İngiltere ve Almanya’da geçerli bankacılık lisansına ve tüm Avrupa’da geçerli E-Para lisansına sahip Wirecard’ın Türkiye CEO’su Alper Akcan ile seyahat sektöründeki ödeme altyapıları konusunda keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle hoş geldiniz, ziyaretçilerimize kendinizi biraz tanıtabilir misiniz?
Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, Bilgi Üniversitesi İşletme Yüksek Lisansımı tamamladım, sonrasında ise Yapı Kredi Yatırım, Vestel Bilişim ve Turkcell’de toplam 10 yıllık bir çalışma hayatım oldu. Hem girişimcilik ruhunun etkisi hem de ödeme hizmetlerine duyduğum ilgiyle kurumsal hayata veda ederek, 2008 yılında Mikro Ödeme’yi kurdum. 2012 yılında mobil ödeme alanında elde ettiğimiz lider pazar payı ve pazara kazandırdığımız yenilikçi ürünlerle Mediterra Capital’in de radarına giren Mikro Ödeme üzerinden, ilk büyük yatırımımızı aldık.
Bunu 2014 Kasım ayında hisselerinin Wirecard AG’ye satılması izledi ve şirket ismi Wirecard Türkiye olarak değişti. Halen Wirecard Türkiye CEO’su olarak görev yapıyorum. Wirecard dışındaki diğer girişimlerimden bazıları Lokum Games, Big Kazan ve Longi’dir. Aynı zamanda Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) yönetim kurulu üyesiyim.
Bize biraz Wirecard hakkında bilgi verebilir misiniz?
Mikro Ödeme’yi 2008 yılında kurduğumuzda, henüz mobil ödeme servisi ülkemizde kullanılmıyordu, ön ödemeli kartlar özelinde yaygın bir hizmet yoktu ve kredi kartı servislerini sadece bankalar ve birkaç yabancı ödeme sağlayıcısı, Türkiye’de fiziksel olarak bulunmadan sunuyordu. Türkiye’nin ilk ödeme servis sağlayıcısı olarak, ödeme hizmet ve servislerinin, özellikle online ve mobil ticarette hem artarak hem de çeşitlenerek büyüyeceği öngörüsü ile sadece bu işe odaklanan ilk firma olarak kurulduk. İki temel stratejimiz vardı; birincisi sadece ödeme işine odaklanmak. İkincisi ise teknolojiyi, özellikle de mobil teknolojiyi merkeze alıp, ödeme servislerini çeşitlendirmek. Böylelikle alternatif ve daha başarılı kurgular/servisler üretmek.
Mobil ödeme, yani ödemelerin GSM operatör faturalarına yansıması, ilk ve en güçlü servisimiz oldu. Mobil ödemeye en çok yatırım yapan, bunu en çok sahiplenen, biz olduk. 2009 yılında ilk mobil ödeme işlemini gerçekleştirmemizden bugüne dek, yaklaşık 8 yıl oldu ve 8 yıldır bu kategoride pazar lideriyiz. Mobil Ödeme ile 1000’lerce üye işyerine ulaştıktan sonra, kredi kartı ve ön ödemeli kartlar gibi diğer ödeme araçlarını da ürün portföyümüze kattık. Bu şekilde 3PAY markası doğmuş oldu. Genişleyen ürün portföyümüzle, 3 binin üzerinde aktif üye işyerine servis veriyoruz. Wirecard, bir Fintech startup’ının gelebileceği en başarılı nokta olarak referans gösterilen ama buna rağmen büyümesini asla yavaşlatmayan bir firma olarak potansiyel gördüğü firmalara yatırım yapmaya devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye pazarına ilgi duyan Wirecard, gücümüze ve potansiyelimize inanarak, 2014 yılı Aralık ayında Mikro Ödeme’nin %100’ünü satın aldı. 5 kıtada ödeme hizmeti sunan Wirecard, İngiltere ve Almanya’da geçerli bankacılık lisansına ve tüm Avrupa’da geçerli E-Para lisansına sahip.
Wirecard olarak sektördeki hedefiniz ve konumunuz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Satın almayla beraber 2015 yılında kurumsal uyumluluk süreçleri başladı. 6493 saylı kanun ve BDDK tarafından lisanslama süreçleri tamamlanana kadar aktif olarak yeni ürünlerin pazara sunulmasını tercih etmedik. 2015’te başlayan kurumsal uyumluluk süreci, 2016’da marka bilinirliği çalışmalarımız ile devam etti. Ama asıl etki, 2016 Ekim’inde aldığımız e-para lisansı ile beraber pazara sunacağımız yeni ürünlerle olacak.
Wirecard’ı rakiplerinden ayıran en büyük özellik nedir?
Biz sadece ödeme servis sağlayıcısı değil, e-para lisansı da alan ve lisans öncesi de aktif olarak hizmet veren az sayıda firmadan biriyiz. Ek olarak söylemeliyiz ki Alman Wirecard grubu, Türkiye’de bu lisansa ve potansiyele inanıyor ve Türkiye’nin koyduğu bütün kuralları kabul ederek, bu yatırımları yaptı. Wirecard Türkiye olarak Türkiye’deki en üst seviyedeki lisans olan Elektronik Para lisansını alan 7 kuruluştan bir tanesiyiz. Wirecard olarak mobil ödeme konusunda, katma değerli servisler sunuyoruz. Orta ve uzun vadedeki stratejimiz, Türkiye’ye alternatif ödeme yöntemlerini adapte etmek olacak. Wirecard olarak Avrupa’nın bu konudaki en büyük markalarından biriyiz.
Yakın zamanda gerçekleştirmeyi planladığınız yenilikleriniz olacak mı?
2016 bizim açımızdan önemli bir yıldı. E-para lisansını aldığımız, regülasyonun pazar tarafından öğrenildiği, operatörler ve bankalarla birlikte yakın çalıştığımız bir yıl oldu. 2016’da ağırlıklı olarak mobil ödeme özelinde dijital içerik ve oyun sektörü iyi bir yıl geçirdi. Dijital katma değerli servislerin mobil ödeme üzerinden sunulması konusunda önemli yollar kat edildi. Wirecard Türkiye özelinde, 3PAY / Mikro Ödeme markasından global markamıza geçiş yaptığımız bir yıl oldu. 2016’da rakamsal olarak hedeflerimizin üzerinde seyrettik ve temel hedeflerimizi başarıyla gerçekleştirdik. Wirecard markasıyla ilk adımlarımızı attık. Bu adımların birçoğunun olumlu sonuçlarını da 2017’de daha çok göreceğiz ve üye işyerlerimizin ve müşterilerimizin hayatlarını daha da kolaylaştıracağız. 2017’de daha fazla satış ve sektörel büyüme olacağını öngörüyoruz. Lisansın getirdiği kurallarla birlikte, pazarın gelişeceğini ve ilerleyeceğini düşünüyoruz.
Dijital içerik ve oyun pazarı, 2017’de de ana odak alanlarımız arasında olacak. İnternet ve mobil uygulamalar üzerinden gıda satışı da 2017’de en çok üzerinde duracağımız noktalar arasında yer alıyor. 9 yıllık tecrübemizle ortaya koyduğumuz farklı çözüm seçeneklerimiz var. Geçtiğimiz sene lanse ettiğimiz e-posta veya SMS ile ödeme alma ürünü, bunun en önemli örneklerinden bir tanesi. Bu sistemle, ödeme için ilgili kişinin cep telefonu numarasına bir de SMS gönderebilir ya da kendisine bir e-posta gönderebilir. Gelen e-posta veya SMS içindeki bir linkten erişilecek siteye, kart bilgileri kolayca girilebilir ve ödeme gerçekleştirmiş olur.
Ödeme sistemlerinin güvenilirliği sizce seyahat tercihlerinde etkili oluyor mu?
BDDK’nın belirlediği kurallar, her firmaya bir risk yöneticisi atanmasını zorunlu hale getiriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve Mali Suçlar Araştırma Kurumu. Her üç kurumun da getirdiği yükümlülüklere uyuyoruz. Bu anlamda süreçlerimiz sürekli olarak izleniyor ve güvenliğimiz sürekli kontrol altında. Risk, lisanssız firmalara altyapı sağlayan kurumlar için daha çok geçerli ancak en önemli mekanizma regülasyonla beraber, oto-kontrolün de sağlanmasıdır. Seyahat sektörü de tüm sektörler de bu lisans denetiminin güvencesi altında işlem sağlamaktadır. Kendi üzerimizden geçen tüm işlemlerde her ne kadar dikkatli olsak da müşteri eliyle verilen veriler ve onaylar söz konusu olduğunda herkesin dikkatli olabilmesi önem taşıyor. Söz gelimi müşteri ödemesini yaptı ama servisten memnun olmadı. Bu durumda da koşulsuz olarak parasının iadesini sağlıyoruz. SMS ve e-posta ürünlerinin güvenliğini hem satış esnasında hem de sonrasında ilgili tüm kuruluşlar nezdinde yaptığımız kontroller ile sağlıyoruz.
Seyahat sektörünün dağılımı genel satışlarınız içerisinde ne oranda?
Birçok farklı sektörde uçtan uca ödeme çözümleri sunuyoruz. Bu noktada seyahat sektörüne baktığımızda işlem hacmimiz içinde %15’lik bir paya sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle turizm sektörünün yaşadığı ağır kriz ortamında dijital ve online satış kanallarının ödeme altyapılarına ilgisi ne yönde değişti?
Sektörün geneline baktığımızda firmalar, bu alandaki en uygun seçenekleri araştırıp ödeme sistemleri stratejilerini online ya da mobil kanallar üzerine kurgulamayı tercih ediyorlar. Şirketler sıra beklemeden ve kolay bir şekilde ödeme almayı tercih ediyorlar. Bu noktada, Wirecard gibi ödeme altyapısında uzaman firmalar, müşteri eko-sistemine güven odaklı pratik hizmetler sundukları için daha fazla tercih ediliyorlar.
Sizce, teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde gelecekte seyahat sektörü teknolojinin etkisinde kalacak mı?
Bu işlev için aslında çok uzak bir geleceğe odaklanmak gerekmiyor. Günümüzde de seyahat sektörünün teknolojiyi ödeme sistemleri özelinde son derece verimli kullanmaya başladığını görüyoruz ve bu trendin daha da fazla ivme kazanarak devam edeceğini öngörüyoruz. Özellikle nesnelerin interneti kavramının sektörlere adaptasyonu hem büyük fırsatlar doğuruyor hem de yeni eforlar ve kurgular gerektiriyor. Çünkü bu aralıksız devam eden bilgi akışının büyük veride toplanması, saklanması ve analiz edilmesi başlı başına bir süreç ve IT tarafında yeni araçlar, gereçler ve metodolojiler anlamına geliyor. Durmaksızın devam eden bilgi akışıyla birlikte kurumlar birbirlerini daha iyi tanımaya başladılar. Starwood ve Hilton gibi oteller resepsiyonu tamamen bu yönteme adapte etmiş durumdalar. Misafirler, hiçbir sıra beklemeksizin akıllı telefonlarındaki mobil uygulama yönlendirmesiyle hangi odaya gitmesi gerektiğini biliyor, telefonunu kapıdaki okuyucuya göstermesi yeterli oluyor ve rahat ettiği oda sıcaklığından, mini bar tercihlerine, televizyon kanallarından, müzik listesine kadar kişiselleştirilmiş bir konaklama deneyimi yaşıyor. Ödemelerini ise yine mobil olarak gerçekleştirebiliyor. Bu altyapının sağlanmasında, teknolojiden güvenliğe kadar uzanan geniş bir yelpazede Wirecard gibi büyük ödeme teknolojisi markalarının önemli oranda payı var.