Bir iş seyahatinde bulunduğunuz sırada farkındalık sergilemek mümkün müdür? İster kendi aracınızla ister uçakla seyahat ediyor olun, iş amacıyla seyahat ederken o anda bulunmayı seçmek, her şeyden daha stresli görünebilir. İş seyahatleri, stres yaratan birkaç faktörü belirtmek gerekirse; rötarlı uçuşlar, trafik sıkışıklıkları ve uzun kuyruklarla doludur. Bütün bunlar meydana gelirken o anda bulunmayı nasıl başarabilirsiniz?
Henüz farkına varmamış olsanız da şu sırada anın içinde bulunuyorsunuz. Farkındalık, herhangi bir önyargı olmaksızın gözlemlenen ana açık bir dikkati yöneltme davranışıdır. Tek yapmanız gereken, şu anda ne olup bittiğine dikkat etmek ve ona tutunmak. Ve yeni deneyimleri kucaklamak için seyahat ettiğiniz zaman aralığından daha iyi bir zaman yok. İşte, zihninizin sürekli olarak hareket halindeki tarafını, anda bulunmak ve çevrenizde gerçekleşen şeylerden gerçekten zevk almak için yapmanız gerekenler:
- Şeffaf düşüncelere sahip olduğunuzu hayal edin.
Her şeyin ters gittiği, sabahın erken saatlerindeki bir uçuşu gözlerinizin önüne getirin. TSA kuyruğu öylesine uzun ki neredeyse uçuş öncesi sürenizi kaybetmenize yol açıyor, Starbucks’ta verdiğiniz sipariş berbat oluyor ve önünüzdeki koltuk sırasında bulunan bir çocuk ağlıyor. Zihninizdeki düşüncelerin hayal kırıklıklarıyla dolu olduğunu söylemek muhtemelen doğru olacaktır.
Ancak, herkes ne düşündüğünüzü görebiliyor olsaydı, negatif düşünmeyi sürdürür müydünüz? İşte tam da bu noktada, sosyal psikolog olan ve farkındalık taşıyan yönetim oluşturma alanında doktorası bulunan Dr. Ellen Langer tarafından ileri sürülen bir taktik olan şeffaf düşünceler devreye giriyor.
Langer, insanların neler düşündüğünüzü görebiliyor olması halinde kötü düşünceler oluşturmayacağınızı belirtiyor. Bunun yerine, her şeyi başka bir bakış açısıyla anlamaya çalışacağınızı söylüyor. Şeffaf düşünme, size sıkıntı veren her şeyi bir trajedi ya da rahatsızlık olarak kategorize etmek anlamına geliyor. Eğer Starbucks’ta siparişiniz doğru alınmadıysa, bunun bir trajedi mi, yoksa bir rahatsızlık mı olduğunu kendinize sorun. Bu durum uçuşunuzu kaçırmanıza ya da gününüzün tam anlamıyla berbat olmasına sebep olmadığı için, bunu bir rahatsızlık olarak hanenize yazabilirsiniz.
- Beklediğiniz zaman aralıklarını değerlendirin.
Amerikalılar, her yıl yaklaşık 37 milyar saati, kuyruklarda beklerken harcıyor. Kısa bir süre için dahi olsa beklemek; can sıkıntısı, sabırsızlık ve bir umutsuzluk sancısı gibi duygularımızı canlandırıyor. Farkındalık o anda bulunmak anlamına gelirken ve siz sırada kısılıp kalmışken, yaşam yanı başınızda akıp gidiyormuş gibi hissetmeyi nasıl durdurabilirsiniz?
Beklemelerinizi değerlendirmeyi öğrenin. Sizden yapmanızın beklendiği tek şeyin tam olarak o anda orada bulunmanız olduğu yerlerde anın tadını çıkarın. Hızlıca geride bırakmış olabileceğiniz detaylara odaklanın ve her yerde yapabileceğiniz yegane farkındalık eyleminin tadını çıkarın: Nefes alın.
- Nefes alın.
Nefes almak neden hala en çok denenen, hakiki bir farkındalık egzersizi olma niteliğini koruyor? Psychology Today’de bilim yazarı olan Jay Dixit, bu durumu nefesin her zaman sizinle olduğu cümlesiyle özetliyor. Nefes almaya odaklanarak şimdiye adapte olur ve şimdiki zaman ile bir bütün haline gelirsiniz.
Nefes almanın evrensel doğası, nefes alıp vermek için duraklayamayacağınız hiçbir yerin ya da durumun var olmadığı anlamına geliyor. Nefesinize odaklanın. Gözlerinizi kapayın ve yavaşça nefes alıp verin. Ciğerlerinize giren ve ciğerlerinizden çıkan havanın verdiği hisse dikkatinizi verin. Bedeninizi gevşetin ve nefes alış verişinizin ritminin tadını çıkarın.
- Yemek yemeden önce düşünün.
Bir iş seyahati diyeti, hayatınızı en iyi biçimde sürdürmenin pek de gerçek bir örneği değildir. İster havalimanı terminalinde lattelere ve atıştırmalıklara dadanıyor, ister zincir restoranlarla çevrili bir otelde kalıyor olun, tıkınmak saçmalık derecesinde kolay.
Yemek yeme eylemi, büyük bir farkındalık fırsatı ve bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleştirilmesi mümkün. En yoğun günlerde bile, dikkat dağıtan hiçbir dış etken bulunmadan yemek yemek için zaman ayırın. Yemeği nasıl tükettiğinize dikkat edin. Yediğiniz lokmalar büyük mü, yoksa küçük mü? Yemeğin dokusu nasıl? Ne zaman yemek yediniz? Nasıl yemek yediğinize daha yakından bakarak, kendinize yemeğe odaklanma ve bu deneyimin bulanık bir hale gelmesini engelleme şansı vermiş olursunuz.
- Yapılacak işlerin listesini yapmaktan kaçının.
Yapılacak işler listelerini büyük bir hevesle yapanlar için bu, kulağa kötü bir öneri gibi gelebilir. Ancak Langer, yapılacak işler listelerinin, içerdikleri çoğu ögenin o anda gerçekleştirilmemesinden dolayı farkındalık taşımaktan ziyade düşüncesizce olduğuna dikkat çekiyor. Bu listeleri üstü çizilecek bir şey olarak görmekten ve sadece o anda elde edilebilecek niteliksel bilgileri gerektiren bir şey olarak ele almaktan kaçının.
- Günlük tutun.
Eğer bir günlüğünüz yoksa, günlük tutmaya başlayın. Güne kısa bir yazı yazarak başlayın ya da günü, akşam olduğunda, gezi boyunca ortaya çıkan olaylara dair kendi iç diyaloğunuzla tamamlayın. Hafta süresince unutabileceğiniz algısal detayları kaydetmeye odaklanın ve düşünceleriniz ile duygularınızın üzerinden geçin. Günlüğünüzü, gezerken, yazmayı sürdürmek adına bir hatırlatıcı olarak çantanıza atın.
- Hareket etmek için kendinize zaman tanıyın.
Farkındalık ve egzersiz yapmak, amaca dikkat vermek vücudunuzun her bir parçasına dikkat vermek anlamına geldiği için mükemmel bir ikili olma özelliğini taşıyor. Sizi rahatlatan ve tazeleyen basit bir rutin oluşturun. İş amacıyla seyahat eden çoğu insan, yakınlarda yedek bir yoga matı ya da ağırlık seti taşımıyor olacaktır; bu nedenle kan akışınızı hızlandırmak için esneme hareketlerini, tempolu yürüyüşü ve yogayı içeren birkaç kolay egzersiz fikri işinize yarayacaktır.
- Düşünceli iltifatlarda bulunun.
Saat geç olmuş ve eve dönüş uçuşunuz iptal edilmiş. Havalimanındaki müşteri hizmetleri temsilcisiyle bir sonraki uçuş için rezervasyon yaptırmaya çalışıyorsunuz. Temsilci, size bir yer bulabilmek için elinden gelen her şeyi yapıyor, ama yaşadığınız hayal kırıklığı sabrınızı zorluyor. Siz de bir an için nefes alış verişinize odaklanıyorsunuz.
Temsilcinin yakasındaki isimliğe bir bakış atıyorsunuz ve hemen yanında duran bir rozet dikkatinizi çekiyor. Rozetin ananas şeklinde olduğunu görüyorsunuz. Karşınızdaki temsilciye rozeti ne kadar çok beğendiğinizi söylüyorsunuz ve gözleri bu iltifat üzerine ışıldamaya başlıyor. İkiniz, temsilcinin Hawaii’den aldığı bu rozet hakkında kısa bir sohbet ediyorsunuz. Kendisi size bir uçuş bulmanız konusunda yardımcı oluyor ve siz, gerçek bir bağlantı kurmuş olduğunuz hissi ile oradan ayrılıyorsunuz.
Langer, farkındalık ile hareket ettiğiniz anlarda yorumlarınızın o anı yansıttığını belirtiyor. Hava durumuna dair sohbetler, kesinlikle, ananas şeklindeki rozete dair yoruma benzer spesifik yorumlar kadar etkili değildir. İnsanlar bir iltifat aldıklarında sizin tam olarak o anda, orada olduğunuzun farkına varırlar. Ve bu tam olarak farkındalığın tanımı olma özelliğini taşıyor.