Bu Sevgililer Günü’nde bir buket çiçek veya romantik bir akşam yemeği yerine farklı ve beklenmedik bir kutlamaya ne dersiniz? Sevdiğinize verebileceğiniz en güzel hediyenin, beraber yeni anılar biriktireceğiniz bir seyahat olacağını düşünerek çiftler için son dakika seyahat önerileri seçtik.
Selanik
“Komşu her zaman güzeldir.” Uzun yıllar ortak anılar biriktirdiğimiz Selanik ilk bakışta İzmir’i anımsatıyor insana. Modern binalara alıştıktan sonra gerçek Selanik’i görmek için kendinize biraz zaman tanıyın. Siz şehre, şehir size alıştıktan sonra erken Hristiyan, Bizans, Yahudi ve Osmanlı eserleriyle geçmişe yolculuğa çıkaran, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ev ile büyük bir anlam taşıyan Selanik’le tanışacaksınız. Deniz kokusunun caddelerinden sokaklarına ve hatta evlerinin salonlarına kadar yayıldığı, Yunanistan’ın “bizden” hissettiren şehrinde cıvıl cıvıl olan meydanları, alışveriş caddeleri ve tavernaları her saatinizi keyifle geçirmenizi sağlıyor.
Jabiroo Selanik’i Öneriyor Çünkü:
- Atatürk’ün evi ve kalenin altındaki Türk Mahallesi Anapoli, ziyaret edilecek ilk yer! Yolda adres soracak olursanız Türk Konsolosluğu’nu aradığınızı söylemeniz yeterli olacaktır.
- Kanuni döneminde yaptırılmış ve zaman içinde kale, garnizon ve zindan olarak kullanılan Beyaz Kule, Selanik’in simgesi. 1912’de Selanik Yunanlılara geçince sembolik bir vaftiz töreniyle beyaza boyanan kule hâlâ bu isimle anılsa da, yıllar içinde eski rengine geri dönmüş.
- Selanik ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen tarihi eserlerin sergilendiği Selanik Arkeoloji Müzesi her gün 09.00-16.00 saatlerinde ziyarete açık.
- Bizans İmparatorluğu’na ait koleksiyonların sergilendiği Bizans Kültür Müzesi’ni mutlaka ziyaret edin.
- Şehrin gözde alışveriş caddesi Tsimiski’ye gidin ve cadde üzerindeki Plateia Mall’a giderek alışverişe doyun.
- Eski pazarları özlediyseniz hafta içi açık olan Modiano’ya gidin ve tezgahlar arasında bir lokal edasıyla dolaşıp, alışveriş yapın.
- Spor tarihine adanan Olympic Museum, ülkenin atletik geçmişini yaşatıyor. Farklı bir müze arayışındaysanız birkaç saatinizi ayırabilirsiniz.
- Damak zevki konusunda hiçbir ayrım yaşamayacağınız Selanik’te lokal bir tavernaya gidip, şehrin ruhunu tam olarak yaşamalısınız.
Lizbon
Atlas Okyanusu kıyısında, 7 tepe arasında kurulan Lizbon, Portekiz’in başkenti olmasına rağmen asla sizi resmi bir duruşla karşılamıyor. 3000 yıllık limanıyla en güçlü ve zengin yıllarını 15-17.yüzyılları arasında geçiren bu Akdeniz şehri ününü kâşif Vasco da Gama’ya borçlu. Modern gökdelenlerden bir anda Art-Nouveau binalara gözleriniz kayabilir. Mozaikli kaldırımlı, çinili evleri ve Ortaçağ Müslüman mimarisi örnekleriyle zengin bir kültür ve tarih sizi bekliyor. Lizbon hakkında söylenen “kasvetli, eski, geçmişte kalmış” benzetmelerine kulaklarınızı tıkayın çünkü bu şehir sizi hayal kırıklığına uğratmayacak. Eskiyen tarihi binaları ve şehir düzenlemesine rağmen canlılığını ve neşesini hissetmemek imkansız.
Jabiroo Lizbon’u Öneriyor Çünkü:
- Yükselip, alçalan tepeleri ile ünlü Lizbon’un en büyük simgeleri tarihi asansörleri. Bazıları füniküler gibi, bazıları da bildiğiniz asansör olarak kurgulanan araçlardan en meşhurları Santa Justa ve Gloria.
- Portekiz’in en önemli müzelerinden biri olan Tarihi Sanatlar Ulusal Müzesi, 17.yüzyılda inşa edilen tarihi bir sarayda yer alıyor. Güzel sanatlar, heykel, gravür, seramik, mobilya koleksiyonlarıyla şehrin kült adreslerinden.
- Antik sanat ağırlıklı bir koleksiyona sahip olan Museu Calouste Gulbenkian, sanat severleri heyecanlandıracak zenginlikte.
- Zamanında, şehri korumak için Taguas Nehri’nin ortasına inşa edilen ancak zamanla nehrin geri çekilmesiyle tamamı karada kalan Belem Kulesi, Lizbon’un olmazsa olmazlarından.
- Şehri seyretmek ve bol bol fotoğraflamak için Castello de Sao Jorge’a çıkmalısınız.
- Eğer tatlıyı seviyorsanız, Lizbon’un geleneksel muhallebili tartı “Pastéis de nata” günün her saati yemek isteyeceğiniz bir lezzet.
- Pasteis de Belem’de kahve-tatlı keyfi yapmak bir zorunluluk adeta!
- Hamburg
Eğer bir yaz çocuğu değilseniz ve kış soğuğu sizi rahatsız etmiyorsa Almanya’nın en zarif şehri olarak tanımlayacağımız Hamburg’a gitmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Ülkenin en hareketli limanına ev sahipliği yapan Hamburg sadece ticari başarısıyla öne çıkmıyor. Kiremit çatılı tuğla evleri, her balkondan ve pencereden dışarı taşan çiçekleri, sokakları saran yemyeşil ağaçlarıyla soğuk bir şehir olmaktan çok uzak bir şehirle tanışacaksınız. Nehir kıyısında uzanan bisiklet yolları, yan yana sıralanan Art-Nouveau binaları, sayısız müzesi, kafeleriyle yaşayan ve yaşatan bir şehir Hamburg.
Jabiroo Hamburg’u Öneriyor Çünkü:
- Şehrin güzelliğini görmek için limanda ve kanallarda tekne turuna katılmalısınız. Bol bol fotoğraf çekeceğinize şüphe yok.
- Yine limanın en güzel manzaralarına tanıklık etmek için U-Bahn-Linie 3 tren hattına binip, landungsbrücken’den Rödingsmarkt’a yolculuk etmek.
- Görkemli mimarisiyle Hamburg Belediye Binası’nın bulunduğu şehir merkezinden keşfe başlayıp şehrin en önemli kilisesi olan St. Michaelis’i ziyaret edin.
- Hamburg’da alışverişin cenneti olan Altın Üçgen yürüyüş ve alışveriş için ideal. Neuer Wall, Jungfernstieg ve Gänsemarkt arasında dolaşırken büyük keyif alacaksınız.
- Renove edilen tarihi ve eski binalarıyla şehrin yeni gözde semti Hafencity.
- Hamburg demek müze demek! Höburger Kunsthalle, Museum für Kunst und Gewerbe Hamburg, Hamburger Kunstverein, Sammlung Falkenberg ziyaret etmeniz gereken müzeler listesinde ilk sıralarda.
- Almanya’nın en çok azınlık nüfusuna sahip olan şehri Hamburg tabi ki kültür çeşitliliğiyle ön planda. Repperbahn da tüm farklı kesimleri göreceğiniz bir mozaik semti.
- Geleneksel Bavyera kültürünü yaşatan Restaurant Franziskaner’de Alman mutfağına ait yöresel lezzetleri yemeden dönmeyin.
- Toulouse
“Pembe şehir” Toulouse, Fransa’nın hatta Avrupa’nın hızla büyüyen en canlı metropollerinden biri. Atlas Okyanusu ile Akdeniz arasında kalan Garonne Nehri kıyısında kurulan şehrin tüm sıcaklığı Akdeniz ruhundan geliyor. Kimileri için Boeing’in rakibi Airbus’un üretim tesisi olarak önem kazansa da genç nüfusu, ılıman iklimi, tarihi binalarıyla seyahat severleri daha çok heyecanlandırıyor. İspanya sınırına yakınlığıyla İspanyol kültüründen esintiler de taşıyan şehirde el ele dolaşmak apayrı bir keyif ve mutluluk! Bir yanda tarihi bir yanda genç nüfusun getirdiği dinamizmle sizi sarıp sarmalayacak olan Toulouse’a hoş geldiniz.
Jabiroo Toulouse’u Öneriyor Çünkü:
- Büyüleyici opera binası ve belediye binasıyla şehir merkezinden turunuza başlayabilirsiniz. Şehrin büyük meydanı Place du Capitole’ün tarihi binalarla çevrili görüntüsü büyüleyici.
- Kültürel miras dediğinizde Toulouse’daki en önemli iki adres la Basilique Saint-Sernin ve Jakobenler Manastır Kompleksi.
- Şehir parklarla yaşıyor. Jardin des Plantes, Jardin de Japonais, Jardin Raymond VI Toulouse’da gezmenizi önerdiğimiz bahçelerden.
- Fransa’nın en büyük Roma heykel koleksiyonunun sergilendiği Saint-Raymond Müzesi’ne mutlaka zaman ayırın.
- Çağdaş sanata ilgi duyuyorsanız Musée Abattoirs sizi mutlu edecektir.
- Toulouse kaz ciğeriyle anılıyor! Kaz ciğeri yapımının inceliklerini öğrenmek ve tadımlara katılmak için Toulouse’un 30 dakika mesafedeki Gimont’da Pierre Dubarry ve ekibinin açtığı la Villa Cahuzac’a gitmenizi öneririz.
- 70 – 80’li yılların retro müziğiyle lokallerin vazgeçemediği L’Opus Café geceyi erken bitirmek istemeyenlere önerimiz!
- Floransa
İtalya’yı gerçekten tanımak ve anlamak ve aşık olmak istiyorsanız Toskana’nın büyüleyici şehri Floransa’dan başka bir alternatif kabul edilemez. Gerçek İtalya olarak parmakla gösterilen, İtalyan sanatının beşiği olan bu büyüleyici şehir, şehir düzenlemesinden tarihi yapılarına, müzelerinden mutfak kültürüne kadar her konuda sizi kendine hayran ediyor. Arno Nehri kıyısına kurulan şehirde sanat, müzik, yemek, moda, alışveriş kısaca bir insanı mutlu edecek her şey var. Floransa sokaklarında gezerken, Arno Nehri kıyısında günbatımına tanıklık ederken buraya ait olmayı isteyeceksiniz. Şehrin atmosferindeki romantizm bu Sevgililer Günü’ne çok yakışacak.
Jabiroo Floransa’yı Öneriyor Çünkü:
- Onlarca müzeyi barındıran Floransa’da güne Avrupa’nın ilk resim okulu olan Galleria dell Accademia ile başlayabilirsiniz.
- Medici ailesi tarafından kurulan Galleria degli Uffizi’de Rönesans ile özdeşleşen Floransalı sanatçıların başyapıtlarını görmelisiniz.
- Floransa’ya aşık olmak istiyorsanız şehri tepeden seyretmelisiniz. Bunun için Duomo’nun kubbesine veya Giotto’nun Çan Kulesine tırmanabilirsiniz.
- Floransa’yı ikiye ayıran Arno Nehri’nin kenarında veya köprülerin üzerinden geçerek Santa Croce’nin dar ve tarihi sokaklarında yürüyerek arka sokakları keşfedin.
- Rönesans sarayı Palazzo Pitti ve Boboli Bahçeleri ziyaretinden sonra aklınız burada kalacak.
- Floransa’daki restoranların aperitivo saatlerini kaçırmayın. Harika tatlar sizi ekliyor.