Cennet! Evet cennet gibi bir şehir Colmar… İlk olarak otoparklardan eski şehre giriyor ve araba yollarına yakın dolanıyorsanız, “nasıl, burası mı cennet?” diyebilirsiniz. Zira bize öyle olmuştu. Elimizde haritamız olmadığı için eski şehrin etrafından dolanıp durmuşuz, ama sonunda ayaklarımız bizi eski şehre getirdiğinde meydanlar cıvıl cıvıl ve insanlarla doluydu, keyfimizin yerine gelmesi uzun sürmedi.
Daha önce Colmar’ı Open Travel sitesinin yayınladığı Masalsı Destinasyonlar listesinde görmüştüm. O andan itibaren Freiburg ile komşu olan bu cennet şehir gezi listemize eklenmiş oldu.
Colmar, Fransa’nın doğusunda Alsace – Lorraine bölgesinde yer alıyor. Ren nehrinin ise batı yakasında bulunuyor. Colmar, İsviçre ve Almanya’ya çok yakın, haliyle “Basel Havaalanı” buraya ulaşmak için en kolay yol.
Alsace (Alsas ya da Alzas) bölgesinin şarapları meşhurdur. Hatta Strazburg‘dan başlayan Seelestadt, Colmar ile devam edip Mulhouse sırtlarında sona eren 170 kmlik bir şarap yolu mevcut. Bu şarap yollarında yürüyüş keyifli bir gezi alternatifi olabilir.
Biz Colmar’a güneşi batırıp geldik. Önce ne nerededir diyerek dolanıp sonunda ulaştık eski şehrin merkezine.Colmar, beklediğimizden daha da güzelmiş. Gündüz gözüyle pek gezemedik ama yine de cıvıl cıvıldı…
Günlerden Cumartesi ve havanın da bir bahar günü için oldukça sıcak olmasından ötürü herkes sokaklardaydı sanki.
Şehrin içinden geçen kanallar ve birçok bina ışık oyunlarıyla süslenmiş, çok şık görünüyordu. Yapılar ise biraz Alman biraz Fransız mimarisini taşıyor, hepsi rengarenk…
Balkonlar, asma katlar ile çok keyifli bir yer. Hatta bazı binalar önce normal yükseklikte ve Alman mimarisine uygun olarak inşa edilmiş, ancak sonra farklı zamanlarda çatının üstüne yeni katlar çıkılmış gibi. Daha önce böyle bir şey görmemiştim. İlginç göründükleri kadar keyifliler de.
Kanallarıyla markalaşmış olan Venedik burada da karşımıza çıktı. Colmar’da “Petite Venise” yani “küçük Venedik” diye bir kısım var. Bu bölgedeki evlere kanallardan ulaşılabiliyormuş. Gondollar ile gezinmek de mümkün.
Akşam karanlığında Colmar yollarını arşınlayıp, ışığımız yettiğince gördüğümüz güzellikleri fotoğraflayıp başladık yiyecek birşeyler aramaya… Turumuza ilk başladığımızda gözümüze ilişen bir Türk restoranı vardı, Avrupa’daki diğer örneklerinden ayrışan. “Anadolu Restoran” http://anadolu.fr/ … Oturduktan sonra sohbet ederken öğreniyoruz ki en çok ziyaretçileri Fransızlar’mış ve Fransa’nın en iyi yabancı mutfağı seçilmişler. Ayrıca bize gecenin bir yarısı demeden yemek çıkartacak kadar misafirperverlerdi. Bize de Türkiye’den 2000 km uzakta müthiş lezzetli yemeğimiz, kendi yaptıkları sıcacık ekmek ve Efes’le keyif yapmaktan başka birşey kalmamıştı.
Colmar’da mutlaka…
Eski şehirde bir tam gün geçirin… Gecesi ve gündüzü ayrı ayrı güzel…
Amerika’daki özgürlük heykelinin (Statue of Liberty) yaratıcısı heykeltraş Frederic Auguste Bartholdi‘nin doğduğu ev ve müzeyi ziyaret edin.
Küçük Venedik‘te (Petite Venise) gondolla gezin.
Anadolu Restoran‘a uğrayın, birde Fransa’da Türk yemeği yiyin.
Trenle yarım saat uzaklıktaki Strazburg‘a gidin.
Colmar’ın Alman komşusu, Freiburg‘u gezin.
Kaynak: Gezgindir Gezenin Adı
1 Comment
Colmar’ın gündüz gözüyle hiç mi fotosunu çekmediniz? Bu masalsı kenti göstermeyi bilememişsiniz ne yazık i?