Küçük uçakların kabinlerinde, üstümüzde olan baskı artar, özellikle de onları düşünmeden tasarlanan bir uçağa giren büyük beden müşteriler için.
Bu ayrımcalığa ve büyük beden insanların uçarken yüzleştikleri strese dikkat çekmek için, Londra’lı aktivist ve sanatçı Stacy Bias “Şişmanken” adlı bir kısa film anime etti. Büyük beden müşterilerin kabullenilmesi ve dahil edilmesi hakkında bir hareket başlatılmasını umuyor.
Bu kısa filmi kilolu, susturulmuş uçak yolcularının sesi olmak için yaptığını, fiziksel olarak kendilerini dahil etmeyen yerlere sığmaya çalışma zorluğunun üstesinden gelme şansı verdiğini Mashable’a söylüyor.
Animasyon film Bias’ın Londra Üniversitesinde son senesinde yaptığı detaylı araştırmaya dayanıyor. Bu araştırmada Bias, 795 kişiye anket yaptı ve kiloluların uçması üzerine 28 kişiyle derinlemesine röportaj yürüttü.
Animasyon ilk kez 9 Kasım’da Sağır ve Engelli Sanat Festivalinde yayınlandı, daha sonra da Çağdaş Sanatlar için Bluecoat Center sergisinde ve Tate Galerisi’nde yer aldı. 4 Aralık’ta internet üzerinden yayınlandı.
Bias bu araştırmayı ve filmi yapmaya Amerika ve İngiltere arasında uluslararası uçuş gerektiren bir uzun mesafe ilişkisine girdikten sonra karar verdi. 136 kilo olan Bias, birden aşkı için seyahat etmek zorunda kaldı ve kendisi de bunun arayı bozma potansiyeli olan bir durum olduğunu kabul ediyor.
Bias Mashable‘a “Yalnız başıma uluslararası uçma fikri bile çok korkutucuydu ve dürüst olmak gerekirse bu ilişkiye bir şans verip vermeme konusunda benim için önemli faktörlerden biriydi” diyor. “Benim endişem kısmen parasal yöndendi ama daha çok endişelendiğim sığamama, fiziksel acı ve diğer yolcular tarafından maruz kaldığım pek de sıcak olmayan davranışlarla yüzleşmekti.”
Beden ayrımcılığının gerçeklerini göz önüne alınca karadayken endişelenmek için gerçekten çok sebebi var. Ama büyük beden yolculara davranışlar daha çok tartışmalı bir konu, diyor Bias, çoğu yolcu sanki kilolu olmayı onlar seçmiş gibi yanlış bir şekilde etiketleniyor.
Kilolu yolcuların sadece uçakta bulunmaları bile kaba ve pervasız olarak görülüyor.
Filmde, Bias’ın ropörtaj yaptığı bir büyük beden kadın genelde onları kabullenemeyen diğer yolcularla seyahat etme korkusu yüzünden uçmaya olan sevgisinin sarsıldığını söylüyor.
Videodaki bir kadın “(diğer yolcular) kendi alanları için endişe etmek zorunda değiller, ne kadar ve ya ne kadar az yer kapladıklarını da düşünmüyorlar.” diyor. “Her zaman vücudum yüzünden başkasına yük olmamaya çalışıyorum.”
Çoğu kadın, diğer yolcuların onları iterek kendi alanlarını “geri istedikleri” kol koyma yerlerinden zorlu bir engel olarak bahsediyor. Bu mücadeleyi şöyle tarif ediyorlar; mümkün olduğunca az yer kaplama, diğer yolcular rahat etsin diye koridorlara veya pencerelere doğru rahatsız bir şekilde eğilme, bir manada vücutları için “özür dileme.”
“Çoğunlukla benim taktiğim kendimi kucaklamak, cama doğru iyice sıkışmak, bütün yolculuk boyunca camdan dışarı bakmak ve bir anlamda kaybolmak” diyor videodaki bir kadın.
Videodaki ispatlara göre kaybolma davranışı sıklıkla fiziksel ve mental selameti korumak için yapılıyor.
Videodaki bir kadın “Sadece bizim yanımızda oturan kişinin yararına değil, kendi güvenliğimiz için bunu yapıyoruz çünkü taciz edilmek istemiyoruz” diyor. “Biz sadece A noktasında B noktasına fiziksel acı çekmeden veya taciz edilmeden ulaşmak istiyoruz.”
Hem Bias hem videodaki diğer kadınlar büyük bedenlere karşı olan bu davranışın adalet anlayışından ibaret olduğuna inanıyorlar. Küçük uçaklarda, insanlar ne kadar alana sahip oldukları veya ne kadar alan için ödeme yaptıkları hakkında peşin hükümlü oluyorlar. Önceden ödedikleri bir alana başka insanların dahil olması fikri –bedenleri dolayısıyla bu onların tercihi olmasa bile- başkasına saldırmak için yeterli oluyor.
“Genelde aklımızda neyin adil olduğu hakkında kalıplaşmış fikirlerimiz vardır” diyor kısa filmdeki bir kadın. “Küçük bir alandayken ve herkes kendi alanını seçmişken, kendilerinden çok daha büyük birini görüyorlar ve eşit olarak paylaşılandan daha fazlasını almaktan başka şansı yok… bedenlere karşı bu küçümseme dramatik bir şekilde artış gösterdi.”
Bias animasyonun –ve arkasındaki araştırmanın- büyük beden insanlar için korumaların genişletilmesine önderlik edeceğini umuyor. Ama, belki de daha önemlisi, Bias animasyonun bu düşmanca seyahat kültürünü saygıya dönüştüreceğini umut ediyor.
“Umarım kilolu insanlar fark edilmiş, duyulmuş, yardım edilmiş ve değer verilmiş hissederler” diyor Bias. “Umarım bu animasyon kilolu yolcular hakkında olumsuz düşüncesi olan insanlara yardım eder… her ne olursa olsun, yanlarında oturan insanların da insani duygular taşıdıklarını fark ederler.”