Kahvaltılar
Bir iki sefe otelde kahvaltı etsek de genelde muhteşem “empanadas”lar tercihimiz oldu sabahları. Örneğin Tigre’de içleri tavuklu, etli, jambonlu pay ve poğaçalar (empanadas aslında poğaça şeklinde olanı), kahvelerle birlikte 97 Arjantin pesosu tutmuştu. Her iki ülkede de arada atıştırmalık olarak da faydalandığımız poğaçalar enfes. Sokakta içerisinde bu derece çok et olan yiyecekler ancak Güney Amerika’da var, Brezilya’da da ziyadesi ile memnun kalmıştık.
Punta del Este’de de yemek satan bir marketten enfes pay ve empenadaslardan alıp deniz kenarı keyfi yapmıştık. En iyilerini ise Buenos Aires’de, sorduğumuz kişilerin oralara gitmeyin demelerine rağmen gittiğimiz Feria de Mataderos festivalinde yedik. Çok keyifli vakit geçirdiğimiz karnavalda empanadasın kızarmış halini satan birileri vardı. Etli, tavuklu ya da jambonlu seçebiliyorsunuz. İncecik çıtır hamurun içinde, fırında pişmiş halinden daha lezzetli oluyor
Gün Ortası
Hazır yemek ve sandviç bolca var marketlerde. Sandviçlerin içerisinde genelde ekmeğin 3 katı boyunda kızarmış et oluyor, bazen de içerisinde top yumurta dahi olan jelatinli salam dilimi benzeri şeyleri tercih ediyorlar. Hazır, paketlenmemiş yemek satanlarda bolca kızartma bulmak mümkün, et, balık, tavuk. Domates dolması, sebzeli balık sarması gibi alternatif yiyecekler de mevcut.
Arjantinlilerin gün arası atıştırmalık olarak deli gibi tükettiği Havannas marka tatlıdan da tattık, üstelik 10 pesoya. Halley gibi çikolata kaplı bisküvi arası kremayı neden bu kadar seviyorlar anlamadık, hiçbir numarası yoktu.
Pizzaların da bizimkilerden hayli farklı olduğunu söylemeliyim, sanki ramazan pidesi üzerine malzeme koyup tekrar fırınlanıyor hissi yaratıyor. Yani hamuru oldukça kalın ve pişkince. Özellikle rokforlu olanı son derece güzeldi, oldukça da iri kıyım olmalarına rağmen silip süpürdük. Hesap 325 Uruguay pesosu tuttu Montevideo’da 2 pizza yediğimiz yerde. La Plata’da ki ikinci pizza tecrübesi ise berbattı, 45 dakikada servis edilebildi ve kötü idi. Canım sandviç ve empanadaslar varken pizza macerasına girmeye değmez.
Sandviçlerin sadece soğuğu yok elbette. Sokaklarda dolanırken, genelde eski binaların avlularından ızgara kokuları alınıyor. Birkaç sandalye atmış, bir dolapta bira soğutmuş ve kocaman bir mangal açmış ayaküstü atıştırmacılar var. Benzerlerinin büfe halli olanları da var. Izgaralarda bolca şişman sosis ve iri parça et oluyor, ekmek arası bir sosis ya da bir dilim et almak mümkün. Ortada bir yerde masa üzerine bir sürü sos tüpü koyuyorlar. İspanyolcası olmayan bir çift olarak ancak temel olanları anladık, ketçap, mayonez, acı sos, rokfor sos, daha başka türlerde vardı.
Hamburger konusunda dikkatli olmanızı öneririm, buralar hamburger için doğru yer değil. Punta del Este’de menüde gördüğümüz “hamburger completo”yu sipariş ettik. İşin içerisine yumurta gireceği hiç aklımıza gelmemişti.
Mate
Mate, özellikle Uruguay’da çok sevilen bir çay. Bu yerel çayı herkes kişisel, genelde ahşap kupasından içiyor. Kupaya bolca çay dolduruluyor, yani yaprakları. Bardağa giren ucu üzeri delikli, elekli bir kaşık şeklide olan metal pipet sokuyorlar ve üzerine sıcak suyu dolduruyorlar. Genelde bir ellerinde bu kap oluyor, o kolun koltuk altlarında ise termos. Akıllarında geldikçe pipetten bir yudum çekip, bardak boşaldıkça da su ilave ediyorlar.
Pizza yediğimiz restoranın menüsü hariç hiçbir yerde yoktu. Orada da ne yazık ki kalmamıştı. Bu konu bir ilginç, herkes içiyor ama çok kişisel etrafta satılmıyor. Montevideo’da otelde görevli Valerie’ye sorduğumuzda da kafelerde falan satılmaz, kişiseldir o dedi. E nasıl tadarız? Ben kendi ekipmanımı getirip yapayım size dedi. Çok mutlu olduk bu teklife, çok isteriz dedik ama sonra hatırlatmaya çekindik. O da ya unuttu ya da üşendi. Seyahatimizden hiç mate içemeden döndük ne yazık ki.
Etler
İki ülke de etleri ile ünlü, biz de bu ünlerini sonuna kadar hak ettiklerini anladık. Kimseden önerisini duymadan, önünden geçerken dikkatimiz çeken Capataz adlı restorana akşam yemeği için girdik daha seyahatin başında. Her ikimizde hayatımızın en lezzetli etini yedik diyebilirim. İkimizin ki de tam istediğimiz gibi pişmişti. Eşim Türk usulü çok pişmiş sever, içerisinde pembe olmayacak. Bu usul bana normalde kuru gelir, benimki tam istediğim gibi suluydu ancak eşiminki gibi çok pişmiş istesem de sıkıntı olmayacakmış. Onun ki de sulu tutulmuştu, sulu etle tanışan karım kendinden geçti. Bira ile beraber 300 peso tuttu iki et (yaklaşık 37 dolar).
Capataz’dan o kadar memnun kaldık ki seyahat sonuna doğru gecenin 11’inde tekrar gittik. İlk gidiş kadar etkilenmesek de yinen memnun kaldık.
En iyilerden biri de Montevideo’da idi. Otel görevlisinin önerdiği, İngilizce menüsü olmayan restorana gittik. Garsonla bir şekil anlaştık, diğer masalardan birinde gördüğümüz karışık tabağı istedik. Anlaşamamışız, kocaman iki kişilik tek parça bir et geldi. İşin güzeli kalın bölümü benim keyfime, daha ince bölümü eşimin keyfine göre idi, yanına patates ve bira.
En pahalısı yine Montevideo’da idi. Tripadvisor’ın bir çok öneri lokantasının olduğu bir sokaktaki İspanyol restoranına gittik. Akşam yemeği servisine başlamalarına 15 dakika varmış. Oturalım bir masaya bekleyelim dedik, izin vermediler, biz de çıkıp gene bir et lokantasına gittik. Devasa bir tabak karışık et (bitiremedik), şarap ve tatlı 1350 peso tuttu. Tabakta her şey vardı; tavuk, et, sosis, kan sosisi, böbrek, bağırsak.
Böyle bir tabakta elbette tavuk en son düşünülecek olan ama oldukça sulu bırakmayı başarıyorlar, but zaten sıkıntısız oluyor ama göğüs eti de son derece lezzetli. Sosis konusunda yorum yapmaya değmez, kan sosisi ise oldukça farklı, ben çok ağır ve sulu bir tat bekliyordum ama daha çok sakatat gibiydi. Özel bir sevgi duymadım. Bağırsağı ve böbreği kızartmışlar, böbrek enfes olmuş, bağırsak ise bizim kokoreçten kötü. Etin neresi olduğunu ise anlamadım.
Colonia’da da yediğimiz et aynı bölümdü, kaburga olduğunu öğrendik ama bu kadar geniş kesitli kaburga kemiği nasıl olur onu anlamadık. Kemikleri dilimleyerek kesmişler, et biraz sert ama lezzetli.
Tamales
Arjantin yerlilerinin, kovboylarının geleneksel yemeği mısır temelli. Et pişirilip parçalanıyor, mısırlı bir bulamaç hazırlanıyor, tahminen içerisinde soğan da var. Mısır yapraklarının içerisine bulamaç, ortasına et konuyor, güzelce paketleniyor. Buharda pişmeye devam ediyor. Sunum güzel, içerisindeki etler güzel ama genel olarak tatmin edici değil.
Seyahatimizin en meşhur yemek mekanı Montevideo’daki Marcedo del Puerto. Mekan sadece öğle saatlerinde hizmet veriyormuş. Turistik mekanla ilgili okuduğumuz kaynaklar dibinde bulunduğu limana yaklaşan tur gemileri nedeniyle fiyatların oldukça yükseldiğini belirtmişti. Orada yemedik ama sen de iliş bir tabureye diye çağıran etler de vardı tezgahlarda, bu ne yahu dedirtenler de.
Tatlılar
Benim pek tatlıyla ram yoktur, hiç aramam. Burası da çok tatlı odaklı bir ülke değil. En önemli ve özgün tatlıları Dulce de Leche. Aslında karamel ama bizdeki kadar ağır değil, sanki içerisine süt emdirilmiş gibi. Bunu hem tatlıların üzerine hem pişirirken içerisine koyabiliyorlar. Biz yanımıza bir kavanoz alıp geldik.
Krem karamel yaygınlıkla var ama genelde yumurta kokuyor bu tatlı, tatmin etmedi. Yazının başında bahsettiğim Havannas çok yaygın. Onun dışında dondurma, ıslak kek gibi batı dünyasında yaygın olan bilindik tatlar var.
Kaynak: Gezmek Güzel
1 Comment
Sevgili kardeşim çok içten yazmışsın. Canım çekti yahu 🙂