Sabah erkenden kalkıp hazırlandım. Dün bir çift hostele gelip bizle görüştü. Onlar da Uluru’ya gitmek istiyorlarmış, ancak araç kiralama ücretini değil de sadece yakıt için ortak olabileceklerini söylediler. Ben bunu kabul ettim, ancak sabah fikir değiştirip otostop yaparak gideceklerini belirten bir mesaj attılar. Saat 8 gibi Benjamin’de geldi, tanıştık.
Araç kiralama işlemini internet üzerinden bir aracı şirket ile yaptım. Bu şirket, araç kiralama şirketi otolarını, onlardan hem daha ucuza hem de sınırsız kilometre vererek kiralıyor, ancak teslim alacağımız aracı saat 12:00’dan sonra alabiliyorsunuz. Normalde şirketler her gün için 100 km veriyorlar ve yaptığınız her ek kilometre için 0.28$ ek ücret talep ediyorlar.
Saat 12 gibi, iki günlüğü kişi başı 75$ olan aracımızı Budget araç kiralama şirketinde gerekli ödemeleri yapıp aldıktan sonra 3 kişi olarak 450 km uzaklıktaki “Red Center” olarak adlandırılan Outback Australia, Uluru’ya doğru yola çıktık. İki saatlik sürüş sonrası Erlunda’da yakıt aldık. Bu çöllerde yakıt deponuzun hemen her zaman dolu olması öneriliyor. Yolda hemen hemen hiç viraj yok ve dümdüz, gökyüzündeki beyaz bulutlar, yeşil ağaçlar ve kırmızı toprakla ahenkli muhteşem bir manzarayı izleyerek yol alıyoruz.
İlk önce oldukça süratli araç kullanmama rağmen saat 3:30 sonrası yavaşlamak zorunda kaldım. Bu saatler kanguru ve wallabylerin genelde aktif oldukları saatler olduğundan riske girmemek için daha kontrollü ve yavaş kullandım. Yol kenarlarında araçların ezdiği kanguruları sıkça görebiliyorsunuz. Yine bu yörede çölde yaşayan vahşi develer de araçlar için tehlike arz ediyorlar. Uluru ve Kata Tjuta’dan daha yaşlı olup sıklıkla da onlarla karıştırılan Mount Conner dağı izleme noktasında mola verdik. Özel bir arazi üzerinde olduğundan ancak özel turlarla ziyaret edilebiliyor. Nihayet saat 5 gibi gün batımından önce Uluru-Kata Tjuta National Park girişini olduğu Yulara’ya vardık.
Ulusal park girişinde kişi başı 25$ olan üç günlük ziyaret ücretini ödedikten sonra nihayet parkın içerisindeydik ve kısa bir süre sonra tüm görkemi ve kızıl görüntüsüyle Uluru karşımızdaydı. Gün batımına yakın olan bu saatlerde çok sayıda ziyaretçi Sunset lookout olarak adlandırılan otoparkı doldurmuş ve heyecanla kayayı izliyor. Gün ışığının açısına ve saatine göre bu kaya farklı renkler alıyor,
griden, kahverengiye ve nihayet siyaha dönen renkler. Bu saatler, yani gün batımında ise olabilecek en kızıl rengi aldığından muhteşem bir görüntü sergiliyor. Çalı ve bitkilerle kaplı çöl toprağı yeşil, gökyüzü mavi ve ikisi arasındaki Aborjinlerin bu kutsal kayası ise kızıl bir renk sunuyor. Bir müddet mola verip bizde kalabalığa karışıp, bu büyülü görüntüyü izleyip fotoğraf çektikten sonra tekrar aracımıza atlayıp kayanın etrafındaki araç yolunu kullanarak bir daire çizdik ve hemen kayanın dibinde olan otoparka geldik. Doğrusu insan farklı hissediyor. Karşınızdaki bu görkemli kaya sanki uyuyormuş da, sanki canlıymış hissi uyandırdı bende. O parlak kırmızı rengi gidmiş, yerinde kahverengimsi bir renk vardı şimdi.
Hava kararmadan oradan ayrıldık, önce Yulara’ya dönüp camping alanının ücretlerini öğrendik. Kişi başı 17$ olan ücreti ödemeye niyetimiz olmadığı için kendimizi ulusal parkın dışına attık. Park sınırları içerisindeki bu ücretli yerler veya hostel ve oteller dışında konaklamak yasak olduğundan, biz de kampın hemen dışında çalılıklar arasında bir kamp yeri bulduk kendimize. Güneş battıktan sonra hava hızlıca soğumaya başladığında hızlıca ateşimizi yakıp çadırlarımızı kurduk.
En son sanırım 2004 yılında, İzmir Bozdağ’da, eksi 10 civarında bir havada kar üzerinde kurduğumuz bir çadırda kamp yapmıştım. Sıcak seven biri olarak benim için soğuk havada kamp yapmak zordu, ancak burası farklı. Gündüzün 20 dereceler civarında olan hava sıcaklığı kamp yaptığımız saatlerde 5 derece civarında. Ateşimizin etrafına kurulup bir şeyler atıştırdıktan ve bolca sohbetten sonra gece 10 gibi çadırıma geçtim. Soğuk, gerçekten soğuk. Yeni Zelanda’da almış olduğum şişme yatağımı hazırlayıp, uyku tulumumla birlikte nispeten konforlu bir uykuya kendimi bıraktım. Yarın uzun ve yorucu bir gün beni bekliyor olacak.
Kemal Kaya
Kaynak: Yolda Olmak