Teknoloji çağı bir zamanlar ‘gelişmemiş’ olarak nitelendirilen bir dizi kenti ön plana çıkardı. Bu kentler iş dünyasına sundukları kolaylıklarla dikkat çekiyor…
Artık iddialı bir teknoloji şirketi kurmak için illaki Silikon Vadisi’nde olmanız gerekmiyor. Internet sayesinde şirketinizi her yerde kurabilirsiniz. Bir zamanlar iş dünyasının dümen suyunda kalan kentler, yeni ekonomide çok farklı bir noktadan avantaj yakalamayı başardılar. Örneğin Nairobi, Lagos gibi kentlerde eskiden sabit telefon hattı bağlatmak için yıllarca bekleniyordu. Şimdi bu kentler, neredeyse sabit telefonu bile görmeden mobil iletişime geçti. Teknoloji, eskinin geri kalmış kentlerine çağ atlattı.
Teknolojinin egemen olduğu yeni ekonomide varlık gösteremeyenlerin geleceği olmayacağını anlayan kentler, yatırımlarını daha düşük maliyetli mobil iletişime kaydırdı. Okullara ve bankalara kolay erişimin sağlanamadığı ortamlarda e-ticaret ve eğitim teknolojilerinin sunduğu fırsatları yakalamak mümkün değil. Günümüzde bir iş başlatmak için geniş, pahalı ofislere, etkileyici mobilyalara, kablolu iletişim hatlarına, kalabalık bir personele gerek duyulmuyor. Artık ihtiyaç duyulan üç ana unsura bakılıyor: İşlevsel bir eğitim sistemi, yasalar ve yürürlüğü, sermayeye kolay erişim, işte bu üç unsuru başarıyla bir araya getirebilmiş kentler…
HO CHİ MİNH CITY (VİETNAM)
Eskiden adı Saygon’du. 1955-1975 arası Güney Vietnam’ın başkentiydi. Kapitalist güney, komünist kuzeyle savaşıyordu. ABD’nin yardımına rağmen savaşı kaybettiler. Kuzeyle güney birleşti. Ancak aradan geçen 4ü yılda komünizm de çöktü ve Ho Chi Minh City, bir anda büyük sermaye çevrelerinin göz bebeği oldu. Ho Chi Minh, son komünist liderdi. Bu nedenle kente hala Saygon diyenler çoğunlukta. Bugün birleşik Vietnam’ın ekonomi merkezi konumunda. Ülke topraklarının binde 6’sını kaplamakla birlikte, gayrisafi ulusal hasılanın yüzde 22’sinde, endüstriyel üretimin yüzde 35’inde payı var. Ülke genelinde kişi başına gelir bin doları biraz geçerken, Ho Chi Minh City’de 2 bin 850 dolar.
NAİROBİ (KENYA)
Kenya’nın yerli kabilelerinden Maasai’ler bölgedeki bir nehi-re ‘soğuk su’ anlamında Nairobi diyordu. 1899’da İngilizlerin kurduğu kente de aynı adı verdiler. Bölgede ‘Güneşin Yeşil Kenti’ olarak bilinen Nairobi, Afrika’nın en büyük borsasına sahip. Londra Borsası, daha 1953 yılında Nairobi Borsası’m, resmi denizaşırı borsa olarak tanımıştı. 21’inci yüzyılın başlarından itibaren de uluslararası büyük şirketlerin karargah kurduğu bir kent halini aldı. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere pek çok yardım kuruluşu da burada faaliyet gösteriyor. Afrika’daki büyük şirketlerinin üssü de Nairobi’de. Kent merkezini gökdelenlerin kapladığı Nairobi, tekstil, inşaat, işlenmiş besin ve meyve suyu sektörlerinde hayli iddialı.
BANGALORE (HİNDİSTAN)
Hindistan’ın üçüncü büyük kenti. Ülkenin önde gelen enformasyon teknolojisi ihracatçısı. Bu nedenle ‘Hindistan’ın Silikon Vadisi’ olarak da tanınıyor. Tek başına ülke ekonomisine 18.5 milyar dolarlık katkı sağlıyor. Geçen yılki ihracatı 15 milyar dolardan fazlaydı. Amerikan Forbes dergisi tarafından, önümüzdeki on yılın en hızlı büyüyecek üç kentinden biri olarak gösterilmişti. Bin 500 dolarla, kişi başına düşen geliri çok fazla sayılmasa da kentte on binden fazla dolar milyoneri, 60 bin kadar da süper zengin bulunuyor. Hindistan’ın teknoloji ihracatındaki payı yüzde 35 olan Bangalore, aynı zamanda ülkenin 280 kadar biyoteknoloji şirketinin yüzde 48’inin faaliyet gösterdiği bir merkez.
SANTİAGO (ŞİLİ)
Şili’nin başkenti ve en büyük yerleşim birimi. 1541’de koloni döneminde kurulan oldukça eski bir kent. Fakat 1980’lerden sonraki ekonomik gelişmeler, kenti modern bir metropol yapmış. Birkaç büyük üniversiteyi bünyesinde barındırıyor. Karayolu ağı, pek çok Avrupa ülkesine parmak ısırtacak kadar mükemmel. And Dağları, kentin havalanmasını önlediğinden hava kirliliği tek sorun. Ülkenin sanayi ve finans etkinliklerinin yüzde 45’i Santiago’da oluyor. Güçlü ekonomisi, ABD’den ve Avrupa’dan iş gücünü Santiago’ya çekiyor. Aynı zamanda Şilinin perakende başkenti. Gerek yerli, gerek yabancı her tür markayı burada uygun fiyata bulmak mümkün. Çevredeki çiftlikler ise Santiago pazarlarına organik ürün gönderiyor.
DAKAR (SENEGAL)
Senegal’in başkenti. Coğrafi konumu açısından şanslı bir nokta. Atlantik ve Afrika-Avrupa ticaret yollarının uğrak limanı olmanın avantajından yararlanıyor. 2.5 milyon nüfuslu, oldukça hareketli bir ticari merkez. İngiltere Premier League’de top koşturan Vieira, Evra, Cisse gibi futbolcular, yine Avrupa takımlarında oynayan onlarca ünlü basketbolcu Dakar’lı. Hatta Fransa cumhurbaşkanlığı için aday olan, gönül maceralarıyla adından çok söz ettiren kadın politikacı Segolene Royal da Dakar doğumlu. 1872’de bir Fransız komünü olarak tanınmıştı. 1885’te demiryoluyla diğer önemli merkezlere bağlanınca ekonomik gücü daha da arttı. 1959-1960 arası kısa ömürlü Mali Fe-derasyonu’nun merkezi olan Dakar, daha sonra Senegal’in başkenti oldu.
MANİLA (FİLİPİNLER)
Filipinlerin başkenti ve Quezon City’den sonra ikinci büyük kenti. 12 milyon nüfusu var. Bu da Manila’yı dünyanın nüfusu en yoğun kentlerinden biri yapıyor. Kilometrekareye 27 bin 800 kişi düşüyor (Tokyo’da bile bu rakam 10 binden az). Banka, finans, perakende, nakliyat, turizm, gayrimenkul, geleneksel medya, yeni medya, reklamcılık, hukuk hizmetleri, muhasebe, sigorta, tiyatro, moda ve sanat endüstrilerinin merkezi. İş yerlerinin çoğu BPO sistemine ayrılmış. BPO (Business Process Outsourcing), bir tür dış kaynaklı iş uygulamaları. Özellikle enformasyon teknolojisinde görülüyor ve operasyonlarla sorumluluklar üçüncü tarafa devrediliyor. Filipinler bu alanda Hindistan’ı 2012 yılında geçti. O yıl elde ettiği gelir ise 22 milyar dolardı.
LAGOS (NİJERYA)
Nijerya’nın önemli limanı, Afrika’nın en hızlı büyüyen ikinci, dünyanın yedinci kenti. Resmi nüfusu 17.5 milyon. Fakat nüfusun 21 milyondan fazla olduğu düşüncesi hakim. Buna rağmen sadece ülkenin değil, Afrika’nın en yüksek yaşam standardı olan kentlerinden biri. Petrol ihracatının neredeyse tamamı bu limandan yapılıyor. İhracatının gayrisafi ulusal hasıladaki payı yüzde 14, döviz girdisindeki payı ise yüzde 90. Fakat Nijerya ekonomisi, sadece petrol anlamına gelmiyor. İletişim teknolojisinden müzik ve film endüstrisine kadar pek çok alanda söz sahibi Lagos. En çok vizyona sokulan film alanında Hindistan’dan sonra ikinci sırada. Beatles üyesi Paul McCartney, ‘Band on the Run’ albümünü 1973’te Lagos’taki EMİ plak stüdyosunda kaydetmişti.
LİMA (PERU)
Peru’nun başkenti. 1535’te Ispanyollar tarafından kuruldu. 1551’de Amerika kıtasının en eski üniversitesi burada açıldı. Bu üniversite, 463 yıldır kesintisiz eğitim veriyor. Latin Amerika’nın en önemli finans merkezi de burada. Kent çevresinde yedi binden fazla fabrika ve atölye var. Bu işyerleri, Peru’nun sanayi üretiminin üçte ikisini gerçekleştiriyor. Sanayileşme 1930’larda başladı. Peru’nun gayrisafi ulusal hasılasının yüzde 55’ine Lima katkı sağlıyor. İşsizlik oranı yüzde 7’nin altında. Geçtiğimiz yıllarda yüzde 9’luk büyüme oranı yakalamış olan kent, petrol, çelik, gümüş, pamuk, şeker, kahve gibi ürünlerin ticaretiyle tanınıyor.
HONG KONG (ÇİN)
Herkes 1997’de İngiltere’nin Hong Kong’u Çin’e devretmesinden sonra rejim değişikliği olacağından ve artık bu kentte iş yapılamayacağından korkmuştu. Oysa Çin, ‘altın yumurtlayan tavuğu’ kesecek değildi. Burayı ‘Özel idari Bölge’ ilan etti ve iş dünyasının çalışma şeklini aynen korudu. Şimdi değilse bile ilk kurulduğu yıllarda güzel kokan bir limanmış. Bu nedenle ‘güzel kokulu liman’ anlamında Hong Kong demişler. Hizmet ekonomisinin, serbest ticaretin ve düşük vergilerin cenneti olarak biliniyor. 1960-1997 arası rekorlar kırmıştı. Gayrisafi iç hasılası 180 kat, kişi başına gelir 87 kat artmıştı. Dünyanın yedinci büyük borsasma sahip Hong Kong, en kolay iş yapılan kentler listesinde Singapur’dan sonra ikinci sırada.
TEL AVİV (İSRAİL)
İsrail’in Kudüs’ten sonra ikinci en kalabalık kenti. Ortadoğu’nun da Dubai’den sonra ikinci büyük ekonomisine sahip kenti. 1909’da kuruldu. Daha eski olan liman şehri Yafa’dan daha hızlı büyüdü. Ülkenin ekonomik etkinliklerinin yüzde 17’si Tel Aviv’de gerçekleşiyor, işsizlik oranı yüzde 4.4. Amerikan Newsweek dergisi tarafından ‘teknolojinin filizlenen merkezi’, İngiliz The Economist dergisi tarafından da ‘Minyatür Los Angeles’ olarak tanımlanmıştı. İsrailli milyarderlerin onda sekizi Tel Aviv’de yaşıyor. Bu nedenle kent yaşamı, son derece pahalı. Sadece 2013 yılında 700 ileri teknoloji şirketi kuruldu. En yenilikçi kentler sıralamasında New York’tan bile ileride. Yüksek teknoloji şirketlerinin bir arada bulunduğu ‘Kiryat Ati-dim’ bölgesi 1972’de oluşturulmuştu.
Kaynak: My Fikirler