Kazablanka üç milyonluk nüfusuyla, Libya’dan Moritanya’ya kadar uzanan Magrep ülkeleri içinde en büyük şehir konumunda. Şehir aynı zamanda Fas’ın ve bölgenin en önemli ticaret merkezi…
Ancienne Medina (Eski Pazar): Bu son derece hareketli ve otantik şehirde gezimize ilk olarak Ancienne Medina ile başlıyoruz. Limanın bitişiğindeki bu bölge tarihi bir Pazar yeri aslında. Şehrin eski surları artık bu pazar yerini çevreleyen bir duvardan başka bir şey değil… Ancienne Medina’da gerçekten çok düşük fiyatlara aklınıza gelebilecek her türlü şeyi satın almanız mümkün… Burada dikkat etmeniz gereken nokta pazarlıklarınızda son derece kararlı olmanız… Genelde istediğiniz şeyi ilk söylenilen fiyatın en kötü ihtimalle yarısı fiyatına satın alabiliyorsunuz…
Quartier Habous: Eski pazar yerinden çıkıp kraliyet sarayının hemen yanında yer alan ve Quartier Habous denilen yeni çarşıya geçiyoruz… Aslında burası da oldukça tarihi bir bölge… Mistik havası, zengin ürün çeşitliliği ve etkileyici ambiyansıyla şüphesiz Kazablanka’nın en güzel yerlerinden. Fas ve arap kültürünü yansıtan en güzel, en egzotik ürünleri buradan satın almanız mümkün…
Hassan II Camii: Kazablanka’daki bir sonraki durağımız ise inşasının ardından şehrin en önemli sembolü haline gelen İkinci Hasan Camii. Bu görkemli yapı Fas eski kralı ikinci Hasan’ın 1989’yılındaki altmışıncı doğum gününe yetiştirilmek için yoğun çabalar sarf edilerek inşa edilse de binlerce işçinin sabah akşam çalışmasına rağmen ancak 1993’te tamamlanabilmiş. Önündeki devasa meydan ile beraber 105 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği şekilde tasarlanan caminin minaresi 210 metrelik yüksekliğiyle yeryüzündeki en yüksek minare ünvanına sahip. Atlantik okyanusunun üzerinde inşa edilen bu mermer yapının ziyaretçileri üzerinde gerçekten de büyüleyici bir etkisi var.
LaCorniche: Kazablanka yeni ile eskinin, klasik ile modernin iç içe geçtiği son derece ilginç bir şehir. Özellikle sahil kesimi şehrin en hareketli bölgesi. Burada birçok restoran, cafe ve bar günün her saatinde açık ve ziyaretçilerini bekliyor… Corniche ismi verilen uzun sahil şeridi aynı zamanda birçok plaja da ev sahipliği yapıyor… Atlantik okyanusu kıyısında yer alan bu plajlar akşam gün batıncaya kadar tıklık tıklım dolu. Ayrıca size bir tüyo verelim, güneşin batışını seyretmek için belki de Kazablanka’nın en güzel noktası…
Morocco Mall: Korniş denen sahil şeridini bitirince, geçtiğimiz ay tamamlanan ve Kazablankalılar’ın hizmetine açılan devasa alışveriş merkezi Morocco Mall’a geliyoruz. 250.000 metrekare üzerine inşa edilen bu üç katlı bina aynı zamanda Afrika kıtasının en büyük alışveriş merkezi ünvanına sahip.. Dünyaca ünlü birçok markalaya ev sahipliği yapan Morocco Mall içinde bir milyon litre su barındıran aquadream isimli bir akvaryumu da barındırıyor… 360 derecelik görüş açısına sahip akvaryumda 40 farklı balık türü var.
LaFibule: Fas aynı zamanda muazzam lezzetleriyle damak tadınıza da hitap eden bir ülke. Kazablanka şehrinde gerçek Fas yemeği yemek için herkesin bize söylediği tek bir adres vardı; restoran “La Fibule”… Atlantik Okyanusu kıyısında deniz fenerinin hemen altında yer alan bu geleneksel restoran şehrin en ünlü lezzet noktası… Geleneksel bir dekorasyona sahip bu restoran Fas mutfağının iddialı yemeklerinden erikli, bademli kuzu etli tajin ve sebzeli kuskus ile meşhur olmuş ve ününü de sonun kadar hak ediyor… Yolunuz Kazablanka’ya düşerse bu enfes lezzetleri tatmanızı şiddetle öneriyoruz…
BÜYÜLÜ MARAKEŞ
Atlantik kıyısındaki Kazablanka’dan güneyde yer alan Marakeş’e gitmek için şehrin en önemli tren garı olan Casa Voyeur ‘un yolunu tutuyor ve yaklaşık üç saat süren bir tren yolculuğunun ardından Marakeş’e varıyoruz… Daha ilk bakışta Marakeş’in Kazablanka’dan oldukça farklı bir şehir olduğunu söylenebilir. Her şeyden önce Marakeş tam bir turistik merkez… Fas’ın en yoğun turist çeken bölgesi hava koşullarının da uygun olması nedeniyle yılın 12 ayı ziyaretçi neredeyse sayısı hiç azalmıyor.
Koutoubia: Şehri gezmeye başladığımızda gözümüze ilk çarpan şey Koutoubia Camisi’nin büyük minaresi. Bu devasa yapı şehrin hemen hemen her yerinden görüldüğü için labirenti andıran marakeş sokaklarından kaybolmamak için büyük bir yardımcı. 12. Yüzyıldan kalma bu yapı şehrin en önemli sembolü olarak kabul ediliyor. Caminin etrafında da Koutoubia bahçeleri yer alıyor. Şehrin surlarının hemen dışındaki bu bölge turistlerin en çok rağbet ettikleri yerlerden…
Djemaa El Fna: Marakeş’e gidenlere sorarsanız hemen hemen herkes size ilk olarak aynı yerden bahsedecektir. Djemaa El Fna meydanı… Surların içinde, eski şehirde yer alan bu meydan Marakeş ruhunu en iyi hissedebileceğiniz nokta… Bu meydan başlı başına yaşayan bir organizma gibi ve hareket günün hiçbir saati eksik olmuyor. Başınızı çevirdiğiniz an ustasının enstürmanından çıkan nağmelerle dans eden bir kobra, boynunuza dolanmaya çalışan bir şempanze ya da Atlas Dağları’ndan gelen otantik yerel dansçılar görebilirsiniz. Fakat aman dikkat, yolda yürürken gözünüzün ucuyla dahi bakarsanız sizden para alana kadar peşinizi bırakmayacaklar.
Eski Çarşı: Marakeş’e gittiğinizde alışveriş yapmadan durmanız imkansız, çünkü meydanın arka bölümünden başlayan ve sur içindeki eskişehir’in neredeyse tamamını oluşturan çarşı kısmı hem ürün çeşitliliği hem de uygun fiyatlarıyla insanı içine çekiyor. İstanbuldaki kapalı çarşıyı andıran, daracık sokaklardaki dükkanlardan son derece ucuza aklınıza gelebilecek her türlü yerel ürünü bulmanız mümkün. Özellikle deri işçiliği konusunda çok başarılı olan Marakeş’in deri dükkanlarına uğramanızı da şiddetle tavsiye ediyoruz.
Şehrin modern yüzü: Marakeş egzotik ile modernin bir arada bulunduğu bir şehir… Surların dışına çıktığınızda ortam hemen değişiyor ve sizi son derece modern bir batı şehri karşılıyor… Özellikle Beşinci Muhammet Caddesi üzerinde şık restoranlar, cafeler ve dünyaca ünlü markaların mağazalarına rastlamanız mümkün…
Jardin Majorelle: Marakeş şehrinin mutlaka görülmesi gereken noktalarından bir diğer ise Jardin Majorelle. Yaklaşık yüzyıl önce Fransız sanatçı Jaacques Majorelle’in dizayn ettiği bu 13 dönümlük botanik bahçe, içindeki renkli yapı ile birlikte gerçekten de oldukça göz alıcı. Bahçenin bir diğer özelliği de Cezayir asıllı Fransız tasarımcı Yves Saint Laurent’in mezarı olarak kabul edilmesi. 1947’de aldığı bu bahçeye büyük bir tutkuyla bağlı olan tasarımcının vasiyeti gereği 2008 yılındaki ölümünün ardından külleri bu bahçeye serpilmiş…
Djemaa El Fna: Eğer Marakeş’te yerel lezzetler tatmak istiyorsanız hedefiniz Djaama El Fna meydanı olmalı.. Meydan aynen gündüz olduğu gibi akşamları da şehirdeki turistlerin hemen hemen hepsinin uğradığı bir buluşma noktası oluyor ve meydandaki açık pazar ilginç lezzetler denemek için ideal nokta. Salyangoz haşlamasından, yerel meyve sularına, bilimum et çeşidinden, egzotik kuruyemişlere kadar mutlaka damak tadınıza göre bir lezzet bulabilirsiniz…
2 Comments
Cok guzel gidilecek yerler. En kisa zamanda gitmek istiyorum Fas’a 🙂
Fas’tan daha fazla masalsı fotoğraf için “Akdeniz’in Işığı Fas” yazısını da tavsiye edebilirim: livelovethank