Video tüketiminin son yıllarda müthiş bir ivme kazandığı her sektörden insan için su götürmez bir gerçek. Bu yükselişin gözlerden kaçmayacak bir temel sebebi var; video yazılı materyallere göre çok daha rahat tüketilebilen, kullanıcıları daha az yoran, aynı zamanda pek çok platformda paylaşıma çok daha uygun bir format. Bizler de video prodüksiyon sektöründe hizmet veren çalışanlar olarak, mecranın günümüzde geldiği nokta ve geleceği konusunda daha hızlı fikir edinme şansına sahibiz.
Somut ürünlerden çok bir deneyimin, duyguların ve hislerin ön plana çıktığı turizm sektörünün video tüketimine en uygun alanlardan biri olarak ön plana çıktığını düşünüyoruz. Sektörün eğiliminin ve taleplerinin de bu mecrada hızla yükseldiğini deneyimlemekteyiz.
Video marka ve kullanıcı arasında güven duygusunu pekiştiriyor
Güven duygusu her alışverişin temelini oluşturur. Bu sebeple içerik pazarlama stratejileri güven duygusunu pekiştirmeyi ve kullanıcıyla uzun süreli bir iletişim ortamının kurulmasını amaçlar. Diğer tüm mecralara oranla video içerikler, kullanıcıya verdiği empati ve samimiyet duygularıyla güven kazanımına daha hızlı katkı sağlıyor.
Bu noktada samimiyetin bir kez daha altını çizmekte fayda var. Çalışma arkadaşlarımla video prodüksiyon dalında hizmet vermeye başladığımız ilk dönemlerde, şirketler için ürettiğimiz tanıtım ve reklam içeriklerinin neredeyse tamamında röportaj yerine dış ses kullanılmaktaydı. Dış ses kullanımı kurumlar gözünde her ne kadar daha zarif ve daha rafine içerikler oluşturuyormuş hissi yaratsa da, kullanıcıların geri dönüşlerinde beklenilen yeterlilikten uzak bir görüntü çizmekteydi. Mini belgesel ya tarzı içerik üretmeye başlayıp, kurum sahiplerini ya da çalışanlarını ön plana çıkardığımız senaryolarda ise aldığımız geri dönüşler beklenilenden çok daha yüksek oldu. Günümüzde hikaye anlatımı videonun olmazsa olmazıdır, ve kişisel hikayeler samimiyet duygusuna büyük katkı sağlar. Turizm sektörü özelinde bu potansiyelin tamamının Youtuber tabir edilen içerik üreticilerinin eline terk edilmiş olduğunu ve özellikle küçük ve orta boyutlu işletmelerin bundan henüz tam anlamıyla faydalanmadıklarını düşünüyoruz. Profesyonel bir elden çıksın ya da çıkmasın, samimiyetle ve özenle üretilen video içeriklerin turizm sektöründeki işletmeler için henüz keşfedilmemiş büyük bir potansiyel olduğu fikrindeyiz.
Video üretiminin Türkiye’de ve dünyada geldiği noktayı genel hatlarıyla incelemekte de fayda var.
Genç nüfus yapısıyla birlikte, dünyadaki trendleri pek çok ülkeden daha yakın takip eden Türkiye, internet kullanım oranlarının yüksekliğiyle sektör profesyonellerinin video pazarlama stratejilerini kullanmasına olanak sağlayan bir yapıya sahip.
Video’nun günümüzde ve yakın gelecekte önemiyle ilgili Türkiye’de yapılmış bir akademik araştırma olmamasına rağmen, dünyadan gelen verileri inceleyerek bir fikir edinmek yanlış olmaz: Youtube dünyanın en büyük ikinci arama motoru konumunda
Dünyanın açık ara en büyük arama motoru olan Google, daha önce rekabet ettiği Yahoo ya da Bing gibi diğer dev şirketleri geride bırakan yeni bir rakibe sahip; YouTube artık dünyanın en büyük ikinci arama motoru. Bir Google kuruluşu olan YouTube’un video arama sonuçlarında görüntülenebilmek, kendisine organik bağlı olan Google sonuçlarında da eşzamanlı olarak görüntülenmek anlamına geliyor. Her ay bi milyardan fazla kullanıcının ziyaret ettiği YouTube’da, aylık bazda 6 milyar saatten fazla video içeriği tüketiliyor.
Ortalama bir internet kullanıcısı ayda 90 adet video izliyor
Kaba bir matematikle , her internet kullanıcısı yılda 1000’den fazla video tüketiyor. Bu rakamın her sektör için olduğu gibi turizm sektörü için de değeri büyük. İnternete bağlanan cihazların yarıdan fazlasının artık mobil olduğunu, ve mobil kullanım oranlarının git gide arttığını göz önünde bulunarak, video tüketiminin çok daha kolay olduğu mobil cihazlarda internetin yaygınlaşmasıyla bu rakamın yakın gelecekte daha da artacağını belirtmeliyiz.
2020 yılında internetteki içerik tüketiminin %84’ünü video oluşturacak
Yakın gelecek için öngörülen en önemli verilerden biri, sosyal iletişim dışında kalan internet kullanımlarında tüketilen içeriğin %84’ünün video olacağını göstermekte. 2014 yılında bu rakamın %30 seviyelerinde olduğundan hareketle, video tüketim trendlerindeki müthiş artışı gözlemlemek mümkün.