NASA ve Uber, araç çağırma servisleri devi firmanın, 2020 yılına kadar uçan taksilerden oluşan bir filoyu hizmete sunmaya yönelik planlarının uygulamaya konabilmesini sağlayabilmek için işbirliğine giderek çalışmalar yürütecek. İlgili çalışmalarda, NASA’nın Urban Air Mobility (UAM) olarak bilinen ve kent içi hava trafiği senaryolarını düzenlemeye yönelik programının kaydettiği ilerlemelerden yararlanılacak.
Uber, ihtiyaç duyulacak olan Hava Trafiği Yönetimi (Air Traffic Management – ATM) altyapısının geliştirilmesi için NASA’yla yaptığı bu işbirliğini, geçtiğimiz haftalarda Lizbon’da düzenlenen Web Summit’te duyurdu.
UAM programı, özel olarak Uber’in araç hizmetleri için tasarlanmadı. Bu program daha ziyade, NASA’nın yakın gelecekte alçak hava sahalarının yönetimi için bir yöntem geliştirmek adına Amerikan Federal Havacılık Kurulu (FAA) ve araştırma kuruluşlarıyla birlikte çalışmaya yönelik iddialı bir planının gelişimi olarak görülüyor. Böylesi bir yöntem, özellikle Amazon gibi perakende devlerinin drone’lar ile kargo teslimatı yaptığı; medya ajanslarının, acil yardım ekiplerinin, film yapım şirketlerinin ve hobi sahiplerinin çeşitli amaçlarla drone’ları kullandığı ve dikey kalkış ve iniş becerilerine sahip uçak (VTOL) hizmetlerinin popüler hâle geldiği bir gelecek tahayyülünde önemli bir yer tutuyor.
Mücadele edilmesi gereken güçlük ise alçak uçuş yapan tüm bu araçların, asgari düzeyde insan müdahalesiyle kendi rotalarında ve birbirlerine göre güvenli bir mesafede kalmalarının sağlanması olarak ortaya çıkıyor, ancak NASA yetkilileri, bunun gerçekleştirilebileceği inancını taşıyor ve ajansın, ilgili tüm Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmek için gerekli uzmanlığa ve bilgi birikimine sahip olduğunu belirtiyor.
Halihazırda altı yıldır geliştirilmekte olan programa, 2011 yılında, Amerikan hava sahasındaki yüzlerce daha büyük drone’un güvenli bir biçimde yönetilmesini sağlamak için başlatılan İnsansız Hava Aracı Sistemlerinin Ulusal Hava Sahası Sistemine Entegrasyonu Projesi’nin hayata geçirilmesiyle start verilmişti. Daha küçük drone’ların satışlarında yaşanan patlamanın ardından NASA, 2015 yılında, alçak hava sahasının daha kalabalık hâle gelmesiyle birlikte küçük drone’ları güvenli duruma getirecek teknolojileri ve prosedürleri tespit eden İnsansız Hava Aracı Sistemleri Trafik Yönetimi (UTM) projesini başlattı. Bu alandaki araştırmalar kırsal alanlarda başladı, ancak araştırmaların kapsamı son varanda, Uber’in planlanan hizmetlerinin hayata geçirilmesi açısından kritik önem taşıyan şehir merkezleri için genişletilecek.
Bu proje açısından aşılması gereken kimi engeller bulunuyor. Bunların arasında otonom araç sistemleri için güvenlik sertifikasyonuyla ilgili bir yöntemin belirlenmesi, gürültü etkisinin araçtırılması, siber güvenlik korumasının sağlanması, hava sahasında mobilitenin sürdürülmesi ve diğer bazı teknik ve düzenlemelerle ilgili güçlükler bulunuyor. NASA yetkilileri, ajansın FAA ve sektör ile birlikte çalışarak bu güçlükleri aşabileceği kanısını taşıyor.
Uber’in Dallas, Dubai ve Los Angeles’ta ilk uçuşları 2020 yılında ve şehir içi hizmetleri 2023 yılında başlatmaya yönelik planları, özellikle VTOL geliştirme programlarının mevcut durumu göz önüne alındığında belki biraz fazla iddialı görünüyor olabilir. Ancak Uber, bu sürece oldukça yoğunlaşmış bulunuyor.
Şirket, tam kapsamlı teknoloji ve altyapı ile ilgili birtakım çıkarımlara, geçtiğimiz Ekim ayında yayınlanan resmi bir raporda yer verdi.
Reuters ise Uber’in gelecekteki uçan taksi filosunu yönetmek adına yazılım geliştirme çalışmaları için Aurora Flight Sciences ile, uçan taksi hizmetlerinde kullanılabilecek olan ve elektrik ile çalışan VTOL hava araçları geliştirmek için ise Embraer, Mooney, Bell Helicopter ve Pipistrel Aircraft firmalarıyla birlikte çalışmakta olduğunu bildirdi.