Bundan tam 4 yıl önce Kapalı Çarşı turlarımızda, Eminönü’ne inerken gizlice sızdığımız acınası durumda bir bina vardı. Birisi 17. yüzyılın sefaletini buraya kusmuş gibiydi. Aslında çeşitli sebepleri var diyebiliriz. Bunlarda en üzücü kısmı, Mahmutpaşa Çakmakçılar Yokuşu‘nda kalan Büyük Valide Han’ın geçirilen evrimden nasibini iyi yolla alamıyor olması.
Büyük Valide Han Sultan I. Ahmet’in eşi Kösem Sultan tarafından inşa edildi. Burası ortasında yer alan Iranlılar Şii Mescidinden de anlaşılacağı üzere, uzun yoldan gelen zanaatkarlar ve tüccarlar için kuşkusuz kusursuz bir handı.
Yüzyıllar boyunca sıkça el değiştirmesi ile var olan potansiyelini kaybetmeye başladı. Atölye sahipleri, atölyelerinin yeteri genişlikte olduğunu düşündüklerinden odacıkları ikiye hatta üçe bölüp başkalarına satmaya başladılar. Böylece günümüze dek uzanan süreçte 400’den fazla sahibi bir han oldu bugün Büyük Valide Han. Dolayısıyla restorasyon gibi bir seçenek hayalde kaldı.
“Beni öldürmeyen güçlendirir.” sözünün ise burası için yanlış anlaşıldığını görüyoruz bugün.
4 yıl önce diyordum, ilk Kapalı Çarşı turumu yapmak için aldığım eğitimi hatırlıyorum. Doç. Dr. Deniz Esemenli -rehberliğimdeki büyük etkisini yabana atamam asla- ısrarla ve ısrarla turlarda çatılara çıkmamızı istemiyordu. Asla unutmayacağım; “Tarihin üstüne basılmaz!” diye ısrar ediyordu. Bu onun bir nebze haklılığı bir nebze de dik kafalılığı -aman hocam yanlış anlamayın- gibi algılanabilirdi. Ancak ne demek istediğini zamanla görüyorum.
(Bu arada söylemeden edemem Deniz Esemenli, hanın girişindeki dükkanlara selam vermeden geçmez. Hani bir zahmet illa ki gidecekseniz Valide Han‘a, dükkanlara bir uğrayın, selam verin, hatta meraklıysanız alışveriş de yapın.)
Turlardan arta kalan zamanlarda ya da vaktim varsa yabancı misafirlerimle içeceklerimizi alıp gelir, yoldayken kapının görevlisi Mehdi Abi’yi arardık ki kapıyı açsın. Malum, orada olmayabilirdi. Bu dönemler 1 Lira giriş ücreti diye bir şey yoktu! Biz gönlümüzden ne koparsa verirdik.
Zira en son ziyaretlerimden birisinde ziyaretçilerin “1 Liraydı, değil mi?” diye sorup, sayarak bozuk para verdiğini görünce resmen içim acıdı…
Biz hanın esnafınızı, kedilerini, tarihini, geçirdiği zamanı Mehdi Abi’den, Alaaddin Abi’den öğrenirken, şimdi bu genç gezginlerin meraksızca “para tüm kapıları açar” hevesiyle uğradıkları ve fotoğraf çektirip kendi tanıtımlarında kullandıkları destinasyonu hırpaladıklarını görmek çok acı.
James Bond sağolsun, onlar motosiklet kullanıyorsa biz de zıplarız mantığıyla kubbelerin üstünde zıplayan gençler de cabası.
Gün ortasında uğradığımda hani o meşhur köşede kalan kubbenin üstünde zıplayan bir yabancı gördüğümde uyarmaya çalışıyorum, ama bir Türk olarak kendi tarihinin üstünde zıplayan bir halk görmek… Cümlenin sonunu getiremediğim gibi, uyaramıyorum bile.
Şimdi eminim bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen ben yine bir yerlerde başka araştırmalar yapıyor olurum ama belli ki meraklısınız, ilgilisiniz, araştırmaya, okumaya heyecanlısınız, o zaman bayrağı rahatça devredebilirim; Lütfen tarihinizin üstünde “zıplatmayın”.
Başkaları gelip bu muhteşem, mistik, esrarengiz hana kendilerince bir çözüm getirmeden, biz burayı koruyabiliriz, değerini anlayabilir, esnafıyla ve ibadete gelen halkla sohbet edebilir, biz hak ettiği değeri verebiliriz.
4 Comments
Ülkemiz kültürünün bu şekilde dejenere edilmiş bakışlar ile hiçselleştirilmesinden çok tiksiniyorum..
Restorasyon adı altında yapılan, manipülatif ve gereksiz ve restorasyon mantığına aykırı eklemeler ile yapının değerinin ve bütünlüğünün bozulması kısmını hiç hesaba katmasak bile, kültürel olarak gerçekten değerlerimize gerektiği özeni ve inceliği gösteremiyoruz..
Göstermelik sevgi gibi ayakların altına alınmış değerler ile eş tutmamızı saymazsak..!!
İsmi meşhur rehberler zıplama turları düzenliyorlar şimdi 🙁
YURDUM İNSANI. Ne desek, yeridir. Tahrip edenlerin, İran’lı tüccarlar olmadığı kesin…
Milli bilinç ve kültür seviyemizi ortaya koyduğu için bu tür yaşanmışlıklara verdiğimiz değeri lütfen yadımsamayın.
Biz böyle bir ırkın ahfadıyız. Umarım, dilerim, özlerim, inşaallah, maşaallah, ümit ederim, zaman içinde öğrenebiliriz.
Üzerinde zıplayanların ve Leonardo Da’Vinci’nin çizimlerini aratmayan ressamlarımızın, OKUMADIKLARINA emin olduğum bir makaleye neden yorum yazdığımı epey düşünmem gerekti. Bir şey yapıyor olmanın tesellisi zannediyorum. :)))
Sevgilerimi kabul edin lütfen.
Hafta sonları acikmi acaba