız. Hindistan’da seyahat eden kişi sayısındaki olağanüstü büyüme Travelport’un pazar payının artmasına önemli etkide bulundu. Biz farklı birşey yapmadık, yalnızca belirli bir pazardaki çoğunluğa uyduk.”
Dikkat edilmesi gereken diğer bir etken ise GDS havayolu müşterilerinin durumu. Wilson’un belirttiğine göre “Eğer müşterileriniz pazardan daha hızlı büyüyorsa, sizin pazar payınız da büyüyecektir. Özellikle Asya ve Amerika gibi hızlı büyüme sağladığımız bazı önemli pazarlarda belli boyutlarda çekim gücümüz olduğunun farkındayız. Bu pazarda daha hızlı büyümekte olan bazı müşterilerimiz bulunuyor.”
Bir başka analist ise Travelport’un elde edilen gelirleri şirket için yeniden yatırıma dönüştürme konusundaki kararlılığını sorguladı.
Şirketin CFO’su Bernard Bor, şirketin, teknoloji platformuna son beş yılda toplamda 700 milyon dolar tutarında yatırım yaptığını ve bunun yarısından çoğunun inovasyona yönelik kullanıldığını belirtti. Şirketin teknolojiye yaptığı bu yatırım tutarı ise en yakın rakibinin yaptığından iki kat fazla durumda.
Şirketin harcamaları kısmaya yönelik tutumunun ne olduğu konusunda ise şöyle cevap verdi: “Sonuçta biz bir teknoloji şirketiyiz; tam da bu yüzden canavarı beslememiz gerek.”
“Yenilik üretmeyi bırakırsak geriye gitmeye başlarız. Özel bir şirketin himayesi altındayken bu durumdaydık. Buna geri dönmeyi düşünmüyoruz.”