Google ve Facebook seyahat ile ilgili her türlü ürünü piyasaya sunarak havayolu partnerlerine yardımcı olmaya devam ediyor. Aslında, öyle çok yardımcı oluyorlar ki havayolu firmalarının markalaşma konusunda boşa harcama yapmayı bırakabilecekleri bir gelecek öngörmek zor değil.
Google Seyahatler (Google Trips) ve ya Google Uçuşları (Google Flights) bir düşünelim. Bir tüketicinin hızlı ve şeffaf bir şekilde rezervasyon yapması konusunda gerçekten çok faydalı.
Ya da Google Asistan’ın sunduğu teklifleri kolayca almaya ne dersiniz? Google’ın yaklaşmakta olan sanal gerçeklik gözlükleri nasıl seyahat ilhamının standardı haline gelebilir mi? Oldukça faydalı.
Peki ya Facebook’un Seyahat için Dinamik Reklamları veya Facebook Messenger platformunu kullanan birçok havayolu chatbotuna ne dersiniz? Sizce Facebook’un –nispeten- yeni küresel seyahat stratejisi başkanı Nikhilesh Ponde online rezervasyon geçmişine sahip mi?
Potansiyel olarak tüketici için rezervasyon seyahati ve de bu tüketiciye ulaşmak isteyen markalar için bunların hepsi çok yararlı.
Yararlı mı? Yoksa Faydaları Kendilerine mi?
İnternet ölçümleme araştırması tahminlerine ve Pivotal analisti Brian Wieser’e göre Amerika’da dijital reklamcılığın gelir artışının %99’u Google ve Facebook’a gidecek.
Bir yazısında Wieser “Asıl konu, Google ve Facebook alıcılar için birincil arayüzlerse eğer, uzun vadede –müşteri ile- ilişkilerin ve ilgili verilerin de sahibi olacaklar” diye belirtiyor ve şöyle ekliyor;
“-Google ve Facebook’un- çalıştığı her ortak “boyun eğen” durumunda”.
Havayolları Nasıl Karşılık Vermeli?
Havayolu firmalarının sorunu, markanın müşteri ile direkt etkileşime bağlı olması. Sonuçta, havayolu müşteriye deneyimi sunan kişi.
Riskler özellikle fazla çünkü müşteri bağlılığı ve yan ürünlerin satışı havayolu markasına bağlı. Peki, Google ve Facebook’a karşı bir havayolunun en büyük savunması kendi “markası” mıdır?
Gerçeğin ta kendisi, sadık bir müşteridir; havayolu markasının değerini anlayan bir müşteri, nitelikli bir rehberden çok daha kârlıdır. Bağlı bir müşteri çok daha kârlıdır. Dolayısıyla havayolları müşteri ile doğrudan etkileşime geçmenin yolunu aramalı, her etkileşime değer katmalı ve marka güvenini arttırmalıdır.
Bir E-mail ile Başlayın
Rezervasyon tarihinin en eski dijital tekniği olduğunu farkındayım, ancak neden havayolu firmaları e-mail pazarlamasında çok zayıflar? E-mail doğrudandır. Güvenilir bir kaynaktır ve milyarlarca insan e-maili günlük olarak kullanır.
Birçok havayolu firması bilet rezervasyonu için e-maili zorunlu kılar ve bu nedenle müşterilerinin geniş bir e-mail adresi verisine sahiptir. Her etkileşim bu e-mail adresine bağlanabilir.
“İlk e-mail gönderileli 40 yıl oluyor ve pazarlamacıların %89’u talep yaratmada e-mailin en etkili kanal olduğunu söylerken, %54’ü en etkili yol olduğunu belirtiyor.”
Yine de, bir havayolundan ilgili bir eposta teklifini en son ne zaman okudunuz? Hangi havayolu hatırlıyor musunuz? Pek sanmıyorum.
E-maillerin işe yaradığını hepimiz biliyoruz. Problem içerikte yatıyor. Bu durum kötü bir içerik veya kötü bir zamanlamanın ya da her ikisinin bir sonucu. Yanlış zamanda giden harika içerikler doğru zamanda giden zayıf içeriklerle aynı sonucu yaratıyor. Ancak zayıf içerik her zaman daha az başarılı olma eğilimindedir.
Her iki durumda da “Şu kadar destinasyon için koltuklar satışta” gibi e-posta biçimleri en güvenilir ve doğrudan olan dijital kanaldan en yüksek yararı sağlamıyor. İşin matematiği basit: eğer bir müşteri yılda üç kez seyahat ediyorsa, yılın çoğunda bir uçuş satın almaya hazır olmuyordur, dolayısıyla başka bir şey yazmanız gerek.
Harekete Geçme Vakti
Bununla beraber havayolu firmaları Google ve Facebook hâkimiyetine karşılık verebilir, bunu yakında yapmaları gerekir. havayolu firmaları müşterileri ile doğrudan iletişime geçme yönünde hareket etmelidir; ister Chatbot gibi Facebook araçlarını kullanmak, ister müşterinin zihnine havayolu markasını yerleştirmek ya da e-postaların tüketici ihtiyaçlarına uygun olmasını sağlamak ki böylece Google arama yapmalarına gerek bırakmamak olsun.
Havayolu firmaları müşterileriyle direkt konuşabilecekleri bir yol bulamadıkları takdirde Google ve Facebook ile ortaklıklarında boyun eğen taraf olmaya devam edecekler.
Partnerlerden birinin diğerinin vizyonuna boyun eğmesi ortaklık mıdır, bunu da bir düşünmek gerekir.