Dora Göksal, Uzak Rota sponsorluğunda Asya Turuna Devam Ediyor. Dora Göksal’a sorularınızı twitter.com/yoldatekbasina twitter adresinden sorabilirsiniz.
Hava pek de sıcak sayılmaz. Ama gece caddelerdeki motorsikletleri deniz bisikletine çeviren yağmur yanıltıyor olabilir. Yaz musonlarının kıyısından köşesinden dolaşarak baya yol yaptım ama bu defa kaçış yok. Ya nem ve yağmuru bile ayırt edememeyi göze alıp yola çıkacağım ya da bir tuk tuk arkasında tapınakları şöyle bir kolaçan eden turistlere karışacağım. Tabi ki bisikleti seçiyorum. Önümde 3 gün ve yaklaşık 100 kilometrelik bir yol var. Ama önce Siem Reap’ten biraz bahsetmek gerekiyor.
Siem Reap
Eyfel Kulesi’ni yıksanız, Paris hala Fransa’nın ve dünyanın en fazla turist çeken şehirlerinden biri olmaya devam eder. Durum Siem Reap için pek de böyle değil. Angkor Tapınakları 150 yıl önce keşfedilmemiş olsaydı, bu şehir herhangi bir Kamboçya kenti olmaktan öteye gidemeyebilirdi. Angkor şehirde kaldığınız süre boyunca vaktiğinizin çoğunu alacak.
Ben şehre yarım gün ayırıyorum. Belki biraz daha fazla. Çünkü ana etkinliği Barlar Sokağı(Pub Street)’da bir şeyler içmek, pazarlarında alışveriş yapmak ve masaj yapan balıkların olduğu bir akvaryuma ayaklarınızı sokmak olan bir kentten bahsediyoruz. Hepsini birden yapmak çok da uzun süremese gerek.
Ama kalabalık sokaklardan biraz daha dışarı çıktığınızda farklı şeyler göreceksiniz. Toprak yollar, o yollarda otlayan çiftlik hayvanları, bir yanda bir ineği mezbaha götürmeye çalışan insanlar, diğer tarafta çuvallar ve kutularla yüklü motosikletler, yağan yağmurun doldurduğu kanallarda kağıt gemilerini yüzdüren çocuklar, onların hemen önündeki açıkhava lokantalarında içine buz konulmuş bardaklarla biralarını yudumlayan Kamboçyalı erkekler… Kamboçya’da çekilen fotoğrafların çoğunda vizörün arkasındaki göz inanılmaz tapınak manzaralarını ve doğal güzellikleri görmeye meyletmiş olsa da, fakir bir Afrika ülkesinden farksız resimleri görmemek büyük bir adaletsizlik olurdu. Siem Reap yürüyene başka, bir tuk tukun ardında sürücünün çizdiği rotayı takip edene başka gözüküyor.
Angkor Tapınakları ve Bisiklet
Burayı bisikletle gezmek konusunda hiçbir yerde olmadığım kadar ısrarcıyım. Çünkü hayatımdaki en dolu birkaç günü bu şekilde geçirdim. Angkor’u neden bisikletle gezmeli?
– İstediğiniz yeri istediğiniz sürede görme özgürlüğünüz var. Tuk tuklaysa, sürücüyle anlaştığınız rotayı takip etmek zorundasınız.
– Bisiklet sürmek için harika bir yer. Dümdüz bir yolda asfalttan ufak patikalara geçerken kendinizi turistsiz bir köyde hemen ardından rehberlerin tavsiye etmediği müthiş bir tapınakta bulabilirsiniz.
– Bisiklet en ucuz yol. Kaldığınız gust house’tan muhtemelen bedayava ortalama bir bisiklet ya da 5USD’ye harika bir dağ bisikleti kiralayabilirsiniz. Tuk tukla çok daha kısa sürede 10-12USD’ye gezebilirsiniz, tabi sadece yakın tapınakları.
– Bazı tapınakların içine bisikletle girebilirsiniz ama tuk tuk sadece park alanında sizi bekleyecek. 800m uzunluğundaki ta Preah Kahn gibi tapınakları gezerken ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Rota, Mesafe, Süre
Her şey size kalmış ama ben ilk gün doğudaki uzak tapınakları gezerek başlıyorum. Bunun için kaldığım guest house’tan 5USD karşılığında Giant marka bir dağ bisikleti alıyorum. 24 vitesli ve hızlanmak ya da yavaşlamak istediğinizde size istediğinizi veriyor. Bugünkü planım 50Km yol yapmak ama çok daha yakın ve yolun ülkedeki otoyollardan bile daha iyi durumda olduğu Angkor Wat gibi tapınakları gezmek için biraz lüks sayılabilir. Eğer kaldığınız yerde bisiklet kiralanmıyorsa, sokağın her yirmi metresinde bunu yapan birilerini bulabilirsiniz. Ortalama vitessiz bir yol bisikletinin günlük kirası 1USD.
Şehirden çıkıp üç günlük pasomu almak üzere bilet ofisinde soluğu alıyorum. Bir günlük paso 20USD ama bence en az üç gün gerekiyor. 40USD’ye üç günlük pasomu alıyorum. Paso önemli çünkü önce fotoğrafınız çekiliyor, her gün bölgeye girişte ve hemen her tapınağın kapısında görevliler pasonuzu kontrol ediyor. Pasomu sağlama alıp başlıyorum.
Her şey bir tarafa, iyi yorulacaksınız. Buna 10 saate varan uzun günü, sıcağı, nemi ve yağmuru da ekleyince, sırt çantanızda bolca suyla fazladan giysi bulundurmak ve yola çıkmadan önce iyi bir plan yapmak işe yarayabilir.
1. Gün
İlk günün programı yoğun. Yola erken çıkmak sabah gündoğumunu görmek ve tur gruplarından önce orada olmak için tercih edilesi. 5 buçukta tekerler dönüyor. Ama gün doğumundan hemen sonrası bulutların azizliğine uğruyor.
2. Gün
Dünkü yorgunlukla biraz daha geç kalksam da saat 6 buçukta Ta Phrom’da oluyorum. Yine kalabalık ve yine hava bulutlu.
- Ta Phrom
- Ta Keo
- Spean Thmor
- Ta Nei
- Thommanon
- Chao Say Tevoda
- Angkor Thom Zafer Kapısı
- Angkor Thom Doğu Kapısı
- Terrace of Elephants
- Phimeaneskas
- Terrace of Leper King
- Angkor Thom Kuzey Kapısı
- Angkor Thom Batı Kapısı
- Angkor Thom Güney Kapısı
- Baksei Chamkrong
- Phom Bakheng
- Angkor Baloon
- Angkor Wat
3. Gün
Bu yoğun tempo sürekli devam edemez. Bugün elimde hala geçerli bir paso ve altımda ortalama bir bisiklet var. Girmediğim yollara girip yeni bir şeyler görmeye çalışıyorum. Yağmur bastırıyor, ormandaki patikalara kaçıyorum. Listedeki isimlerden birini görmedim ama sanırım en çok başıboş gezindiğim bugünü sevdim.
Belki bu yazı Angkor’a gitmek için zaten kabarmış olan isteğinizi daha da artırır. Böyle olunca bisiklet üstündeki saatler daha da anlamlı olacak.
***
Dora Göksal