Cenevre’yi yetişkin gözüyle ilk kez 1993 yılında üniversiteye Montreux’ye giderken gördüm. Aslında Cenevre’den geçtim demek daha doğru olur, çünkü ancak arada haftasonları arkadaşlarımla gezmeye geliyorduk. Fransızca konuşulması, ufak olması, her yere rahatça ulaşılır olması hoşuma gitmişti. 1994’te Cenevre’nin, bugün de en iyi otellerinden biri olan Hotel La Reserve’in mutfağında altı aylığına staj yapma kararımla şehri daha yakından tanıma fırsatını yakaladım. Kimine bu ufak şehir, fazla düzenli, fazla prensipli gelirken benim yaşam tarzıma, hayata bakışıma daha o zamandan çok hitap etmişti.
Akşamları saat kaç olursa olsun eve yürüyerek dönmenin rahatlığı, işe otobüs veya trenle gideceksem vaktinde geleceğini bilerek son dakikada evden çıkma lüksü ve – benim gibi bir Fransızca hayranı için hepsinden de önemlisi – etrafımda Fransızca konuşulduğunu duymak… Mezun oldum, İstanbul’a döndüm. Ama aklım, gönlüm Cenevre’nin arka sokaklarında, özellikle de çok sevdiğim Vieille Ville’de (Eski Şehir) kaldı. Seneler sonra şans yüzüme güldü; kızkardeşim ailesiyle Cenevre’ye taşındı. Ve ben büyük bir heyecanla, eski sevgilisine kavusurcasına tekrar Cenevre’ye, bir yandan onları görmeye bir yandan bu güzel şehri tekrardan yaşamaya gider oldum. Bu sene 3 ayımı geçirdim. Vieille Ville tarafında arkadaşlarımla yemeğe, kahve içmeye, galeri gezmeye gidecek kadar ‘Genevoise’ oldum. Hava güzel olduğunda dışarıda temiz havada etrafı seyrederek, telaşı olmayan, hayatı biraz daha rahat yaşayan insanlara tanık olmak hoşuma gitti.
Sonradan tanıştığım Carouge bölgesi de Cenevre’nin hoşuma giden diğer bölgelerinden biridir. Carouge daha bohem, ufak galeri ve butiklerin bulunduğu, gezmekten keyif aldığım bölgelerindendir. Cenevre’nin alıştığım yapısından, havasından biraz farklı, biraz İtalya’yı andıran kafe’leri, barları, binaları Carouge’u farklı kılıyor…
Bana sorarsanız Cenevre’nin en büyük özelligi hemen hemen hiç değişmemesi. Bu kimisine hiç gelişmiyor, sıkıcı dedirtirken beni eski alışkanlıklarıma götürür, sanki hâlâ daha stajımı yaparkenki evimdeymişim hissi verir…
İşte En Sevdiğim Yerler:
Les Armures
Özellikle fondue sevenlere öneririm!
Olivier de Provences
Carouge bölgesindeki bu restoranın hem ambiyansını hem de yemeklerini çok severim.
Auer
Bence dünyanın en en en iyi bademli çikolatası burada…
Chez Lucien
Lezzetli bir aperatif için sevdiğim yerlerden biri.
Le Baroque
Üniversite yıllarımda içki içmek için sıklıkla gittiğimiz bir bar.
Il Mirtillo
Kardeşim ilk taşındığında keşfettiğimiz ve oldukça sık gittiğimiz, sevdigim İtalyan restoranlardan biri.
Jet d’Eau
İlk bakışta fazla turistik gibi gelir ama beni her zaman etkilemiştir, stajımı yaparken evimden görebilirdim…
Vieille Ville bölgesi
Sokakları hoşuma gider, ufaktır, dardır; meydanı keyiflidir, galeriler vardır…
Carouge bölgesi
Galeri, kafe ve barları bol ve keyiflidir.
Gölün etrafı yürüyüş için idealdir.
Kaynak: Wings Card