Çok değil, sadece bir süre önce, Ryanair CEO’su Michael O’Leary, havayolu endüstrisinin 1 numaralı halk düşmanıydı. Kilo fazlası olan yolculardan “şişko vergisi” alma tehditleri ya da biniş kartının baskısını almayı unutan yolcuları “salak” diye adlandırması gibi sıkça girdiği münakaşalar sadece komik değil aynı zamanda iticiydi de. O’Leary, bir yere kadar pazarlama stratejisi olan bu yüzsüzlüğünü her zaman korudu. Bu stratejisi bir süreye kadar işe yarıyordu. Ancak sonunda, bu tutumu müşterilerini usandırdı ve büyük bir kısmı, uçuşlar ne kadar ucuz olursa olsun, Ryanair Hava Yolları ile uçmaya değmeyeceğine karar verdi.
Bu beklenmedik sonuç, 2013 yılında hisselerinde keskin bir düşüşe neden oldu, ve böylece CEO yolculara farklı bir tutum takınması gerektiği kararını aldı; hoş davranarak… ya da en azından pislik gibi davranmayarak! 2014 Ocak ayında başlattıkları “Her Zaman Daha İyiye” planlamaları ile havayolu şirketinin karı 2 katına arttı. İndirilmiş bagaj ücretleri, ekstra valiz izni ve iğrenç parlak sarı kabin renginden kurtulmaları onları Avrupa’nın en büyük indirimli havayolu şirketi yaptı ve -şirketin %3.8 oranda hissedarı – O’Leary’yi karun kadar zengin bir adam yaptı!
Bloomberg’e göre, CEO’nun kişisel varlığı 2015’te 500 milyon dolara ulaştı! 20 yıldır Ryanair’de yer alan O’Leary Financial Times ile görüşmesinde bunun sebebinin, havayolu şirketinin sonunda büyümesi olduğunu söyledi.
“Sanıyorum ki, serseri gençlikten, müşterileriyle etkileşime geçebilen ve dünyayla iletişim kurabilen bir yetişkinliğe adım atmak diye adlandırabileceğim bir hareket halindeyiz.”
Dileğimiz Spirit Havayolları‘nın tartışmalı CEO’su Ben Baldanza‘nın da O’Leary’nın adımlarını takip etmesi.
Öne çıkarılan görsel: @Liewo.li