1. Akıllı Telefon
Uzaktan check-in, biletsiz boading, gerçek zamanlı seyahat haberleri, haritalar, Gps, anlık mesajlaşma, alışveriş… ve yanınızda her yere götürebildiğiniz bir kamera. Akıllı telefon yalnızca seyahat deneyimlerimizle ilgili tek bir şeyi değiştirmekle kalmadı, her şeyi değiştirdi. Havayolu şirketleri bu duruma çok çeşitli girişimlerde bulunarak yanıt veriyorlar. Virgin, Easyjet ve American Airlines; Londra Heathrow, Londra Gatwick ve Dallas Forth Worth Havaalanlarında müşterilerinin seyahatlerinin daha iyi geçmesi için yeni nesil lokasyon uygulaması iBeacons hizmetini sunuyor. Finivia (Finlandiya Sivil Havacılık İdaresi) Helsinki Havaalanında wifi aracılığıyla yolcu akışını iyileştirmek için müşteri takip sistemini kullanıyor. Qantas Havayolları, Avustralya havaalanlarında Premium müşterilerine kalkış ekranlarını senkronize bir şekilde mobil cihazlar aracılığıyla görüntüleme imkanı sağlıyor.
Air France, Emirates, British Airways, Lufthansa, United ve Air China’nın da dahil olduğu bazı havayolu şirketleri ya uçak içi wifi bağlantısı denemesine katılanlar arasında ya da hedefleri arasında bu hizmeti yaygınlaştırmak var.
2. Biyometrik Uygulamalar
Artan güvenlik sorunları ve sınır kontrollerinde yaşanan artışlarla birlikte; yüz, parmak izi, iris tanıma gibi yöntemler havaalanı güvenliğini sağlamak amacıyla tüm dünyada uygulanmaya başlayan yöntemler haline geldi. Son dönemde, Birleşik Devletler’de LAX, JFK, Orlando ve O’Hare Havaalanları da dâhil olmak üzere birçok havaalanında Otomatik Yolcu Kontrol sistemi (APC) noktaları geliş kuyruğunu azaltmak için yaygınlaştırılıyor. Bu sistemde; gelen yolcuların makinenin ekranına yansıyan görüntüleri ve parmak izleri, pasaportlarına işlenmiş biyometrik bilgilerle eşleştiriliyor. Bu makineler Amerika ve Kanada vatandaşları tarafından, ayrıca Yolcu Kontrol Sistemi’ne kayıtlı yabancı yolcular tarafından sıklıkla kullanılıyor. Benzer sistemlerin kurulumu son dönemde Bulgaristan Varna ve Burgas Havaalanları’nda, ayrıca Avustralya’nın ana havaalanlarında da gerçekleştirildi. Birleşik Krallık’ta ise; 18 terminalde 100’ün üzerinde e-pasaport noktası kullanılabilmekte.
3. Paylaşım Ekonomisi
Teknoloji; karşılıklı veri paylaşımı ve eşleştirmeleri sağlamaya başladığı zaman Airbnb ve Uber potansiyel bir işbirliği etkisi ortaya koydu. Airbnb; ana rezervasyon yönetimi, oda temizliği, tamir gibi concierce hizmetleri sunan, Beyond Stays ve Guesty gibi ikincil pazar hizmetleri sağlayan firmaları uzun süredir destekliyor.
Expedia ise; Homeaway firmasıyla işbirliğine giderek devre mülkleri vitrinine ekledi. Hem Airbnb hem de Uber; ticari seyahat yönetim şirketi olan Concur partnerliğinde gözünü ticari seyahat pazarına dikmiş durumda. EatWith ve Bookalokal gibi diğer şirketler de yemeklere düşkün gezginleri aşçılarla onların evlerinde bir araya getiriyor. Getmyboat ve Onefinestay ise lüks tüketimi ile ilgili paylaşımcı ekonomik olasılıkları araştırıyor.
4. Kompozit Malzemeler
Bugün yolcu uçakları koltuk başına yakıt kullanımı açısından 1960’lardan %70 daha verimli. Karbon fiber gibi avantajlı malzemelerin geliştirilmesi daha öncesine göre uçak parçalarının daha hafif ve güçlü bir şekilde üretilmesini olanaklı kıldı. Bu da, daha büyük uçakların yapılmasını ve daha çok yolcunun taşınabilmesini sağladı. Yeni Airbus A380 uçak iskeletinin %20 sinden fazlası güçlendirilmiş karbon fiber plastik, fiber glass plastik, kuvars fiber plastik ve kaynak işlemi uygulanabilir alüminyum gibi kompozit malzemelerden oluşuyor. Bunun sonucu olarak dünyanın en büyük yolcu uçağı 850’de fazla yolcuyu taşıma kapasitesine sahip.
5. Müşteri Gücü
Teknolojiyle birlikte doğru bilgiye, güncel yorumlara ve tatil planlamalarıyla ilgili başlıca tavsiyelere erişim sayesinde seyahat endüstrisi genelinde iş ve müşteri arasındaki güç dengesini değişti. Tüketicilerin %92’si tavsiyelere ve reklamlara güvendiklerini söylerken, seyahat planlamaları için sosyal medyayı kullananların %33’ü ise; sosyal medyada buldukları bazı şeylerden sonra otellerini değiştirdiklerini söylüyorlar.
ABD merkezli Tripadvisor, aylık olarak 300 milyon kişinin sitelerini ziyaret ettiğini ve 200 milyon kişinin bağımsız olarak yorum bıraktığını iddia ediyor. Ancak şirket, Tripadvisor kullanıcılarının kötü yorumları sebebiyle kayba uğrayan işletmeler tarafından başlatılan yasal işlemlerle karşı karşıya kaldı. Trippy ve WAYNE (“Where Are You Now”) gibi bazı seyahat işletmecileri, yorumları okuyan ve yazanlar arasında doğrudan bir sosyal bağlantı teklifinde bulunuyor, kullanıcılar sorularını gönderebiliyor ve cevapları paylaşabiliyorlar.
6. Giyilebilir Teknoloji
2015 giyilebilir teknolojinin sıradaki önemli haber mi yoksa eski bir haber mi olduğunu öğrenmemizi sağlayacak. Virgin Atlantic Havayolları ve Kophenag Havaalanı; Google Gözlüğün (Google Glass) profesyonel iş gücü arasında bir geleceği olabileceğini öne sürse de; ürün şu anki haliyle sessizce ortadan kayboldu. Ancak, Apple Saat ile birlikte modaya uyabilir ve popüler olabilir gibi görünüyor. O halde giyilebilir teknoloji için tüketim pazarının henüz ölmediğini söyleyebiliriz. İberia ve AirBerlin’in de dahil olduğu bazı havayolu şirketleri akıllı saatlerle boarding hizmetleri sunmaya başladı bile, Starwood otelleri de artık misafirlerinin bir uygulama sayesinde Apple saatleriyle odalarının kapılarını açabileceklerini duyurdu. Saatin vaat ettikleri arasında; yayalar için basitleştirilmiş sessiz bir navigasyon uygulaması da var; böylece yolu bilmeyen insanlar turist gibi görünmeden sağa mı yoksa sola mu dönmeleri gerektiğini bilecekler.
7. Kaybolmanın sonu mu?
Uydu navigasyonu, coğrafi konum uygulaması ve akıllı telefonların yaygın hale gelmesiyle birlikte; kaybolmak her zamankinden daha zor bir hale geliyor. Bu da gezginlerin kendilere daha fazla güvenmelerini, daha spontane hareket ederek daha az plan yapmalarını ve kendilerini mutlu tesadüflere açmalarını sağlıyor. Foodspotting’in sağladığı öneri paylaşım uygulaması kullanıcıların keşfettikleri iyi yemekleri paylaşmalarını sağlıyor, Foursquare insanlara, bölgelerle ilgili deneyimleri, kişisel önerileri öğrenme fırsatı sağlıyor. Meetup ve Couchsurfing insanlara tek başına olmaksızın daha bağımsız bir şekilde seyahat etme olanağı sağlıyor. Düzenli olarak güncellenen seyahat blogları ise; basılı seyahat rehberlerinin yerini alıyor ve böylece basılı rehberlerin güncellenmesine de gerek kalmıyor. Her şeyden önemlisi gezginler basit bir şekilde gitmek istedikleri varış yerini açıyor ve güvenilebilir teknoloji gerisini hallediyor. Jüri ise; bunun iyi bir şey mi yoksa tesadüfi mutlulukları engelleyen bir şey mi olup olmadığına karar verebilmiş değil!
Kaynak: Medium
Kapak Görseli: Longeup