Vinci Havaalanları, bu yılın sonuna kadar bazı havaalanlarında biyometrik cihaz ve uygulama denemeleri gerçekleştirecek.
30’dan fazla havaalanını yöneten havaalanı operatörü; bu hamlenin müşterilerinin zamanlarını en iyi şekilde kullanmasına yardımcı olacağını belirtti.
Geçen ay düzenlenen SITA Zirvesi’nde konuşan Vinci Bilişim Kurulu Başkanı Eric Schneckenberger; “Bu uygulamaların müşterilere daha rahat bir deneyim sağlayacağına” inandığını belirtti.
Bu girişim, Grup’un yolcu hizmetlerini geliştirmek için çalıştığı bir çok teknoloji yatırımının parçasını oluşturuyor.
Schneckenberger; Grup’un uluslararası doğası gereği teknolojiye esnek bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğunu da belirtti.
“DNA’mız yerel ihtiyaçlara adapte olan ve küresel bir ağın gücüyle desteklenen, oldukça ademi merkeziyetçi bir kültüre ait.
“Sanırım, teknoloji bolluğunun yaşandığı bir dünyada yaşıyoruz, bunlarla istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Bilişim teknolojileri açısından bizim amacımız işletmelerimize kendi kendilerini inşa etmelerini sağlamak üzere yardımcı olmak.
“Bizim zorlu görevimiz işimizi tekrar nasıl şekillendirebileceğimiz ve kendimizi nasıl dönüştürebileceğimiz üzerine; bu da teknolojiyle çok fazla ilişkili değil; fakat değişimlere izin vererek havaalanlarında nasıl çalıştığımızı yeniden düşünmek hakkında” dedi.
Kendisi; yolculuğun iyileştirilmesinin havaalanının sınırlarını aştığına, gezginlerin havaalanı kapısından girişlerinden varış destinasyonlarına ve geri dönüşlerine kadar uzandığına inanıyor.
Şirket, yolculuğu zenginleştiren genişletilmiş hizmetleri desteklemek için yeni teşebbüsler de arıyor.
Grup, 2016 yılında yeni teşebbüsler turunun bir parçası olarak yolcu hizmetlerini ayırt etme kabiliyetine dayalı olarak 3 yeni teşebbüsü işe aldı.
Bunlardan biri Skiply ve bu uygulama yolcuların gerçek zamanlı geri bildirimlerini toplamak ve işlemek için Internet of Things (IoT) kullanıyor. Düğmeli Anket Makineleri yolcu memnuniyet ölçümlerini yapıyor ve anında çözüm için onları havaalanı operasyon merkezlerine gerçek zamanlı olarak iletiyor.
Kontrol merkezi aynı zamanda aydınlatma veya hoparlör gibi IoT bağlantılı cihazları uzaktan da aktif hale getirebiliyor.
Eeelway ise Paris’te tren istasyonları ve havaalanlarında mobil bagaj transferi ve depolama hizmeti sunuyor.
Bu fikir, seyahatlerinden saatler önce yolcuları valizlerinden azat etmek ve böylelikle şehirde daha fazla eğlenceli vakit geçirmelerini sağlamak için geliştirilmiş. Gezginler için ise son derece kullanışlı bir hizmet, özellikle de sabah erken saatlerde otellerinde ayrılmak zorunda kalan; fakat uçuşları öğleden sonra olan gezginler için.
Business in the Air ise profesyonellere uzun bekleme sürelerinde Linkedln profillerine bağlanmalarına yardımcı oluyor, bu uygulama kişinin işi ile bağlantılı ilginç bilgileri topluyor ve o anda havaalanında bulunan potansiyel iş bağlantılarını gösteriyor ve bu kişilerle uygulama üzerinden sohbet etme ya da uygulama sayesinde buluşarak yüz yüze görüşme şansı veriyor. Ayrıca, uygulama aynı uçakta seyahat edecek iş bağlantılarını da gösteriyor.
Bu hizmete ANA uygulaması da Mayıs ayında eklendi.
Vinci Havaalanları, daha somut müşteri deneyimini arttırmak üzere park alanı için robotik vale uygulamasını da yaz boyunca deneyecek.
Schneckenberger Grup’u “deneme modunda” şeklinde tanımlıyor.
Kendisi; “Amacımız mümkün olduğunca denemek. Çalışmak, yeniden keşfetmek ve çevik olmak yöntemimizin bir parçası. Ekosistemi kullanmak ise önemli bir unsur. Bu, ortaklıkla ilgili. Hiçbir şeyi kendi başımıza inşa etmiyoruz. Havayolu ortaklarımızla, işbirliğine açık platformlarla ve işe yeni başlayan teşşebüslerle çalışmak istiyoruz” dedi.